30 Ağustos 2012 Perşembe

29 Ağustos 2012 Çarşamba

28 Ağustos 2012 Salı

İlhan Berk

şair

 





    

İlhan Berk (d. 18 Kasım 1918 - ö. 28 Ağustos 2008)  şair.
Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu'ndan mezun olmuş, Espiye'de iki yıl ilkokul öğretmenliğinden sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ne girdi. Enstitünün Fransızca bölümünden mezun (1944) olan Berk, 1945-1955 yılları arasında Zonguldak, Samsun ve Kırşehir'de ortaokul ve liselerde Fransızca öğretmenliği yaptı. 1956 yılından itibaren on üç yıl boyunca Ankara'da T.C. Ziraat Bankası'nın Yayın Bürosu'nda çevirmenlik yaptı.
Bu süre içinde modern dünya şiirinin iki büyük şairi sayılan Arthur Rimbaud ve Ezra Pound'un şiirlerini çevirerek kitaplaştırdı. Bu tarihten sonra kendini tümüyle yazmaya verdi ve bir anlatı kitabı dışında, yalnız şiir ve şiire ilişkin yazılar yazdı. Kül adlı kitabıyla 1979 yılında Türk Dil Kurumu ve İstanbul kitabı ile de 1980 yılında Behçet Necatigil Şiir Ödüllerini kazandı. 1983'de Deniz Eskisi adlı kitabıyla, Yedi Tepe şiir Armağını'nın 1988'de de Güzel Irmak adlı kitabıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü (F. Edgü ile) aldı. 28 Ağustos 2008 tarihinde Bodrum'da 90 yaşında vefat etti.

 

Yazım Hayatı

İlhan Berk, ilk şiirlerini Manisa Halkevi'nin dergisi Uyanış'ta yayımlamıştır (1935). Berk, 19 yaşındayken Güneşi Yakanların Selâmı adıyla kitaplaştırdığı bu şiirlerinde "hece vezni" kullanmakta ve o dönemin şiir anlayışına özgü bir karamsarlık taşımaktadır. "Sonsuzluk", "kızıl", "hulya", "ateş" en sevdiği sözcükler olarak görünmektedir. Sembolist şiirden esinlenilmiş izlenimi veren imgeler yapmayı sevmektedir: "Bir karanlık gecenin masmavi seherinde / Kızıl başörtünle gül yüzlü bahçede görün".
Dil anlayışı da henüz döneminden kopamamıştır ki, bunu da 19 yaşındaki bir şair adayı için doğal karşılamak gerekmektedir: "Kıpkızıl hulyalı bir renge yükselmeden gün / Bir devrin neşesini taşımakta yüzün". Berk'in ilk kitabına adını veren şiirinin son kıtası da şöyledir: "Neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden / Güneşi içelim mor şafaklar gecesinden / Selâm! Sonsuzlukalra, hasret gönüllerden / Selâm, güneşe, göğü yakanlar bahçesinden!".
İlhan Berk, daha sonra 1940'lara doğru Yeni Edebiyat anlayışı içinde yer almış, Servet-i Fünun (Uyanış), Ses, Yığın, Yeryüzü, Kaynak gibi dergilerde yazmıştır. Türk şiirinin en deneyci şairlerinden biri olan İlhan Berk, durmadan yatak değiştirerek, ama bazı sorunsallara hep bağlı kalarak şiirini günümüze kadar eskitmeden getirmeyi başarmıştır.

“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz.
bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan
ve bana bu yeryüzünü cehennem eden
bu yazmak eyleminden kurtulduğum,
mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”
İlhan Berk

Ödülleri

  • Kül, 1979 TDK Şiir Ödülü.
  • İstanbul, 1980 Behçet Necatigil Şiir Ödülü.
  • Deniz Eskisi, 1983 Yedi Tepe Şiir Armağanı
  • Güzel Irmak, 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü.

Yapıtları

Şiir

  • Güneşi Yakanların Selamı (1978)
  • Istanbul (1978
  • Günaydın Yeryüzü (1952)
  • Türkiye Şarkısı (1953)
  • Köroğlu (1955)
  • Galile Denizi (1958)
  • Çivi Yazısı (1960)
  • Otağ (1961)
  • Mısırkalyoniğne (1962)
  • Âşıkane (1968)
  • Taşbaskısı (1975)
  • Şenlikname (1976)
  • Atlas (1976)
  • Kül (1978)
  • İstanbul Kitabı (1980)
  • Kitaplar Kitabı (1981)(Seçilmiş Şiirler)
  • Deniz Eskisi (1982) (Şiirin Gizli Tarihi'ni de içerir.)
  • Delta ve Çocuk (1984)
  • Galata (1985)
  • Güzel Irmak (1988)
  • Pera (1990)
  • Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum (1993)
  • Avluya Düşen Gölge (1996)
  • Şeyler Kitabı Ev (1997)
  • Çok Yaşasın Sayılar (1999)
  • Tümceler Geliyorum (2007)

Anlatı

  • Uzun Bir Adam (1982)
1984 tokat niksar

Çeviri

  • A. Rimbaud : Seçme Şiirler (1962)
  • Dünya Edebiyatında Aşk Şiirleri (1968)
  • Dünya Şiiri (1969)

Antlatı

  • Başlangıcından Bugüne Beyit Mısra Antolojisi (1960)
  • Aşk Elçisi (1965-antoloji),

Diğer]

  • Şifalı Otlar Kitabı (1982)
  • El Yazılarına Vuruyor Güneş (1983)
  • E. Pound : Seçme Kantolar (1983)
  • Şairin Toprağı (1992).

 

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Muzaffer Buyrukçu





Muzaffer Buyrukçu (1 Şubat 1928, Niğde, Fertek - 26 Ağustos 2006, İstanbul), Türk edebiyatı hikâye ve roman yazarı.
Buyrukçu bir yaşındayken, ailesi Yalova'ya yerleşti. Yalova'nın Koruköy İlkokulu'nda, İstanbul'da Yenikapı Ortaokulu'nda, bir süre Pertevniyal Lisesi'nde okudu. Aşçılık, Sütçü Yamaklığı, Kunduracı Çıraklığı, Gazetecilik, inşaat İşçiliği, Fresecilik, Pedalcılık Kalorifercilik, kâtiplik ve İstanbul Toprak Mahsulleri Ofisi'nde memurluk yaptı (1950-1970). Sanat hayatına, 1945'te kapıcı olarak çalıştığı Son Telgraf'ta yayımlanan öyküleriyle başlayan Muzaffer Buyrukçu Korkunun Parmakları (1958 Dost Dergisi Birincisi), Kuyularda (Otağ Dergisi 1962 birincisi) Bulanık Resimler'le 1962 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü'nü, Kavga ile de 1968 Sait Faik Armağanı'nı kazandı. Yüzün Yarısı Gece ile de Haldun Taner Öykü Ödülü ve Yunus Nadi Öykü Armağanı de aldı. Edebiyat dergilerine geçişi ise 1953 başlarındadır. Konularını İstanbul'un kenar mahallelerinde yaşayan dar gelirli ailelerin dertli,çekişmeli hayatlarından alan Buyrukçu'nun 21 Öykü,10 Günlük ve 8 Roman olmak üzere toplam 39 kitabı basıldı. Son zamanlarında akciğer yetmezliği çeken Buyrukçu, 26 Ağustos 2006 günü İstanbul Gaziosmanpaşa'daki evinde hayatını kaybetti.

 

Yayımlanan eserleri [

Öykü [

  • Katran (1956)
  • Acı (1957)
  • Korkunun Parmakları (1959, Dost Dergisi 1958 yılı birincisi)
  • Bulanık Resimler (1961, Türk Dil Kurumu 1962 yılı Öykü Ödülü)
  • Kuyularda (1962, Otağı Dergisi 1962 yılı birincisi)
  • Cehennnem (1966)
  • Kavga (1968 Sait Faik Armağanı)
  • Şarkılar Seni Söyler (1982)
  • Günlerden Bir Gün (1983)
  • Hüzünlü Kar Çiçekleri (1987)
  • Her Yer Karanlık (1989)
  • Bin Hüzün (1990)
  • Şarkı Gibi (1992)
  • Yüzün Yarısı Gece (1994, 1994 Yunus Nadi Armağanı ve Haldun Taner Öykü Ödülü)
  • Telefon Konuşmaları (1997)
  • Bir Aşk Daha (1996)
  • Ucu Güllü Kundura (1998, Cumhuriyet Kitapları)
  • Dumanı Tüten Çay Gibi (1999)
  • Yalnızlığın Arkasındaki Gülümseme (2001)
  • İpek Pijamalı Katiller (2004)
  • Ay Kokuyor (2004)

Roman

  • Mağara (1971)
  • Bir Olayın Başlangıcı (1970)
  • Gürültülü Birkaç Saat (1969)
  • Dar Sokaklardaki Duman (1993)
  • Gece Bitmedi (1995)
  • Dışarıdaki Rüzgar (1998)
  • Akan Sular Şarap Olsa (1998)
  • Ucu Güllü Kundura (1998)

Günlük

  • Arkası Yarın (1976)
  • Sıcak İlişkiler (1982)
  • Dillerinde Dünya (1985)
  • Sayılı Günler (1986)
  • Arkadaş Anılarında
  • Anında Görüntü
  • Dünden Bugüne
  • İlişkiler Arasında Bir Gezinti
  • Yaşadığımız Ve Yaşananlar
  • Kıbrısa Selam

Nisa Serezli

 



Nisa Serezli Gerçek adıyla Nurinisa Aşkıner, (d. Nurinisa Ersan olarak. 12 Nisan 1928İstanbul, ö. 25 Ağustos 1992 İstanbul) Türk sinema, tiyatro oyuncusu, çevirmen ve seslendirme sanatçısı.
Lozan ÜniversiteSi Mimarlık Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Fransız Filolojisi ve İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü’nden mezun olan sanatçı, sanat yaşamına amatör olarak Gençlik Tiyatrosu'nda, On Küçük Yaramaz oyunuyla başladı (1954). Dormen Tiyatrosu, Oda Tiyatrosu vb. topluluklarda çalıştı. Dormen Tiyatrosundan ayrıldıktan sonra, Ayfer Feray'la birlikte, Ayfer Feray - Nisa Serezli Topluluğu ve Çevre Tiyatrosunu kurdu. 1957'de evlendiği Metin Serezli'den ayrıldıktan sonra Tolga Aşkıner'le evlendi. Birlikte Nisa Serezli - Tolga Aşkıner Tiyatrosu'nu kurdular. Ölümünden sonra topluluk dağıldı.İlk eşi Bülent Veziroglu ndan Levent isimli 1946 dogumlu bir oğlu vardir.. Mezarı Zincirlikuyudadır.
Sinema filmleri çevirmesinin yanında, seslendirmeler de yapan sanatçının adı bugün de yaşatılmakta; Afife Tiyatro Ödülleri kapsamında Yaşamı Boyunca Tiyatro Dalında Başarılı Çizgisini Sürdürmüş Tiyatro Sanatçılarına Nisa Serezli Aşkıner Ödülü verilmektedir.

 

Sahip olduğu ödüller[

  • 1964 - Şahane Züğürtler Yılın en başarılı kadın oyuncusu İlhan İskender Tiyatro Armağanı.
  • 1966 - Tatlı Kaçık Yılın en başarılı kadın oyuncusu İlhan İskender Tiyatro Armağanı.

Rol aldığı oyunlar

  • Tatlı Kaçık
  • Çıplak Ayaklar
  • Şahane Dul
  • Cennetlik Kaynana
  • Çifte Kumrular
  • Caniko
  • Şahane Züğürtler
  • On Küçük Yaramaz
  • ((Çılgın Amanda))
  • ((Şahane Züğürtler))
  • ((Şairin Mektupları))
  • ((Deli Fişek))
  • ((Çark))
  • ((Tapılacak kadın))
  • ((Zafer Madalyası))
  • ((Paşaların Paşası))
  • ((Töre))
  • ((Nalınlar))
  • ((Kahvaltıdan Önce-amatör))
  • ((Yarın Başka Olacaktır-amatör))
  • ((Dover Yolu-amatör))
  • ((Ihtiras Tramvayı))

Filmografisi

  • Eda Hanım - 1992
  • Kupa Kızı - 1986
  • Yorgun Savaşçı - 1979
  • Tatlı Kaçık - 1977
  • Caniko - 1976
  • Nereden Çıktı Bu Velet - 1975
  • Köçek - 1975
  • Yaban Gülü - 1970
  • Utanç Kapıları - 1967
  • Demir Kapı - 1967
  • Bozuk Düzen - 1965
  • Dünkü Çocuk - 1965
  • Güzel Bir Gün Için-1964

 

20 Ağustos 2012 Pazartesi

Ayla Dikmen

 



Ayla Dikmen, (d. 25 Mart 1944, Kütahya - ö. 20 Ağustos 1990, İzmir), pop müzik şarkıcısı.

 

Kariyeri

Profesyonel müzik yaşamına İstanbul'da Yavuz Özışık ile başlayan Ayla Dikmen, bir radyo programı sırasında Şerif Yüzbaşıoğlu ile tanışır ve Yüzbaşıoğlu’nun orkestrasında "Parla Nur" takma adıyla solist olarak çalışmaya başlar. 1964 yılında Yüzbaşıoğlu orkestrası ile katıldığı İkinci Boğaziçi Müzik Festivali'nde en başarılı şantöz seçilen Dikmen, 1965 Balkan Melodileri Festivali’nde ise "Niksar'ın Fidanları" ile birinci olmıştur.
Yayınlanan her 45'liği ile büyük başarılar elde eden Ayla Dikmen, 1970'li ve 1980'li yıllarda TRT televizyonundaki pek çok müzik programında yer almıştır. Niksar'ın Fidanları, Yanan Mum, Anlamazdın, Nereye, Aşk Defteri ve Zehir Gibi Aşkın Var; başlıca hit şarkılarıdır. Dikmen, 1990'da henüz 46 yaşındayken yakalandığı rahim kanserine yenilerek yaşama veda etti.
2008 yapımı Issız Adam filminin bitişinde çalan "Anlamazdın" adlı hit şarkısı ilk çıkışından 32 yıl sonra yeniden Türkiye'de en çok dinlenen şarkılar arasına girmiş ve Ocak 2009 Billboard Türkçe Top 20 Listesi'nde 1 numaraya kadar yükselmiştir.

45likleri [
  • Ay Kız Adın Yamandır / Niksarın Fidanları (1965)
  • Mühür Gözlüm / Merdiven (1965)
  • Antonio / Kötü Bende Kaldı (1966)
  • Ayrılık Şarkısı / Seninleyim (1968)
  • Sensiz Yaşayamam / Nereye? (1971)
  • Gençlik Gençlik / Sakın Karşımda Ağlama (1971)
  • Yanan Mum / Al Yanaklım (1972)
  • Asker Mektubu / Of Aman, Aman (1972)
  • Kime Ne Düştü? / Hadi Gidelim (1973)
  • Bir Gölge Gibi / Sevmeden Kimse Seni (1973)
  • Sus Arkadaş / Sonsuz Keder (1973)
  • Aşk Defteri / Öpücük (1974)
  • Yolcu Yolunda Gerek / Kalbime Kanımla Yazdım Adını (1974)
  • Çoban Pınarı / Ay Ay Ay (1974)
  • Yeniden Seveceğim / Kim Dinler Sizi? (1974)
  • Hu Bismillah / Anlamadın mı? (1975)
  • Benim Kaderim Bu / Hadi İçelim (1975)
  • Onu Bunu Bilmem Kararlıyım / İlk Ve Son Aşkımsın (1975)
 VİDEO İLK VE SON AŞKIM SEN OLACAKSIN (YAŞAR İLE DÜET)

17 Ağustos 2012 Cuma

Selim Naşit Özcan




Büyük Tuluat Ustası Naşit Bey ile Ermeni tiyatro oyuncusu ve kantocu Amelya Hanım’ın oğlu olarak 1928’de İstanbul’da dünyaya geldi. Çocukluğu, Şehzadebaşı’ndaki Millet Tiyatrosu’nun üstündeki dairede kızkardeşi Adile Naşit ile sahneyi izleyerek geçti. Babaları desteklemese de her iki kardeş de tiyatroya gönül verdiler ve ilk defa Cumhuriyetin 10. Yıl Kutlama Gecesi’nde aynı sahneyi paylaştılar. Selim Naşit,1943 yılında ticaret lisesinden ayrıldıktan sonra ilk defa profesyonel olarak Muhlis Sabahattin’in operet topluluğunda Gül Fatma operetinde rol aldı. Kısa bir süre sonra Muammer Karaca operetine geçti ve Muammer Karaca’nın yanında 16 yıl boyunca çalıştı. 1961’de kardeşi Adile Naşit ve eniştesi Ziya Keskiner ile Ankara’da babaları adına kurdukları Naşit Tiyatrosu’nda çalıştı. Daha sonra Elhamra İstanbul Tiyatro Sahnesi’ni Toto Karaca, Sururiler ve Muzaffer Hepgürler ile paylaştı. 1966’da Gönül Ülkü – Gazanfer Özcan Tiyatrosu’na geçerek kardeşi ve eniştesi ile tekrar buluştu. 1979'dan itibaren Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda, Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda, Karşı Tiyatro'da çalışan, 18 yıl Akbank Çocuk Tiyatrosu'nda yer alarak tiyatroda yarım asrı geride bırakan Naşit, 300'e yakın oyunda rol aldı. Selim Naşit tiyatroda en son Tiyatro Stüdyosu'nun Histeri oyununda rol almıştı. Naşit bu oyundaki rolüyle tiyatro kariyerinin ilk elle tutulur tiyatro ödülü olan Afife Tiyatro Ödülleri En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazandı. Selim Naşit birçok da televizyon dizisinde de rol almıştı. Senaryosunu Can Barslan'ın yazdığı Gülşen Abi' dizisinde gazete patronu rolüyle hafızalarda yer eden sanatçı son olarak Zilyoner adlı TV dizisinde oynamıştı. Onu geniş kitlelere tanıtan bir diğer yapım ise Ömer Vargı'nın yönettiği Her Şey Çok Güzel Olacak adlı sinema filmiydi. Bir milyondan fazla seyirciyi sinemaya çeken filmde Naşit buradaki rolüyle Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü'ne değer görülmüştü. Selim Naşit sinemada da 60'a yakın filmde rol aldı. Türk tiyatrosunun Baba lakaplı sanatçısı Selim Naşit, 54 yıllık sanat yaşamında hep küçük rollerde 'elle tutulur nüanslarla' karakterler yaratmayı başardı. Ömrünün son yıllarını kanserle mücadelesi yüzünden sahneden ayrı geçirdi. Tedavi gördüğü Kadıköy Şifa Hastanesi'nde pankreas kanserine yenik düşerek 18 Ağustos 2000 tarihinde 72 yaşında hayata gözlerini yumdu. Zincirlikuyu mezarlığında gömülüdür. Selim Naşit’in, Naşit adında tiyatrocu bir oğlu vardır.

Ziya Taşkent



Ziya Taşkent (d. 1932, Adapazarı – ö. 17 Ağustos 1999, Çiftlikköy). Türk sanat müziği bestekârı, solist. Liseden mezun olduktan sonra, üniversitede bir yıl hukuk okudu. 1953 yılında Ankara Radyosu'nda başlayan sanat hayatını daha sonra Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) çatısı altında, kesintisiz 45 yıl solist, hoca, besteci ve şef olarak sürdürdü. 1998 yılında, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Taşkent'e Devlet Sanatçısı unvanı verildi. 17 Ağustos Marmara depreminde ses sanatçısı eşi Ulviye Taşkent, kızı Rengin Dalmanoğlu, torunları Ece ve Efe Dalmanoğlu ile birlikte Yalova'nın Çiftlikköy ilçesinde yaşamını yitirdi. Taşkent'in cenazesi Kocatepe Camisi'nde düzenlenen törenin ardından Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verildi. 

Bestelerinden bazıları

HİCAZ

  • Ne gelen ne soran var, acı geçti günlerim

Rast

  • Bir gün bu ayrılık biter diyordun

Hüzzam

  • Dinmiyor hiç bu akşam ne gözyaşım ne acım
  • Rüzgar susmuş ses vermiyor nedendir
  • Ne bekledim sevgiden ne kaldı bak elimde

Kürdî

  • Bir sabah istiyorum

Muhayyer

  • Bir gün sevdiğimi anlayacaksın (Gücüme gidiyor böyle yaşamak)
  • Ay batarsa batsın, bakışın yeter
  • Karanlık etme artık, çekil benim ufkumdan
  • Hiç şansım kalmadı sevdadan yana

Nihavend

 Ne istedin ne verdin, aklında mı hesabı

  VİDEO BEN GAMLI HAZAN                               VİDEO BAHAR BİTTİ GÜZ BİTTİ

 

Necmettin Halil Onan

Halil Onan (d. 1902 - ö. 17 Ağustos 1968), Türk şair, öğretmen, edebiyat tarihçisi. Türk edebiyatının artık klasikleşmiş olağanüstü eseri, Çanakkale'deki muhteşem savunmanın hatırasını anan "Dur Yolcu" şiirinin yazarı. 1902’de Çatalca’da doğdu. Babası, Duyün-u Umumiye memuru Halil Hilmi Bey idi.Ortaöğrenimini Vefa Lisesi’nde tamamladı. 1919 yılında Dârülfünun Edebiyat Fakültesinde açılan sınavı kazanarak Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldu. Cenap Şahabettin, Fuad Köprülü, Ferit Kam, Yusuf Şerif, Yahya Kemal, Hüseyin Daniş gibi edebiyatçıların öğrencisi oldu. İstanbul’un işgali üzerine okul geçici olarak kapatılınca milli mücadeleye katılmak üzere Ankara’ya geçti. Ankara Talimatgahı’nda zabıt vekili oldu, Anadolu Ajansı Siyasi servisi’nde çalıştı. Milli mücadele bittikten sonra İstanbul’a dönerek yarım kalan eğitimine devam etti, 1924 yılında mezun oldu. Bir süre tekrar Anadolu Ajansı’nda ve özel okullarda çalıştı. 1929 yılından itibaren İzmir, Adana, Ankara illerinde pek çok lisede edebiyat öğretmenliği ve lise müdürlüğü yaptıktan sonra maarif müfettişi oldu. 1942-1946 yıllarında Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü yaptı. Ankara Üniversitesi DTCF’de Eski Türk Edebiyatı Profesörü olarak dersler verdi. 1959’da üniversitedeki görevinden emekli oldu. 18 Ağustos 1968 günü İstanbul’da hayatını kaybetti. Necmettin Halil, yazın yaşamına aruz ölçüsünde şiirler yazarak başladı. İlk şiirleri Nedim dergisinde yayımlandı. Aruzu bırakıp hece ölçüsünde şiirler yazmaya başladığında şiirlerini Dergah ve Hayat dergilerinde yayımladı. Şiirlerini 1927’de ve 1933’de bastırdığı iki kitapta topladı. Aşk, doğa ve ulusal duygular ile ilgili şiirler yazdı. Son dönem şiirlerinde Yahya Kemal Beyatlı etkisi görülür. İşleyen Yara adlı romanı, kitap olarak basılmamış ancak 1932 yılında Vakit Gazetesi’nde tefrika edilmiştir. Ortaokullar için dilbilgisi kitapları da hazırlamıştır

Yazım Yaşamı

Necmettin Halil, yazın yaşamına aruz ölçüsünde şiirler yazarak başladı. İlk şiirleri Nedim dergisinde yayımlandı. Aruzu bırakıp hece ölçüsünde şiirler yazmaya başladığında şiirlerini Dergah ve Hayat dergilerinde yayımladı. Şiirlerini 1927’de ve 1933’de bastırdığı iki kitapta topladı. Aşk, doğa ve ulusal duygular ile ilgili şiirler yazdı. Son dönem şiirlerinde Yahya Kemal Beyatlı etkisi görülür.
İşleyen Yara adlı romanı, kitap olarak basılmamış ancak 1932 yılında Vakit Gazetesi’nde tefrika edilmiştir. Ortaokullar için dilbilgisi kitapları da hazırlamıştır.

Eserleri

Şiir kitapları:
  • Çakıl Taşları (1927)
  • Bir Yudum Daha (1933)
Diğer Kitapları:
  • Dilbilgisi (1928), 2 cilt
  • Dilbilgisi (1934)
  • Dilbilgisi (1943), İlkokullar için
  • İzahlı Divan Şiiri Antolojisi (1940, 1946)
  • Namık Kemal’ in Talim-i Edebiyatı üzerine bir Risalesi (1950)
  • Leyla ve Mecnun (1956), Fuzuli’nin eserinin tenkidi
Romanları :
  • İşleyen Yara (yayımlanmadı)
  • Kolejli Nereye (1977)

16 Ağustos 2012 Perşembe

Elvis Presley

 




Elvis Aaron Presley(8 Ocak 1935, Tupelo, Mississippi – 16 Ağustos 1977, Tupelo, Mississippi),1.82 m. boyundaki efsanevi şarkıcı, müzisyen, aktör. Dünya çapında Rock'n Roll'un kralı ya da kısaca kral olarak tanınır. Diğer lakabı olan Elvis The Pelvis ise 1950'li yıllarda kendisine takılmıştır.  Böyle söylenmesinin nedeni ise ilginç dansı olduğu kadar argo bir ifade ile o zamanların tutucu toplumunda yakışıklı ve seksi olduğunu ifade etmek amaçlı uygun bir argo söylem daha doğrusu modern bir deyim olmasıdır.  Presley'in sahip olduğu en büyük avantajlardan biri ise sesiydi. Zenci ve beyaz tonlarını rahatlıkla kullanabiliyordu. Kilise müziğinden, popüler müziğe; Rock'n Roll'dan Blues tarzına kadar çok çeşitli türlerde eserler verdi. It's Now or Never gibi opera tarzında yakın parçalar seslendirdi. My Way gibi bazı cover çalışmalarının şöhreti asıllarını dahi geride bıraktı.
Yaşamı boyunca her türlü şöhret, unvan ve zenginliği yaşayan Presley'in şöhreti hayata gözlerini kapatmasından bu yana onyıllar geçmesine rağmen hiç azalmadı. Dünyanın her köşesinde taklit yarışmaları yapıldı. Hayran klüpleri ve web siteleri kuruldu. Sayısız televizyon, radyo programı ve belgesele konu oldu. Hayranları ona o kadar bağlandılar ki halen onun ölmediğine ve ıssız bir yerde şöhretten uzak bir yaşam sürdüğüne inananlar dahi vardır. Ayrıca özellikle ABD'de ölümden dönen insanların Işıklı bir tünel gördüm. Elvis bana tünelin sonundan el sallıyordu anlatımları bilimsel araştırmalara konu olan[ bir fenomene dönüştü.
Elvis'in babası, Vernon (d. 10 Nisan 1916 – ö. 26 Haziran, 1979 ), tarlalarda düşük ücretle çalışır ve zaman zaman da kamyon şoförlüğü yapardı. Annesi, Gladys Love Smith (d. 25 Nisan 1912 – 14 Ağustos 1958 ise bir dikiş makinesi operatörüydü. Tupelo, Mississippi'de tanışıp 17 Haziran, 1933 tarihinde evlendiler.
Presley babasının yaptığı iki odalı bir evde doğdu. İkizi doğumdan önce öldüğünden tek çocuk olarak büyüdü ve annesine daha yakındı. Yoksulluk sınırına çok yakın şartlarda yaşayan Presley ailesi kilise'ye de düzenli olarak giderdi. Vernon sorumluluğunun bilincinde ve çalışkan bir adamdı ancak 1938 yılında sadece 8 dolarlık bir borç yüzünden hapse girdi. Onun yokluğunda Elvis'in annesi borçlar yüzünden evlerini kaybetti. . Annesi daha sonraları eşi Priscilla tarafından alkolik olarak nitelendirilecekti.
Elvis okulda arkadaşlarınca hor görülüyordu. Sakin bir anne kuzusu olarak tanınırdı ve sessizliğinden yararlanan arkadaşları ona meyve parçaları gibi şeyler fırlatırdı. 10 yaşında iken Mississippi-Alabama Fuar ve süt ürünleri şovundaki bir şarkı yarışmasına katılarak ilk performansını sergiledi. Elvis burada kovboy kıyafeti giymişti ve mikrofona ulaşmak için bir sandalyede olduğu halde, "Old Shep" adlı şarkıyı söyledi ve ikincilik ödülü kazandı. Bu arada Elvis zaman zaman Pentecostal kilise korosunda şarkılar söyledi. 1946 yılında, Presley ilk gitarını aldı.1948 kasım ayında Presley ailesi alelacele Memphis, Tennessee'ye taşındı. Bu ani taşınmanın nedeni hem Vernon'un yasadışı içki işinden dolayı kanundan kaçması hem de acele yeni bir işe ihtiyaç duymasıydı. 1949 yılına gelindiğinde ailecek Lauderdale Courts adı verilen Memphis'in en fakir semtlerinden birinde yaşıyorlardı. Elvis çamaşır yıkama odasında gitarıyla pratik yapıyor ve aynı zamanda dört gençle birlikte bir grupta çalıyordu.Komşularından, Johnny Burnette, onun için, Nereye gitse gitarı sırtında asılı olurdu diyordu...Aynı kişinin anlattığına göre o bir kafe ya da bara gittiğinde bazıları hemen: Hadi bize birşeyler söyle çocuk derlerdi. Elvis L. C. Humes Lisesi'ne devam ederken daha büyükçe olan öğrenciler onun tarzı ve müziğinden pek hoşlanmıyorlardı. Öğrencilerden birinin anlattığına göre o utangaç, mutsuz ve hiç de çekici olmayan bir çocuktu ve gitarıyla birlikte söylediği şarkıların hiç şansı yoktu. Başkaları da Elvis için işe yaramaz züppe müziği yapan işe yaramaz adamın teki diyorlardı. Elvis ara sıra aile bütçesine katkı amacıyla akşamları çalışıyordu.  Bu arada favorilerini uzatmaya başladı be Beale sokağındaki Lansky Kardeşler mağazasından alınmış olan parlayan ve dikkat çeken kıyafetler giymeye başladı.Okuldan mezun olduğunda halen ailesinden ayrı bir gece bile geçirmemiş utangaç bir gençti. Crown Elektrik firması için kamyon şoförlüğü yapıyordu ve favorilerini de o zamanki kamyoncularınkine ayak uydurmaya başlamıştı.Değişik müzik tarzlarından esinlenmesi
Ailesi ile birlikte gittiği Pentecostal kilisesinde dinlediği kilise şarkıları ona müzikal anlamda ilk etkileri bırakmaya başladı. İncil o günlerde onun karakteri ve yaşamı üzerinde oldukça etkiliydi. Meşhur olduktan sonra dahi bazı konser ve kayıtların ardından tek başına veya başkalarıyla ilahiler söylemeyi huy edinmişti. Genç Presley sıklıkla yerel radyo'yu dinlerdi. Müzikal anlamda ilk kahramanı aynı zamanda bir aile dostları olan Tupelo şehri WELO radyosunda program yapan şarkıcı Mississippi Slim di. Presley zaman zaman Slim’in cumartesi sabah programı olan Singin’ and Pickin’ Hillbilly de şarkılar söylüyordu. Slimin küçük kardeşi ve Elvis'in altıncı sınıftan arkadaşı olan James Ausborn onun için "Müzik için çıldırıyordu... Konuştuğu tek şey müzikti" diyordu. O sıralar müzik onun en çok tükettiği tutkusuydu.

İlk kayıt ve performansları [

Blues ve caz müzikle tanışması ve bu müzik türlerine ilgi duyması onu şarkı söylemeye itti. 1953 yılında Lise’den mezun olduğunda daha 18 yaşındayken müzik firmalarının kapısını aşındırmaya başladı. ‘My Happiness’ ve ‘That’s When Your Heartaches Begin’ parçalarını annesine doğum günü armağanı olarak yazmıştır. Memphis Recording ve Sun Recording’e giderek sesini dinlemelerini istedi. Plak yapımcısı ve müzik şirketi sahibi Sam Phillips, Elvis’in ses tonundan ve müzik tarzından çok etkilendi. 1954 yılında Gitarda Scotty Moore, bas gitarda Bill Black ile birlikte üçlü ilk stüdyo kayıtlarını yaptılar. "That's All Right" ve "Blue Moon of Kentucky" country, blues tarzında hareketli rock’n roll parçalarıydı. Sun Records’la yaptığı kontrat RCA Record firmasına satılınca yavaş yavaş kariyer basamaklarını tırmanmaya başlamıştı. Bu sıralarda çıkardıkları 5 single gençlerin ilgisini çekerek müzik listelerinde ilk ona girmeye başlamıştı. Bu 5 single içinde en ilgi çeken parça ise "I Forgot to Remember to Forget" ti ve Country listelerine 1 numaradan girmişti.


Ülkesinde adına çıkartılan posta pulu

"Heartbreak Hotel" parçası ise Elvis Presley’in tekrar müzik listelerine girip 8 hafta boyunca listelerde kalmasıyla son buldu. Ed Sullivan’ın televizyon programına çıkan Elvis Presley, hareketleri ve konuşmasıyla ilgi çekti. Bu ilginin farkına varan ve onların doğrudan kalplerinde son bulan parçalarla karşılık veren Elvis bu dönemde "Don't Be Cruel," "Hound Dog," "Love Me Tender," "All Shook Up" ve "Jailhouse Rock." parçalarını yaptı.
"I Want You", "I Need You", "I Love You" parçasıyla 11 hafta boyunca listerde kalan Elvis hızla yükseliyordu. 1956 Kasım’ında "Love Me Tender" filmiyle kamera karşısına geçti, böylece ileride 31 filmde yer alacağı Hollywood stüdyolarıyla tanışmıştı. Bu filmden iki ay once Ed Sullivan’ın televizyon programında ‘Love Me Tender’ı televizyon ekranlarında onu izleyen 54 milyon izleyici önünde söyleyerek ününe ün katmıştı, artık Amerika onu konuşmaya, onu dinlemeye başlayacaktı. Bir gün şöyle demişti: 'Çocukken gerçek anlamda hayaller kuruyordum. Çizgi roman okur, kendimi çizgi kahraman hayal ederdim. Film seyreder, filmdeki kahramanla kendimi özdeşleştirirdim. Aslında tüm kurduğum hayaller bir gün gerçek oldu. Hatta defalarca. Çocukluğumda öğrendiğim bir cümle var: Şarkısız bir gün yaşanmış değildir. Yaşamınızda müzik yoksa arkadaşınız da yoktur. Şarkısız yolculuk bitmez. Ben de hep şarkı söylüyorum. Kendim için, sizler için

 

Ölümü [


Elvis Presley'in, Graceland, Memphis, Tennessee'deki kabri
Elvis son yıllarda obezite'ye yakalanmıştı. Sabahları kahvaltıda onlarca sosis, bal, tereyağı ve ekstra malzemeler içeren hemen hemen yarım metrelik bir sandviç yiyordu. 1973 yılında eşinden boşanan Elvis Presley, 1977 yılında Indianapolis’deki son konserinden sonra 16 Ağustos 1977 tarihinde öldü. Ölümünden sonra açıklama yapan Doktor Jerry Francisco ölümüne kalp yetmezliğinin neden olduğunu söyledi. Tüm dünyada milyonlarca hayranı bulunan Elvis Presley, Rock’n Roll müziğinin öncüsü, kralı ve babası olarak anılır. Onlarca filmde oynamıştır ve milyonlarca insanın gönlünde taht kurmuştur. Kral'ın cenaze törenine yüzbinlerce hayranı ve seveni katılırken, o dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter ın isteği üzerine resmî bir başsağlığı mesajı yayınlamış, Elvis Presley'in Graceland'daki evi ise daha sonra müzeye çevrilerek önemli bir turizm mekanı haline dönüştürülmüştür. Elvis'in evi önünde her sene ölüm yıldönümünde sevenleri toplanarak onu anarlar. Sayıca hiç de az olmayan bir kısım hayranı ise onun ölmediğini, ölemeyeceğini başka bir diyarda olduğunu anlatan sözler sarfeder ve bunu anlatan giysiler giyerler.

VİDEO 1                                           VİDEO 2                                        VİDEO 3

14 Ağustos 2012 Salı

12 Ağustos 2012 Pazar

Güzin Özipek

 



Güzin Özipek (d. 11 Mart 1925 - İstanbul, ö. 12 Ağustos 2000
- İstanbul) Opera, sinema ve tiyatro sanatçısı.
Ticaret lisesinin ortaokul bölümünden mezun olan sanatçı, Beyoğlu'ndaki Ses Opereti'nde 1944'te Cemal Reşit Rey ve Ekrem Reşit Rey kardeşlerin Hava Cıva operetinin İzmir turnesiyle sanat yaşamına başladı. Bir yıl sonra Yolculuk Var, Tatlı Sert, Zırdeliler, Yaman Şey, Platin Palas, Kâtibin Karısı gibi operetlerde rol alarak, Muammer Karaca tiyatrosunda görev yaptı.
1956'ya kadar Karaca Tiyatrosu'nda kalmakla birlikte, 1952 yılında İstanbul Yıldızları filminde Muammer Karaca ile başrolde oynayarak sinemaya da adım attı.
Evlenip Zonguldak'a yerleşmesi üzerine sanat hayatına 12 yıl ara veren sanatçı, 1965'te Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu'nda Keşanlı Ali Destanı müzikali ile yeniden sahnelere döndü. 1966'da Gen-Ar Tiyatrosu'na geçen Özipek, 1971'den sonra bir süre de Haldun Dormen ile çalıştı.
Bu arada asıl mesleği mühendislik olan eşi Aydın Tezel'i de sanat yaşamına çeken Güzin Özipek, eşiyle birlikte 1969-1974 yılları arasında yedi film ve fotoromanlar çevirdi. Son dönemde Bizimkiler dizisinde babaanne Leyla hanım rolünde 12 yıl oynayan sanatçı, 56 yılını sahnelere verdikten sonra 75 yaşında rahatsızlanarak öldü.

Filmografi

  • Duruşma - 1999
  • Türk Tutkusu - 1994
  • Yazlıkçılar - 1993
  • Eskici Ve Oğulları - 1990
  • Bir Milyara Bir Çocuk - 1990
  • Raziye - 1990
  • Bizimkiler - 1989/2000
  • Kan Çiçeği - 1989
  • Uçurtmayı Vurmasınlar - 1989
  • Fotoğraflar - 1989
  • Deniz Yıldızı - 1988
  • Kurt Payı - 1988
  • Yarın Cumartesi - 1988
  • Gramofon Avrat - 1987
  • Yakışıklı - 1987
  • Kuşatma 2 / Şok - 1987
  • Gülüm Benim - 1987
  • Fatmagül'ün Suçu Ne - 1986
  • Davacı - 1986
  • Suçumuz İnsan Olmak - 1986
  • Üç Halka 25 - 1986
  • Aaahhh Belinda - 1986
  • Namus Düşmanı - 1986
  • İşler Karıştı / Zühtü - 1976
  • Bu Kutu Başka Kutu - 1976
  • En Büyük Patron - 1975
  • İzin - 1975
  • Kutu - 1975
  • Vur Be Ramazan - 1974
  • Şiribim Şiribom - 1974
  • Yatık Emine - 1974
  • Zavallı - Bodur Cani - 1974
  • Zindan - 1974
  • Öksüzler - 1973
  • Hazreti Ömer'in Adaleti - 1973
  • İki Süngü Arasında - 1973
  • Ezo Gelin - 1973
  • Yaralı Kurt - 1972
  • Kaderin Pençesi - 1972
  • Kaderin Esiriyiz - 1972
  • Kırk Yalan Memiş - 1972
  • Zorbanın Aşkı - 1972
  • Son Hıçkırık - 1971
  • Bir Teselli Ver - 1971
  • Bir Varmış Bir Yokmuş - 1971
  • Ali Baba Kırk Haramiler - 1971
  • Afacan Küçük Serseri - 1971
  • Bir Kadın Tuzağı - 1971
  • Son Nefes - 1970
  • Kalbimin Efendisi - 1970
  • Ah Müjgan Ah - 1970
  • Linç - 1970
  • Vur Patlasın Çal Oynasın - 1970
  • Yaşamak Kolay Değil - 1970
  • Sürtük - 1970
  • Tatlı Sevgilim - 1969
  • Ayşecik Yuvanın Bekçileri - 1969
  • Bir Türk'e Gönül Verdim - 1969
  • Günahını Ödeyen Adam - 1969
  • Ayşecik'le Ömercik - 1969
  • Şahane İntikam - 1969
  • Erkek Fatma - 1969
  • Ayrı Dünyalar - 1969
  • Acı İle Karışık - 1969
  • Sevgili Babam - 1969
  • Çingene Aşkı Paprika - 1969
  • Aşk Eski Bir Yalan - 1968
  • Ana Hakkı Ödenmez - 1968
  • Hapishane Gelini - 1968
  • Yedi Köyün Zeynebi - 1968
  • Yaratılan Kadın - 1968
  • Kadın Değil Baş Belası - 1968
  • Abbase Sultan - 1968
  • Yaprak Dökümü - 1967
  • Hırçın Kadın - 1967
  • Gecekondu Peşinde - 1967
  • Ayşecik Canım Annem - 1967
  • Kadın Düşmanı - 1967
  • Kanun Benim - 1966
  • Ölmeyen Aşk - 1966
  • İstanbul - 1952

ELLERİMDE BİR GÖZTAŞI(CAN YÜCEL)

Ellerimde Bir Göztaşı

Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu
Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde
Giritli bir ölümüm varmış, bir balıkçı fitil gibi
Patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim
Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mı
Ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç
Kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış
Ne zaman boğulsam böyle yosun kokuyordu ışık
Sabahcı kahvelerde bir çiroz ötüyordu
Ve dalgalarımı geçen o deniz şoförleri
Böyle uyur düşlere bindirmiş gemiler
Uyuklar gibi üstünde mermer masaların
Bir tahta parçasıydım, osmanlı bir kazadan kalmış
Yüzüyordum, islam kaptanın ahşap ayağında
Öbür tahtalara öbür insanlara doğru
Cumhurdu mürekkep balığı, simsiyah yüzüyordum
Ne bileyim, bir korkunun böyle destan olduğunu
Ağardım, nisanlayınca gece, ve yavrulayan yalnızlık
Ya da ilk insanın doğduğu, öldüğü dağdı Moby Dick
Nefes aldıkça filbahriler köpürüyordu sulardan
Çanlar çalıyor kulaklarımda, yunuslar yarışıyordu
Alyuvarlar, dolkuşları ve rüzgar midyeleri
Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel olduğunu
Açıldım, çıkmaz bir sokak gibi, kapanınca denizde.

Eklenme Tarihi: 14.05.1999

Can Yücel

    




Can Yücel (d. 1926 - ö. 12 Ağustos 1999), modern Türk şair. Kullandığı kaba ama samimi dil ile Türk şiirinde farklı bir tarz yaratmıştır.

 

Hayatı

Can Yücel, 1926'da İstanbul'da doğdu. Eski Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğludur.
1943 yılında, yakın dostu ve Ankara Atatürk Lisesi'nden sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil ile birlikte yurtdışı eğitim bursu kazandığı halde, babası, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in " Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler" diyerek engellemesi nedeniyle yurtdışına gidemedi. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.
Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datçaa'ya gömüldü

Yazarlığı

Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında `Yenilikler`, `Beraber`, `Seçilmiş Hikayeler`, `Dost`, `Sosyal Adalet`, `Şiir Sanatı`, `Dönem`,`Ant`, `İmece` ve `Papirüs` adlı dergilerde yazdı. Daha sonraları `Yeni Dergi`, ‘Birikim`, `Sanat Emeği`, `Yazko Edebiyat` ve `Yeni Düşün` dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürün verdi. 12 Mart 1971 döneminde Che Guevara ve Mao'dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse mahkûm oldu. 1974’de çıkarılan genel afla dışarı çıktı. Dışarı çıkışının ardından hapiste yazdığı Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitabını yayımladı. 12 Eylül 1980 sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı kitabı toplatıldı.
1962'de İngiltere'deyken, 1709 yılından kalma, Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabı bulması geniş yankı uyandırdı.
Şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere çok sık yer veren, bu nedenle zaman zaman dikkatleri üzerine çekip koğuşturmaya uğrayan Yücel, ilk şiirlerini 1950 yılında `Yazma` adlı kitapta toplamıştır.
Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti. Can Yücel'in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır. 'Maaile' şairin kitaplarından birine koyduğu bir ad. Can Yücel için ailesi çok önemlidir: eşi, çocukları torunları, babası.. Bu insanlarla olan sevgi dolu yaşamı şiirlerine yansımıştır. 'Küçük Kızım Su'ya', 'Güzel'e', 'Yeni Hasan'a Yolluk', 'Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim' bu sevgi şiirlerinden bazılarıdır.
Can Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Brecht gibi önemli yazarların oyunlarından çeviriler yaptı. Shakespeare çevirileri (Hamlet, Fırtına ve Bir Yaz Gecesi Rüyası) aslına bağlı kalmayan, eserleri topluma aktarma amacıyla yaptığı çevirilerdir. Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirmiştir. 1959'da ilk baskısı yayımlanan 'Her Boydan' adlı kitabında dünya şairlerinin şiirlerini serbest ama çok başarılı bir biçimde Türkçeye çevirmiştir.


Eserleri

  • Yazma (1950)
  • Her Boydan (1959, Çeviri Şiirler)
  • Sevgi Duvarı (1973)
  • Bir Siyasinin Şiirleri (1974)
  • Ölüm ve Oğlum (1975)
  • Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabı)
  • Rengâhenk (1982)
  • Gökyokuş (1984)
  • Beşibiyerde (1985, ilk beş şiir kitabı)
  • Canfeda (1985)
  • Çok Bi Çocuk (1988)
  • Kısa Devre (1990)
  • Kuzgunun Yavrusu (1990)
  • Gece Vardiyası Albümü (1991)
  • Güle Güle-Seslerin Sessizliği (1993)
  • Gezintiler (1994)
  • Maaile (1995)
  • Seke Seke (1997)
  • Alavara (1999)
  • Mekânım Datça Olsun (1999)
  • En Uzak Mesafe
  • Benim Adım Firuzansa Ne Olayım.
  • Cazcı firuzan (1997)
  • Hotuhların dramı
  • Biraz alıştım
  • Bördübet'ten Sedir Adası'na
  • Yüz Kitabı Şiirlerimden Seçmeler (2010)
  • Yaprak Dökümü

Çevirileri

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Bir Genelev Kadını (Edip Cansever)

BİR GENELEV KADINI VE.. - EDİP CANSEVER
Şiirler


Girdi
Sırtında eski bir ceket vardı
Bir yerlerden sızmıştı sanki, gün ışığı gibiydi
Sarışındı
Önce bir süre kapının önünde durdu durdu
Gölgelendi, inceldi, beni gördü
Pek önemsemedim
Baktı, hiç konuşmadı
Oysa bir İsa tasviri gibi uçumluydu, güzeldi
Yer gösterdim, oturmadı
Bir sigara yaktım, ona da verdim
Aldı
Sigarasını ben yaktım
Kısa bir gülümseme yürüdü dudaklarından
Benim dudaklarıma da geçti
Çocuklar gibi kızardım
Öteki kızlar gülüştüler
Ben kendimi sevdim, güvendim
Saçlarımı düzelttim, göğsümü biraz kapadım
Bana elini uzattı, ellerimiz birbirine değdi
Sıcaktı, inceydi, kıskanırım anlatmaya bu eli
Ağır ağır odama çıktık.

Girdi
Açık pencereyi kapadım
Perdeyi çektim
Arkamı döndüm, yavaş yavaş soyundum
Bileğimdeki saati çıkardım
Sigaramı söndürdüm
Tam o zaman..
Zaman da değildi belki
Önce korkunç bir gözyaşı seli
Sonra alabildiğine bir kayalık
Kayaların üstünde bir kertenkele
Ardından bir ormanın uğultusu
Binlerce kanat sesi
Sağ elinde bir bıçak
Yok, hayır, bıçak da değildi
Vuran, ezen, öldüren bir el
Ve eller
Ve dişler
Kendimden geçtim.

Bir daha gelmedi, hayır, bir daha hiç gelmedi
Ama onunla ben
Ne zaman istedimse o zaman yattım.

Edip Cansever

Edip Cansever (8 Ağustos 1928–28 Mayıs 1986), Türk şair.
8 Ağustos 1928’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Kapalıçarşı’da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976’dan sonra yalnızca şiirle uğraştı. Bodrum'da tatildeyken beyin kanaması geçirdi, tedavi için getirildiği İstanbul'da 28 Mayıs 1986’da yaşamını yitirdi.

Yaşamı

İlk şiiri 1944'te İstanbul dergisinde yayınlandı. Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası, Kaynak dergilerinde çıkan ilk gençlik şiirlerini "İkindi Üstü" kitabında topladı. Bu şiirlerde varlıklı, her şeye yaşama sevinciyle bakan bir gencin avarelikleri, duyguları ön plandaydı. 1951'de "Nokta" dergisini çıkardı. Bu dergi genç şairlerle ve yazarlarla tanışmasını sağladı. İlk kitabından 7 yıl sonra yayınladığı "Dirlik Düzenlik" bu dönemin ürünüdür. Bu kitaptaki şiirlerde düşünceyi dil içinde eritmeye yönelen, özlü bir söyleyiş ve çarpıcı biçim arayan, toplumsal eleştiri için mizah aracını kullanan bir tutum görüldü. 1957'de yayınlanan "Yerçekimli Karanfil" ile kendisine özgü bir şiir evreni kurdu. İkinci Yeni akımının özgün örneklerini verdi. Yenilik, Pazar Postası, Yeni Dergi gibi dönemin sanat yayınlarında şiirsel canlılığı besleyen şairlerden biri oldu. Şiirinde zamanla sevinç yerini bunalıma, toplumsal dengesizlikleri eleştirme kaygısı yerini yıkıcı bir umutsuzluğa bıraktı. "Dize işlevini yitirdi" gerekçesiyle yeni arayışlara yöneldi. Şiirde tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullandı. "Nerde Antigone", "Tragedyalar", "Çağrılmayan Yakup" bu dönemin ürünleri. Yine de İkinci Yeni içindeki bazı şairler gibi anlamsızlığı savunmadı. Kapalı, anlaşılması güç, yine de anlamdan ayrılmayan bir şiire yöneldi. Çok farklı imgeler kullanırken bile düşünce öğesini gözardı etmedi. Yapıtlarına tutarlı bir bütünlük kazandırdı. Şiirinde düzyazı olanaklarını kullanmaktan da çekinmedi. Yalnız şiirleriyle değil tepkileri ve yaşama biçimiyle de kendisinden söz ettirdi. Sürekli yazan, yayınlayan bir şair olarak ilgileri hep üstünde tuttu. Aslen Çankırı Atkaracalarlıdır.

Eserleri [

Şiir

  • İkindi Üstü (1947)
  • Dirlik Düzenlik (1954)
  • Yerçekimli Karanfil (1957)
  • Umutsuzlar Parkı (1958)
  • Petrol (1959)
  • Nerde Antigone (1961)
  • Tragedyalar (1964)
  • Çağrılmayan Yakup (1966)
  • Kirli Ağustos (1970)
  • Sonrası Kalır (1974)
  • Ben Ruhi Bey Nasılım (1976)
  • Sevda ile Sevgi (1977)
  • Şairin Seyir Defteri (1980)
  • Yeniden (1981)
  • Bezik Oynayan Kadınlar (1982)
  • İlkyaz Şikayetçileri (1984)
  • Oteller Kenti (1985)

Düzyazı [

  • Gül Dönüyor Avucumda (Ölümünden sonra, 1987)
  • Şiiri Şiirle Ölçmek: Şiir Üzerine Yazılar, Söyleşiler, Soruşturmalar. Hazırlayan: Devrim Dirlikyapan. Yapı Kredi Yayınları, 2009.

Ödüller

  • 1958 Yeditepe Şiir Armağanı: "Yerçekimli Karanfil"
  • 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü: "Ben Ruhi Bey Nasılım"
  • 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü: "Yeniden"

kaynak : wikipedi

    







4 Ağustos 2012 Cumartesi

2 Ağustos 2012 Perşembe