RIFAT ILGAZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
RIFAT ILGAZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mart 2015 Pazartesi

Hababam Sınıfı,

 



Hababam Sınıfı, unutulmaz serinin bu ilk kuşağının ilk filmi Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı romanından uyarlanmıştır

Konusu

Özel Çamlıca Lisesi'ne yeni atanan müdür muavini ve tarih öğretmeni olan Mahmut Hoca (nam-ı diğer Kel Mahmut); kopya çeken, okuldan kaçıp maçlara giden, hocalarla sürekli kafa bulan öğrencilerle dolu okulun 6 Edebiyat B  sınıfını (nam-ı diğer Hababam Sınıfı) ilginç ceza yöntemleriyle disiplin altına almaya çalışır. Fakat aynı zamanda öğrencilerin haylazlığı dışında ciddi olaylar da yaşanmaktadır.

OYUNCULAR




12 Eylül 2014 Cuma

Karartma Geceleri

 



Karartma Geceleri, Rıfat Ilgaz'ın aynı adlı romanından Yusuf Kurçenli tarafından uyarlanan filmin başrolünde Tarık Akanoynamaktadır. 1990 yapımı film, 9. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde (1991) en iyi Türk filmi seçildi. Antalya Şenliği'nde 2. film olurken halk jürisi tarafından da 1. seçildi (1992). Ayrıca 1992'de Yunus Nadi en iyi film ödülünü aldı. Venedik Film Festivali'ne de giden Karartma Geceleri, İspanya Saint Sebastian Film Yarışması'nda Jüri en iyi film ödülünü kazandı (1992).

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Sınıf

 



Sınıf Rıfat Ilgaz'ın 1944 yılı başlarında yayımlanan şiir kitabıdır. Kitap kırmızı kaplıdır ve Devrim Kitabevi'nce basılmıştır. Kitap sadece 25 gün satışta kaldıktan sonra Sıkıyönetim tarafından toplatılır. Rıfat Ilgaz evinin önünde bekleyen polisleri görünce tutuklanacağını anlar ve iki buçuk ay kaçak yaşar. Yazar bu dönemde yaşadıklarını "Karartma Geceleri" adlı romanında anlatır. Rıfat Ilgaz bu dönemde ciğerlerinden hasta olduğu için doktordan iki aylık rapor alır.
Ortamın daha uygun olduğunu düşündüğü bir dönemde teslim olur ve askeri cezaevine gönderilir, hücreye atılır, mahkemeye elleri zincirlenerek gönderilir. Bilirkişinin kitapta suç bulamamasına rağmen mahkeme onu 6 ay hapise mahkûm eder, cezasını eksiksiz çeker ve tahliye olur, Pertev Naili Boratav Sınıf için; "yeni Türk şiirine inanmayanlara, Rıfat Ilgaz'ın kitabını okuyup anlamalarını dilemekten başka yapılacak bir şey yoktur" diye yazmıştır.
Kitap, beraberindeki kovuşturma dosyalarıyla birlikte Çınar Yayınları'ndan yeniden yayınlanmıştır. Yayınevinin yöneticisi ve aynı zamanda yazarın oğlu olan Aydın Ilgaz, ayrıca Hababam Sınıfı ve Sınıf hakkındaki anılarını Sınıf'ın Efsanesi a
dlı kitabında anlatmaktadır

Karartma Geceleri Roman

 



Karartma Geceleri, Rıfat Ilgaz'ın 1974 yılında yayımlanan romanıdır. II. Dünya Savaşı sürecinde kitabı toplatılan öğretmen-şair Mustafa Ural'ın hikâyesini anlatır. Ilgaz'ın kendi hayatından izlenimler taşıyan bu roman, daha sonra Yusuf Kurçenli tarafından filme çekilmiş ve başrolünü Tarık Akan oynamıştır. Eserdeki akıbete uğrayıp bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri 2004 yılında MEB 100 Temel Eser listesine girdi.
Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan yazı dizisinde romanı şu şekilde anlatır:
Romanın başkişisi Mustafa Ural, babam gibi, kitabı toplatılan bir öğretmen-şairdir. Onun polisten iki buçuk aylık kaçma serüveni, romanın çatısını oluşturur; ancak özellikle vurgulamak istediğim, o çatının altında yaşananlar salt babamın değil, o kuşağın yaşadıklarıdır. Fedailer Mangası’nın çektiği sıkıntılardır, romanda anlatılan; ki bu, toplumun sıkıntılarından ayrı tutulamaz.

Ilgaz yaşadığı dönemi karartma gecelerinde şöyle tanımlar:
Her şeye dayanmaktan başka çıkar yol yoktu. Çağ belliydi, kendisi gibi düşünenleri, batı sınırının ötesinde rahatça kurşuna dizebiliyorlardı. Bu pirelerle, özgürlüğünün içine tükürülmek, bir bakıma cezaların en hafifi sayılmalıydı. Sınırların ötesinde kalan uygar bir dünya, şimdi, aydınların boğazlandığı bir tutsaklar ülkesiydi. Bu topraklar üstünde kelepçe vardı, pranga vardı, türlü işkenceler de vardı ama, henüz ölüm kampları, fırınlar, kurşuna dizilmeler yoktu.

Özeti

Uyarı: Yazının devamı, eserin konusu hakkında ayrıntılı bilgi içermektedir.
Mustafa Ural bir süredir hapishanededir. Çok zor şartlar altında yaşamaktadır. Kaldığı oda nem ve pire içerisindedir. Verilen yemek ise sadece kuru bir ekmektir. Mustafa Ural, insan yüzü göremediği bu yerde, suçunun ne olduğunu bilmeden günlerini geçirmektedir. Tarihin altı mı, yedi mi yoksa sekiz Haziran mı olduğunu bilmemektedir.
Bir süre sonra ani bir değişiklik olur. Koğuşların hepsi boşaltılmaktadır. Bütün hapishane boşalır. Mustafa Ural,günlerden sonra ilk defa gökyüzünü ve İstanbul’u gördüğü için mutludur. Fakat bu değişikliğin sebebini anlayamaz. Mahpuslardan biri savaş dolayısı ile savaş sığınaklarına götürüldüklerini söyler. Komutan, konuşanı vuracaktır. Mustafa Ural’ın Halil adındaki bir başka mahkumla konuştuğunu görür ve komutan onları taş odaya gönderir. Taş oda, en korkunç cezaların verildiği kısımdır. Taş odada Halil’le sohbet etmeye başlayan Mustafa ona hapse giriş sürecini anlatmaya başlar.
Mustafa Türkçe öğretmenidir. Sıkıyönetim bölgesindedir. Mustafa, rahatsız olduğu için bir süre sanatoryumda kalmıştır. Bu yüzden raporludur. Bir öğretmen arkadaşı yanına gelir; eserlerinin tehlikeli görüldüğünü ve dikkatli davranması gerektiğini söyler. Kitapları toplatılmaktadır. Mustafa, arkadaşından sonra evine gittiğinde apartmanın kapısında polisleri görür. Ayten, gelmemesi için uyarır. Mustafa, hakkında tutuklanma kararının çıktığını anlar ve ne yapacağını şaşırır. Karısının yanına gider ve şifreli bir şekilde durumunu anlatır. Eşi, ona bir miktar para verir. Mustafa, hep yakalanacağı korkusu ile İstanbul sokaklarını dolaşır. Arkadaşı asteğmen İlhan’ın yanına gider. Ondan kimsenin şüphelenmeyeceğini düşünür. Fakat arkadaşı ona çok soğuk davranarak başını derde sokmamasını anlatır ve teslim olmasını söyler. Mustafa, çok büyük hayal kırıklığına uğrar ve dostluklarının bittiğini söyleyerek oradan ayrılır. Gece evine gider. Karısı polislerin her yerde onu aradığını ve kitaplarının tamamen toplandığını söyler.
Sabaha doğru evden bir yabancı gibi çıkar. Gazetelerden iki yüz kişinin tutuklandığını, kendisinin de arandığını okur. Suçu, propaganda mahiyetinde kitap yayınlamaktır. Sokaklarda yakalanama korkusuyla geçirdiği bir günden sonra dostu Cengiz’in yanına sığınır. Cengiz, istediği kadar yanında kalabileceğini söyler. Mustafa çok sevinir. Tek göz bir odada kalan Cengiz’in evindeki en büyük sorun odun ve kömürdür. Tüm şehirde odun, kömür çok pahalıdır. Cengiz ve Mustafa paralarını birleştirerek aldıkları odunlarla ısınmaya çalışırlar. Cengiz, Mustafa’ya her konuda saygı duymakla birlikte, politikadan uzak durmaktadır. Fakat hocasını bu zor günlerinde saklamakta kararlıdır.
Mustafa, Cengiz’in evinde sessiz, sakin bir süre geçirir. Fakat bir gün Cengiz’in kız arkadaşı Çiğdem eve gelir. Çiğdem Mustafa’nın bir kanun kaçağı olduğunu anlar ve polise şikayet edeceğini söyler. Mustafa bu yüzden buradan ayrılmak zorunda kalır. Yine sokaklardadır. Ne yapacağını bilemez. Gördüğü her kişiden şüphelenir. Yakalanma korkusu ile geçen bir süreden sonra babaannesi ile yaşayan Nihat’ın yanına gitmeye karar verir. Nihat okulunu uzattığı için bitirme sınavlarına hazırlanmaktadır. Nihat babaannesine Mustafa’yı gündüzleri eve gelip ona ders anlatan bir hoca gibi tanıtır. Birkaç gün Mustafa burada dinlenir. Hatta sağlığı da düzelir. Fakat bir gün Nihat’ın babaannesi Mustafa’nın orada kaldığını anlar ve çok sinirlenir. Mustafa oradan da ayrılmak zorunda kalır.
Bir gece Mustafa yolda bir polise yakalanır. Sıkıyönetim günleri olduğu için kimliğini sorar polis. Mustafa kendisini bir kadın arkadaşının yanından gelen bir öğretmen olarak tanıtır. Acele ile çıktığı için ceketini güya onun evinde unutmuş ve kimliğide içinde kalmıştır. Böylelikle kurtulur. Mustafa, Cengiz kız arkadaşlarından ayrıldığı için onun yanında yeniden kalmaya başalar. Karısını ve çocuğunu çok özlediği bir gün her şeyi göze alarak gece yarısı evine gider. Karısı ona çok soğuk davranır. Nerdeyse onun teslim olmasını istemektedir. Mustafa Ural, karısının davranışlarına bir türlü anlam veremez. Bu arada kapı çalınır. Gelen komşularının kızı Ayten’dir. Ayten, babasının Mustafa’yı polise şikayet etmeye gittiğini söyler. Mustafa’nın hemen kaçması gerekmektedir. Mustafa kaçarken onu en çok üzen Şükran’ın onu uğurlamamasıdır.
Mustafa polisten kaçmaya başladığından beri bir ay geçmiştir. Maaşını karısının yardımı ile alır. Bir gün Ayten’le buluşur. Ayten, hocasına yazdığı hikâyeleri okutur. Bir de Şükran’ın İlhan’la gezmeye gittiğini söyler. Mustafa’nın kalbine bir şüphe düşer. Karısının ve çocuğunun başında olmamasının sonunun böyle olmamasına şaşırmaz.
Tarih 24 Mayıs’tır. Mustafa’nın sağlığı hücrede kalmaya müsait hale gelmiştir. Artık yakalansa dahi hapishane koşullarında yaşayabileceğini düşünmektedir. Ve beklenen gün gelir. Mustafa önceden karşılaştığı polisle karşılaşır. Polis onun önceki sefer yalan söylediğini öğrenmiştir. Apar topar onu emniyete götürür.
Mustafa Ural ve Halil taş odada gözaltında iken bir gelişme olur. Mustafa, savcıya sevk olunmuştur. Mahkemede Mustafa’yı kötü bir sürpriz beklemektedir. Karısı Şükran da oradadır. Fakat karısının onun savcıya sevk olunduğunu bilmesine imkân yoktur. Bir başka mesele için orada olmalıdır. Birden bir duruşmada İlhan’ı görür. İlhan işlediği suçtan dolayı askerler tarafından sorguya çekilmektedir.

Kaynakça

  1. ^ "HAbabam Sınıfı". Hababam Sınıfı resmi sitesi. http://hababamsinifi.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=1&Itemid=2. Erişim tarihi: 02 Ekim 2011. 

Ayrıca bakınız

6 Temmuz 2014 Pazar

Hababam Sınıfı Roman

 




Hababam Sınıfı, Rıfat Ilgaz'ın Dolmuş dergisinde
yazmaya başladığı öykülerden bir bölümünü birleştirerek 1957 yılında kitaplaştırdığı eseridir.
Rıfat Ilgaz yazılarını o zamanlar Stepne takma adı ile yazmaktadır. Derginin adı Dolmuş olduğu için yolcu taşıyan binek araba anlamına geldiğinde, yedek parçalarından yedek lastik anlamına gelen stepne sözcüğünü bu nedenle kullanmıştır. Dergide olduğu gibi kitapta da yazar olarak Stepne takma adı kullanmıştır. Dergideki öykülerin ve kitabın yazarının Rıfat Ilgaz olduğu 6 Haziran 1957'de Dolmuş'ta yayımlanan Hababam Sınıfı'nın Muharriri başlıklı yazıda açıklanır. Derginin 11 Temmuz 1957'de yayınlanan 79. sayısında Hababam Sınıfı dizisinin bittiği şu şekilde duyurulur.
Mekteplerin tatile girmesi münasebetiyle Hababam Sınıfı dağılmış bulunuyor. Rıfat Ilgaz'ın büyük alaka gören bu eserin birinci kısmı, kitap halinde yayınlanmıştır. İkinci kitap hazırlanmaktadır. Yakında 'Dolmuş Mizah Yayınları' serisinden neşredileceğini okuyucularımıza müjdeleriz.

Hababam Sınıfı öykülerinin bir kısmı ise Tan Basımevi tarafından 1959 yılında basılır. Kitabı Turhan Selçuk'un çizimleri süslemiştir. Rıfat Ilgaz artık ünü kendini aşan kitaba sahip çıkabilmek için adını kullanmaya başlar ancak zaman zaman Stepne'nin kendisi olduğuna inandırmakta zorluk çeker. Bu kitabın ardından seri "Hababam Sınıfı Baskında" (1972), "Hababam Sınıfı Uyanıyor (Öykü)" (1972), "Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı " (1975), "Hababam Sınıfı İcraatın İçinde (roman)" (1987) kitapları ile devam eder.
Hababam Sınıfı filmlerinden önce Beyoğlu Küçük Sahne'de 1966'da Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ercan Yazgan, Ahmet Gülhan ve Suzan Uztan, Ali Yalaz, Ulvi Uraz ve Zihni Küçümen gibi zengin bir oyuncu kadrosundan oluşan Ulvi Uraz Tiyatro Topluluğu'nca sahneye konur. 1974'te ilk filmi çekilen Hababam Sınıfı o güne dek görülmemiş bir başarı gösterir ve altı filmi daha çekilir.
2006 Kasım ayında Çınar Yayınları tarafından Hababam Sınıfı kitabının ilk basımının 50. yıldönümü için özel baskısı 2000 adet yayımlanmıştır.
50. yıl özel baskısı

Şarkısı

"Hababam Sınıfı" romanında ve romanın sahne uyarlamalarında oyuncular tarafından seslendirilen bir şarkı vardır. Yazarın ağzından Hababam Sınıfı'nın 'millî marşı' olduğu belirtilen ve zaman zaman sınıfın haylaz öğrencileri tarafından hep bir ağızdan söylenen, ayrıca oldukça anlamsız sözleri de olan bu şarkı şöyle başlar ve en az 15 kez arka arkaya tekrarlanır (s. 219):

«  Entike kuşe rule rule! / Haydi hoppa muşule! / Ave lûpe lûpe / Ave lûpe karo / Haydi Haykanoş / Enti kala Moş.. / Hop...  »


Tekerleme tarzındaki bu şarkı sinema uyarlamalarında yer almamıştır, bunun yerine filmlerin çevrildikleri yıl popüler olan bazı pop şarkıları filmlerin oyuncuları tarafından seslendirilmişlerdir.

Rıfat Ilgaz

 



 Mehmet Rıfat Ilgaz (7 Mayıs 1911; Cide, Kastamonu - 7 Temmuz 1993, İstanbul), Türk şiir, roman ve öykü yazarı. Özellikle Hababam Sınıfı romanıyla tanındı. Hem yazılarında hem de kişisel hayatında toplumcu bir çizgi devam ettirdi. Türkiye'nin en çalkantılı siyasi dönemlerinde devam ettiği dergiciliği, aynı dönemdeki birçok yazar gibi, onun da adliye koridorlarında ve hapishanede zaman geçirmesine neden oldu. Oldukça üretken olan yazın hayatına şiirden mizah öykülerine, romandan çocuk kitaplarına birçok farklı alanda eser sığdırdı. Bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri eseri 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girdi. Yazarın eserleri günümüzde, oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte kurduğu, Çınar Yayınları'ndan çıkmaktadır.

Ana hatlarıyla hayatı

1911 yılında Kastamonu'nun Cide ilçesinde doğdu. Yedi kardeşin sonuncusu olan Ilgaz'ın doğum tarihi kesin olarak belli değildi. Nüfusa göre 7 Mayıs 1911 olan doğum tarihi, annesinin söylemesiyle "derin kar"dadır. Bu da, Ilgaz'ın demesiyle, 1910'un Şubat'ına rastlamaktadır. Ortaokuldayken liseye devam edip üniversite okumak istemesine ve öğretmenlerinin bu konuda onu desteklemesine rağmen babasının vefatı nedeniyle Kastamonu Muallim Mektebi'ne (öğretmen okulu) girdi. Mezun olduktan sonra Gerede ve Akçakoca'da ilkokul öğretmenliği yaptı. 1932'de kızı Gönül doğdu. Daha sonra Gümüşova'ya başöğretmen olarak atandı. 1933 yılında askere alındı. 1936'da Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat bölümüne girdi ve 1938'de mezun oldu. Mezuniyetinden sonra Adapazarı'na atanan Ilgaz, vereme yakalandığı için öğretmenlik yapamadan buradan ayrıldı ve İstanbul Yakacık Sanatoryumuna yattı.
İstanbul'dayken hem KaragümrükOrtaokulu'nda Türkçe öğretmenliği yapıyor hem de fakültede felsefe okuyordu. II. Dünya Savaşı'na denk gelen bu dönemler daha sonra edebiyatında da oldukça etkili oldu. Örneğin savaş Karartma Geceleri romanının arka planında yoğun olarak hissedilmektedir. 1943 yılında Karagümrük Ortaokulunda bir öğretmenle kavga ettiği için Nişantaşı'na sürüldü. Aynı yıl ağabeyinin de bulunduğu Tosya'da deprem olunca oraya gitti ve daha sonra izlenimlerini gazetede yazdı. Ayrıca bir de bu deneyimi yansıtan Tosya Zelzelesi şiirini yazdı.
1944'ün Ocak ayında yayınladığı Sınıf kitabıyla adliyeler ve hapishaneyle tanışmış oldu. Bir süre saklanan Ilgaz, 24 Mayıs 1944'te Birinci Şubeye teslim oldu. 6 aya çarptırılan yazar, hapishaneden çıktığında hem öğrenciliğini hem de öğretmenliğini kaybetmişti. Sağlığı da oldukça bozulan Ilgaz, Heybeliada Sanatoryumuna yattı. 1946 yılında öğretmenliğe kısa bir süreliğine dönse de, sonunda 1947'de temelli olarak bu şansı kaybetti. Bununla birlikte sanatoryuma yatabilme hakkını da kaybetmiş oluyordu.
Hayatı dergi ve gazetecilik ile şiir yazarak geçiyordu. 1953 yılında Devam kitabı da toplatıldı ve yazar hakkında soruşturma açıldı. 27 Mayıs'tan hemen önce gönderilmesi planlanan sürgünden 27 Mayıs 1960 askeri müdahelesiyle kurtuldu. 1966'da Ilgaz'ın oyunlaştırdığı Hababam Sınıfı romanı Ulvi Uraz Tiyatro Topluluğu tarafından sahnelendi. Aynı oyun 1969 yılında İstanbul Tiyatrosu'nda sahneye kondu. Aynı yıl Çatal Matal oyunu da Ankara Sanat Tiyatrosu'nda sahnelendi.
1971'de kızı Defne doğdu. Aynı yıl Basın Şeref Kartı aldı. Bu yıl ayrıca Sınıf Yayınları'nı kuran yazar kendi kitaplarını yayımlamaya başladı. İlk denendiğinde sansüre takılan Hababam Sınıfı, Umur Bugay'ın senaryosuyla sansürden geçti ve Ertem Eğilmez'in yönetmenliğinde çekildi. Fakat yazar bu durumdan hoşnut değildi, çünkü sansürden geçmeyi başaran senaryo eserin bütün toplumsal eleştirilerinden arıtılmış ve sadece eğlencelik bir komedi haline getirilmişti.
Onlar, Hababam Sınıfı'nın özüne saygı gösterilerek çevrilmiş filmler değildi. İçeriği bakımından, tezi bakımından aykırı. Ben eğitimi eleştiririm. Kopyacılığı, ezberciliği... Senaryoyu yazanlar öğrenci velilerine başlıyorlar çıkışmaya. [...] Hemen dava açtım.

Filmin başarısından sonra 6 film daha yapıldı. 1974'te emekli olan Ilgaz, Cide'ye yerleşti. 12 Eylül (1980) döneminde Cide'de bulunan Rıfat Ilgaz sürekli tehdit ya da rahatsız ediliyordu. Örneğin, bir gün oturduğu evin karşısındaki binaya Rıfat Ilgaz evden atılmadığı takdirde evin taranacağına dair not asılır.
28 Mayıs 1981 gecesi Rıfat Ilgaz Yıldız Karayel romanını yazmaktayken gözaltına alındı. Gözleri bağlanarak ve zincirlenerek merkeze kadar yürütülen yazar, Kastamonu, Et Balık Kurumu mezbahasından bozma hapishaneye kondu. Doktor muayenesi isteyerek hastalığını kanıtlayınca jandarma tarafından Ballıdağ Sanatoryumuna yatırıldı. Gözaltına alınmasının belirli bir nedeni zaten bulunmamaktaydı ve genel sorgudan sonra serbest bırakıldı. Oğlu Aydın Ilgaz ile yaşamak üzere İstanbul'a döndü.
Öncelikli olarak şiir ve öykü olmak üzere yazmaya devam etti. Adına etkinlikler ve festivaller düzenlendi. Fikri Sağlar'ın Kültür Bakanlığı döneminde devlet tarafından bir çeşit itibar iadesi olacak şekilde Kültür Bakanlığı plaketi verildi.
2 Temmuz Sivas Madımak Olayı'nda başta yakın dostu Asım Bezirci olmak üzere birçok kişinin katledildiği haberine çok üzülen Ilgaz, bundan 5 gün sonra, 7 Temmuz 1993'te evinde vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığı'na, Asım Bezirci'nin yanına defnedildi.

Edebiyatı

Rıfat Ilgaz, edebiyat hayatına 1926 yılında Kastamonu Nazikter gazetesinde yayınlanan "Sevgilimin Mezarında" şiiriyle başladı. Bu şiiri yazdığında henüz on beş yaşında olan şair, o dönemlerde Mehmet Rıfat imzası ile yazıyordu. Hatta Kastamonu'dan geçmekte olan Faruk Nafiz'in ilgisini çekmeyi başardı. Bir süre tarz olarak kişisel şiirler yazsa da, ki bunlar Varlık, Oluş gibi dergilerde yayınlandı, daha sonra hiçbirini kitaplarına almadı. Ona göre bu şiirler gözü kapalı yaşadığı yılların ifadesiydi. Bir süre şiir tekniğine yeni bir soluk getirdiğine inandığı Nazım Hikmet ile çalıştı. Onun Bursa Hapishanesinden gönderdiği şiirleri İbrahim Sabri mahlasıyla yayınlıyordu. Nazım da Ilgaz'dan umutla söz ediyordu:
Gençlerin içinde çok beğendiğim şairler var, hepsinin ismini aklımda tutamıyorum, isimleri henüz yer etmedi, ama şiirlerini pek beğeniyorum. Şöyle aklımda kalanları, sıra tefriki yapmadan sayayım: Dinamo, Suat Taşer, Rıfat Ilgaz, A. Kadir, Orhan Kemal, Saffet Irgat vesaire...

Ayrıca Nazım, başka bir zamanda "kendi sesini bulması" için Orhan Kemal'e Ilgaz'ı örnek göstermiştir. Rıfat Ilgaz, II. Dünya Savaşı döneminde öğretmenlik yaparken hayatında ve çevresinde gördükleriyle toplumcu bir anlayışa yöneldi. Halktan biri olması ve halkın çektiklerini kendisinin de çekiyor olması bunu ifade etme isteği ve ihtiyacı yarattı. Bu amaçla çıkardığı ilk şiir kitabı Yarenlik'te (1943) çevresindeki insan hayatını anlattı. Mesela bu eserindeki "Alişim" şiirinde onun edebiyatta durduğu noktanın izleri oldukça güçlüdür.
Kasnağından fırlayan kayışa
kaptırdın mı kolunu Alişim!
...
Gidenler gitti Alişim,
Boş kaldı ceketin sağ kolu...
...
Varsın duvarda asılı kalsın bağlaman
beklesin mızrabını.

Bu şiirde toplumu birçok açıdan anlatmaktadır şair. Köyden kente göçten, işçinin durumuna kadar toplumsal gerçekleri irdelerken bir yandan da bu toplumsal gerçeklik içinde sıkışıp kalan bireyin durumunu da verir. Ne de olsa, Kızlar da emektar saz gibi iki kol ister saracak! Şiirin de kullandığı dil ise anlattığı konuların tarzına uygun bir şekilde sadedir.
Benzer bir anlayışla yazdığı ve şiirlerin bir kısmı okuldaki öğrencileriyle ilgili olan ikinci kitabı Sınıf (1944) toplatıldı ve Ilgaz hakkında soruşturma başlatıldı. O dönemde sağlık nedeniyle okuldan izinli olan şair bir süre saklandıktan sonra teslim oldu ve 6 ay hapiste yattı. Bu dönemde yaşadıklarını bir çeşit anı-roman olan Karartma Geceleri'nde, karakteri Mustafa Ural aracılığıyla anlattı.
Ilgaz, 1940'lı ve 50'li yıllarda yoğun bir şekilde dergicilikle uğraştı. Zaten zamanın ekonomik -ve biraz da siyasi- şartları daha hacimli eserlere (kitaplara) pek izin vermiyordu. Bu dönemde hükümete ve İran Şah'ına hakaretten tekrar hapise girdi. 1950 Af Kanunuyla çıktı. Daha sonradan Fedailer Mangası adını alacak bir grup aydın, bir çıkan bir kapanan dergilerde yazmaya devam etmeye çalışıyorlardı. Özellikle Rıfat Ilgaz'ın takdir ettiği Nazım Hikmet'in anahatlarını ortaya koyduğu toplumcu bir edebiyat anlayışı gelişmişti. Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Ömer Faruk Toprak, Hasan İzzettin Dinamo gibi yazarların başı çektiği bir akımdı bu.
Bu dönemde özellikle Sabahattin Ali ve Aziz Nesin'le birlikte çıkardıkları Markopaşa, Türk siyasi edebiyat tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Mizah yoluyla ülkedeki gidişatı eleştiren yazılara yer veren yayın kısa sürede büyük ilgi topladı ve iyi bir satış seviyesine ulaştı. Kapatıldıkça Hür MarkoPaşa, Yedi-Sekiz Paşa gibi başka isimlerle tekrar çıkan derginin benzer isimlerle sahteleri dahi türedi.Bu dönem Türk yazınında dergicilik dönemiydi ve benzer kadrolar sürekli olarak farklı dergilerde yazıyorlardı.
1956 yılında İlhan Selçuk'un çıkardığı Dolmuş dergisinde bir hikâye serisi yayınlamaya başladı. Daha sonra bu yazılar Hababam Sınıfı romanı oldu. Çizimlerini Turhan Selçuk'un yaptığı bu dizi çok tuttu. Yazar Stepne takma adıyla yazdığı için bu hikâyelerin kime ait olduğu da ilginç tartışmalar yaratıyordu. Bir süre sonra kendi adıyla bu yazıları topladığında birçok insan ona inanmadı.Daha sonra Ilgaz, diğer Hababam Sınıfı oyunlarını da yayınladı.
Rıfat Ilgaz romanlarının çoğunu 1970'li yıllarda yazdı. Zaten bu yıllar Türk romanında, özellikle politik içerikli eserlerde, oldukça üretken bir dönemdi. Sevgi Soysal ve Adalet Ağaoğlu gibi yazarlar 12 Mart romanı diye tabir edilen türde eserler yazarken Ilgaz daha önceki dönemleri de kapsayan eserlere imza attı. Özellikle Kastamonu hayatını kaleme aldığı romanlarında "yerel" edebiyata eğilim gösteriyor gibi görünse de, bu eserlerinde anlattığı hayatlarla halkın tarihsel süreç içerisindeki durumunu işlediği için halkçı edebiyat çizgisini sürdürdüğünü söylemek mümkündür. Tarz olarak da yine bu dönemde, Adalet Ağaoğlu, Füruzan ve Oğuz Atay gibi yazarlarda görüldüğü üzere, modernist edebiyatın ortaya çıkmaya başlamasına rağmen, o Toplumcu Gerçekçi anlayışını devam ettirdi.
Yazarın öykücülüğü özellikle mizah alanında gelişti. Öyküleri Markopaşa dönemlerine gitmektedir. İlk öykü kitapları olan Radarın Anahtarı ve Don Kişot İstanbul'da 1957 yılında yayınlanmışlardır. Toplumsal değişimleri ve çarpıklıkları hicveden bu mizah öykülerine örnek olarak Sosyal Kadınlar Partisi'ndeki kentleşme ve toplumda kadının yeri üzerine eleştiriler verilebilir. Biraz da bu nedenle Ilgaz, Hababam Sınıfı eserlerinin film uyarlamalarından çok da memnun olmadı. Bu uyarlamalar eserlerinin toplumsal hiciv kısımlarını eleyip yerine basit bir gülmece anlayışı getirdiler.
Yaşamını son dönemlerinde yazar özellikle anı ile çocuk edebiyatı türüne ağırlık verdi. Öğretmenlik yıllarından kalma bir idealizmle özellikle yeni nesile yönelik çalışmaları tercih etti. Anıları uzun bir tarihsel geçmişe ışık tutarken (1910'lardan bu yana yazar Türkiye'nin tarihsel geçmişini bizzat yaşamıştır) çocuk romanları yeni bir süreç için hazırlık görevi görüyordu. Zaten Okutmak Üzerine şiirinde şöyle der:
Sınıfın ozanıyım mimli
Hababam Sınıfı'nın yazarıyım ünlü
Kim ne derse desin, çocuklar için yazdım hep.
...
İki iş tuttum ömür boyu köklü.
Çocukları okutmaktı ilk işim.
İkincisi,
Yazdıklarımı çocuklara okutmak.

1980'li yıllarının çoğunu panellerde ve imza günlerinde geçiren Ilgaz için 1990'li yıllarda "plaketler" dönemi oldu. Son şiirini 19 Kasım 1991'de yazdı:
Son Şiirim
Elim eline değsin
Isıtayım üşüdüyse
Boşa gitmesin son sıcaklığım.

Uğur Mumcu'nun öldürülmesini takiben Sivas Madımak Olayı'nın olması yazarı duygusal açıdan oldukça yordu. Özellikle bu son dönemlerini Mehmet Saydur oldukça detaylı anlatmaktadır. Bu olaylardan kısa bir süre sonra da Ilgaz vefat etti, 7 Temmuz 1993.

Kastamonu ve Rıfat Ilgaz

Doğduğu ve yetiştiği kent olan Kastamonu'ya bağlılığını her fırsatta dile getirmiş olan Ilgaz, zaten soyadı devrimiyle kendine bu kentin en büyük simgesi olan Ilgaz Dağlarının ismini soyadı olarak seçti (1934). Özellikle doğduğu Cide ve kültürüne ve insanına yapıtlarında yer verdi. Sarı Yazma, Yıldız Karayel, Halime Kaptan ve Karadenizin Kıyıcığında gibi romanlarında bu yöreyi tema olarak aldı. Kastamonu ve Cide'de adına etkinlikler düzenlenmektedir.
Rıfat Ilgaz'ın Kastamonu ile ilgili yönlerini en iyi veren kaynaklardan biri, onunla tanışıp birlikte çalışmalar yapmış olan Mehmet Saydur'dur. Ilgaz üzerine birçok araştırması olan yazar, onunla anılarını Rıfat Ilgaz'lı Yıllar adlı eserinde yazmıştır.
Her yıl memleketi olan Cide ilçesinde 7-8-9 Temmuz tarihleri arasında Cide Rıfat Ilgaz Sarı Yazma ve Kültür Sanat Festivali yapılır. Sanatçı her yıl orada konserler, paneller , dinletiler eşliğinde anılır.

Eserleri

Şiir kitapları

  • Yarenlik (1943): 1946'da ikinci basımı yapıldı.
  • Sınıf (1944): Kovuşturmaya uğradı. 6 ay hapis yattı.
  • Yaşadıkça (1947): Toplatıldı.
  • Devam (1953): Toplatıldı.
  • Üsküdarda Sabah Oldu (1954)
  • Soluk Soluğa (1962): Yeni şiir çok azdır, genellikle derleme.
  • Karakılçık (1969)
  • Uzak Değil (1971)
  • Güvercinim Uyur mu (1974)
  • Kulağımız Kirişte (1983)
  • Ocak Katırı Alagöz (1987)
  • Çocuk Bahçesi (1995): Çocuklar için şiirler
  • Bütün Şiirleri (1983): 9 cilt olarak
  • Bütün Şiirleri: 1927-1991 (2004)

Romanları

  • Hababam Sınıfı (1957): Önce dizi hikâye olarak Dolmuş dergisinde yayınlandı. Sonradan roman olarak toplandı. Film uyarlamalarına esin kaynağı oldu. Ayrıca tiyatroda da sahnelendi.
  • Pijamalılar (Bizim Koğuş) (1959): Önce Bizim Koğuş adıyla yayınlandı. Daha sonra 1973'te Pijamalılar olarak çıktı.
  • Karadenizin Kıyıcığında (1969)
  • Halime Kaptan (1972)
  • Meşrutiyet Kırathanesi(1974)
  • Karartma Geceleri (1974): Yusuf Kurçenli tarafından filmi çekildi. Başrolünü Tarık Akan oynadı.
  • Sarı Yazma (1976)
  • Yıldız Karayel (1981)
  • Apartıman Çocukları (1984)
  • Hoca Nasrettin ve Çömezleri (1984)
  • Hababam Sınıfı İcraatın İçinde (1987)

Anı kitapları

  • Yokuş Yukarı (1982)
  • Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra (1986)
  • Dördüncü Bölük (1992): Damian Croft tarafından İngilizce'ye çevrildi, Milet Publishing tarafından yayınlandı.

Köşe Yazarlığı

  • Nerde Kalmıştık
  • Cart Curt

Öykü kitapları

  • Radarın Anahtarı (1957)
  • Don Kişot İstanbul'da (1957)
  • Kesmeli Bunları (1962)
  • Nerde O Eski Usturalar (1962)
  • Saksağanın Kuyruğu (1962)
  • Şevket Ustanın Kedisi (1965)
  • Garibin Horozu (1969)
  • Altın Ekicisi (1972)
  • Palavra (1972): Önceden Don Kişot İstanbul'da adıyla yayınlandı.
  • Tuh Sana (1972)
  • Çatal Matal Kaç Çatal (1972)
  • Bunadı Bu Adam (1972)
  • Keş (1972)
  • Al Atını (1972)
  • Hababam Sınıfı Uyanıyor (1972)
  • Hababam Sınıfı Baskında (1972)
  • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1972)
  • Rüşvetin Alamancası (1982)
  • Sosyal Kadınlar Partisi (1983)
  • Çalış Osman Çiftlik Senin (1983)
  • Şeker Kutusu (1990)

Çocuk edebiyatı

  • Bacaksız Kamyon Sürücüsü
  • Bacaksız Okulda
  • Bacaksız Paralı Atlet
  • Bacaksız Tatil Köyünde
  • Bacaksız Sigara Kaçakcısı
  • Öksüz Civciv
  • Küçük Cekmece Okyanusu
  • Cankurtaran Yılmaz
  • Kumdan Betona
  • Çocuk Bahçesi(Şiir)

Alman Dilinde Kitap

  • Der Dreikäsehoch und die Riesenmelone. Edition Orient, Berlin 2006; ISBN 978-3-922825-68-5
  • Der Dreikäsehoch auf der Polizeiwache. Edition Orient, Berlin 2007; ISBN 978-3-922825-70-8
  • Der Dreikäsehoch in der Schule. Edition Orient, Berlin 2008; ISBN 978-3-922825-72-2

Tiyatro Oyunları

  • Hababam Sınıfı Ulvi Uraz Tiyatrosu tarafından sahnelendi1965
  • Hababam Sınıfı Uyanıyor: Filme çekildi.
Ana madde: Hababam Sınıfı Uyanıyor (film)
  • Hababam Sınıfı Baskında
  • Hababam Sınıfı Sınıfta kaldı: Filme çekildi.
Ana madde: Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (film)
  • Türk Çocukları Türk Çocukları: Çatalzeytin Festivalinde öğrenciler tarafıdan sahnelendi.
  • Çatal Matal Kaç Çatal (1972): Daha sonra Uzun Eşek Oyunu olarak yeniden yazıldı. Çatal Matal 1972'de Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu tarafından, Uzun Eşek ise Cide'de sahnelendi.
  • Abbas Yola Giden: 1993'de Kartal Rıfat Ilgaz Sahnesi Oyuncuları tarafından sahnelendi.

Ödülleri

  • 1982 Yıldız Karayel ile Madaralı Roman Ödülü
  • 1982 Yıldız Karayel ile Orhan Kemal Roman Armağanı
  • 1987 Ocak Katırı Alagöz ile Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü
  • 1993 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü.

Türkiye'de Rıfat Ilgaz

  • Her yıl vefat ettiği gün olan 7 Temmuz'da, Cide, Kastamonu'da adına Sarı Yazma Festivali düzenlenmektedir.
  • Adına şiir ödülü verilmektedir.
  • 6 Aralık 1982'de İstanbul Şan Müzikholü'nde 55. sanat ve 70. yaş günü kutlandı.
  • 1984'te Cide Postası gazetesi ve Çınar Yayınları tarafından ortak olarak, Rıfat Ilgaz-Cide Edebiyat ödülü verildi. Kazanan "Sekizinci Renk" şiiriyle, Seval Esaslı'dır.
  • 1986'da aynı ödül mizah hikâyesi dalında Muzeffer Abayhan'a verildi.
  • 28 Nisan 1986'da Harbiye Konak Sineması'nda 75. yaş günü kutlandı.
  • 12 Mart 1990'da Türkiye Yazarlar Sendikası, İstanbul Karaca Tiyatro'da Ilgaz'ın da katıldığı Ustalarla Birlikte gecesi düzenledi.
  • Karartma Geceleri romanı Yusuf Kurçenli tarafından filme çekildi. Mustafa Ural rolünü, Tarık Akan oynadı. Film birçok ödül aldı.
  • Kastamonu'da, 2 Mayıs 1991'de eskiden oturduğu sokağa adı verildi. Ayrıca adına bir süre oturduğu (Ataköy, İstanbul)'da bir bulvar ve İncirli Bakırköy'de bir kütüphane bulunmaktadır. Cide'deki bir cadde Rıfat Ilgaz caddesi, belediye parkı da Hababam Sınıfı Parkı yapıldı.
  • 11-19 Aralık 1991 tarihleri arasında Türk Yazarlar Sendikası ve PEN Yazarlar Derneği tarafından İstanbul, İzmir, Ankara ve Kastamonu'da 80. yaş günü etkinlikleri düzenlendi.
  • Bakırköy Belediyesi'nce adı verilen kültür merkezi, Bahçelievler Belediyesi'nin ayrılmasıyla başına geçen Refah Partisi tarafından Necip Fazıl Kısakürek olarak yeniden adlandırıldı. Siyasi olduğu açık olan bu eylem basında tepki topladı.
  • 10-12 Mayıs 2006'da Ankara Üniversitesi, Kastamonu Meslek Yüksek Okulu'nda Rıfat Ilgaz Sempozyumu düzenlendi.
  • 12.Cide Rıfat Ilgaz Sarıyazma Kültür ve Sanat Festivalin'de doğduğu ev Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanatevi olarak açıdı (6 Temmuz 2007)
  • T.C.Kastamonu Üniversitesi Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksekokulu açıldı.(21 Ekim 2008)

Dünya'da Rıfat Ilgaz

  • Yakın zamanda Bacaksız serisi Almanya'da çevrilip yayınlanmaya başlandı.
  • Dördüncü Bölük kitabı Damian Croft tarafından İngilizce'ye çevrildi ve Milet Publishing tarafından Fourth Company başlığıyla yayımlandı (ISBN 978-1-84059-298-6).
  • Şiirleri birçok akademik dergide çeviri olarak yayınlandı.
  • Bazı eserleri bölümler halinde yurtdışında hazırlanan Türk edebiyatı antolojilerinde ve 
  •  araştırmalarında yer aldı

Kaynak:Wikipedi Özgür Ansiklopedi


  1. ^ Eskiden, özellikle Karadeniz gibi yönetim merkezlerinden uzak bölgelerde, nüfus kayıtları sistemli bir şekilde tutulmazdı. Bu nedenle yazarın doğum tarihi kesin değildir. Ilgaz'ın kendi açıklamasına göre: "Doğum tarihim nüfus tezkeremde 24 Nisan 1327 (7 Mayıs 1911) diye gösteriliyor. Bu kayda göre benim bahar aylarında doğmuş olmam gerekiyor. Oysa, annemden duyduğuma göre, 'derin kar'da dünyaya gelmişim. Derin kar Karadeniz kıyılarına 1910'da yağmış. Kimi yerlerde evlerin saçaklarına kadar yükselmiş. Annem Şubat ayında Salı günü doğduğumu söylerdi." Asım Bezirci'nin Rıfat Ilgaz eserinden, s. 14-15.
  2. ^ Mehmet Saydur, Biz de Yaşadık: Dünden bugüne Rıfat Ilgaz, s. 10
  3. ^ Asım Bezirci, Rıfat Ilgaz
  4. ^ Saydur, Bizde Yaşadık
  5. ^ Saydur, Biz de Yaşadık, s. 119
  6. ^ Bezirci, Rıfat Ilgaz, s.54
  7. ^ Aydın Ilgaz, Sınıf'ın Efsanesi, s. 144-5
  8. ^ Bezirci, Rıfat Ilgaz, s.69
  9. ^ Asım Bezirci, Temele Gül Dikenler, s.49
  10. ^ Rıfat Ilgaz, Bütün Şiirleri (1927-1991)
  11. ^ Mehmet Saydur, Markopaşa Gerçeği
  12. ^ Ilgaz, Sınıf'ın Efsanesi
  13. ^ Ilgaz, Bütün Şiirleri (1927-1991)
  14. ^ Ilgaz, Bütün Şiirleri