Hayatı
Nurullah Ataç, 21 Ağustos 1898'de Hammer'in Osmanlı Tarihi isimli kitabı Türkçeye çeviren Mehmet Ata Bey'in oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Nurullah Ataç'ın babası Mehmet Ata başarılı bir bürokrat idi.[1] İlkokuldan sonra Galatasaray Lisesi'nde 4 yıl okudu. Daha sonra eğitimini İsviçre'de sürdürdü.[2] Babasının ölümünün ardından 1919'da İstanbul'a döndü.[3] 1922 yılına kadar İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni sürdürdü tamamlayamadı. Fransızca öğretmenliği ve tercümanlık yaptı. 1945'ten sonra Cumhurbaşkanlığı çevirmeni olarak görev yaptı.[1]1926 yılında Leman Ataç ile evlendi.[4] Bu evlilikten 1926'da, daha sonra babasının yaşamından kesitler anlattığı kitabı "Babam Nurullah Ataç"ı yazacak olan Meral Ataç Tolluoğlu doğar.[5][6]
TDK yayın kolu başkanı oldu. İlk şiirleri Dergâh'ta yayımlandı. Fransız, Latin ve Rus klasiklerinden çeviriler yaptı. Gazete ve dergilerde eleştiri ve deneme türünde yazılar yazdı. Eleştiri yazılarıyla Türk edebiyatında izlenimci eleştirinin ilk örneklerini verdi. Akşam'da tiyatro eleştirmenliği, Hakimiyeti Milliye, Ulus, Milliyet, Tan, Posta, Cumhuriyet, Son Havadis, Dünya gazetelerinde eleştiri yazıları çıktı. Denemeleri Türk Dili, Varlık, Yedi gün, Ülkü, Seçilmiş Hikayeler dergilerindedir.[1]
Ataç yazı yaşamına tiyatro eleştirisi ile başlamıştır. İlk yazısı 1921’de Dergâh’ta yayımlanan “Türk Tiyatrosunda İlk Göz Ağrısı” adlı tiyatro eleştirisidir. Ataç, tiyatro eleştirisi ile ilgili yazılarını Dergâh ve Akşam dışında Hâkimiyet-i Milliye, Milliyet, Son Posta, Haber-Akşam Postası, Ulus, Son Havadis gazetelerinde ve Hayat, Darülbedayi (Türk Tiyatrosu), Yeni Adam, Ülkü dergilerinde yayımlamıştır. Bu gazete ve dergilerde 1921-1957 yılları arasında tiyatro hakkında yaklaşık 125 yazısı bulunmaktadır ve bu yazıları kitaplarına girmemiştir.[7] Ataç, tiyatro eserleri için yazdığı eleştirilerle Türk tiyatrosu için bir yol gösterici olmuştur. Batılı tiyatroyu yakından tanıyan Ataç, Türk tiyatrosunun ve seyircisinin Batı’nın seçkin oyunlarını oynayacak ve izleyecek düzeye gelmesi için çok çaba harcamıştır. Ataç tiyatro hakkında yazmış olduğu eleştirilerle yalnızca tiyatro sanatı ile ilgili teorik görüşlerini ve Türk tiyatrosunun tarihî gelişimini gözler önüne sermekle kalmamış, aynı zamanda bu sanatın Türkiye'de gelişimine de katkıda bulunmuştur.
Edebî Biçimi
Dilde yalınlaşma ve tasfiyecilik devriminin savunucularındandır. Türkçedeki yabancı kelimerileri kullanmamış, dille düşünce arasında dolaysız bir ilişki olduğunu, somut düşünme geleneğinin doğabilmesi için kavramların saydam, hangi kökten geldiklerinin anlaşılır olması gerektiğini vurgulamıştır. Bu yol da, Ataç'a göre, Latince, Grekçe, Farsça, İngilizce, Arapça gibi yabancı dillerin eğitimini zorunlu kılmak başarılamayacağına göre, bunlardan alınan kelimelerin Türkçeleştirilmesinden geçer:“ | Uydurma dil dediler mi, bir şey söylediklerini sanıyorlar. Söyleyim ben size; Bu uydurma sözünü, Türkçecilik akımına karşı bir silah diye kullanmaya kalkanlardan ne dediğini bilen, şöyle gerçekten düşünerek konuşan bir tek kişi tanımıyorum. Evet, uyduracağız, bizim yaptığımız, uydurduğumuz kelimeler de yavaş yavaş halka işleyecek, eski Arapça, Farsça kelimelerin işlediği gibi. Onların yerini tutacak.[8] | ” |
“ | Oysaki ben, öz Türkçe için nice kazançları teptim, rahatımı kaçırdım, üzdüm kendimi, adımı deliye çıkarttım. Hepsi de ne dediklerini bilmez, kafalarına düşüncenin gölgesi bile girmemiş birer alıktır bana deli diyenler. Öz Türkçeye özenişim de duygularımın etkisiyle değildir. Latince, Yunanca öğretilmeyen bir ülkede tek doğru yolun, tek usul (akla uygun) yolun öz dile gitmek olduğunu düşüncemle anladım da onun için o yolu buldum.[9] | ” |
Ölümü
1955 yılında gut ve şeker hastalığı ortaya çıktı. Eşinin 1955 yılında ölümünün ardından karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları başladı. 17 Mayıs 1957 yılında İstanbul Numune Hastanesi'nde öldü.[2]Ölümünden sonra birçok yazın ve sanat dergisinde kendisi için özel sayı çıkartılmıştır ve hakkında 2 kitap hazırlanmıştır. Bunlardan ilki 1959'da Tahir Alangu'nun hazırladığı Ataç'a Saygı isimli, O'nun için yazılmış yazıların derlendiği bir kitaptır. İkincisi ise, Türk Dil Kurumunun 1962'de Ankara'da çıkardığı Ataç isimli kitaptır.
Eserleri
Tüm kitapları Can Yayınları'ndan ve Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkmıştır. Varlık Yayınları'ndaki ilk baskılar:- Karalama Defteri-Sözden Söze (1952)
- Ararken-Diyelim (1954)
- Söz Arasında (1957)
- Okuruma Mektuplar (1958)
- Günce (1960)
- Prospero ile Caliban (1961)
- Söyleşiler (1962)
- Günce 1-2 (1972)
- Dergilerde (1980)
- Günlerin Getirdiği (1946)
- Sevgi Üzerine Sözler
Dipnotlar
- ^ a b c Dil derneği:Nurullah Ataç, URL Erişim tarihi:5 Temmuz 2008
- ^ a b Kültür ve Turizm Bakanlığı::Nurullah Ataç, URL Erişim tarihi:5 Temmuz 2008
- ^ a b Nurullah Ataç'ın Eleştiri Pratiğinde Uygarlık Sorunu URL erişim:5 Temmuz 2008
- ^ Ünlülerle yapılan özel anketler, URL Erişim tarihi:5 Temmuz 2008
- ^ Kızı, Ataç'ı anlatıyor,URL Erişim tarihi:5 Temmuz 2008
- ^ Biyografi.net;Meral Ataç URL Erişim tarihi:5 Temmuz 2008
- ^ Bu yazıların tam metni ilk kez şu çalışmada bir araya getirilmiştir: Ataç'ın Tiyatro Yazıları, Yay. Haz. Müberra Bağcı Tayfur, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2010, 469 s.
- ^ Ataç, Nurullah (5 Mart 1952). Ulus.
- ^ Ataç, Nurullah (1954). Diyelim. Varlık Yayınları.
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.