Şerîf İçli, 20 Aralık 1899 tarihinde Beşiktaş’ta doğdu. Hacı Ahmed Efendi ile Şöhret Hanım’ın oğludur. Mahallesindeki ilkokulu bitirdikten sonra orta öğrenimini Beşiktaş’taki “Âfitab-ı Maarif Rüştiyesi”nde tamamladı;yüksek öğrenime devam etmedi.Çocukluğu Ortabahçe’de geçmiştir. I. Dünya savaşı yıllarında “Orman ve Maadin Nezareti”nde resmî göreve başladı. Askerliğini Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra | ||
Ankara’da yaptı. Terhisinden sonra “İktisat Vekâleti”nde arşiv memurluğuna tayin edildi. Bir yandan da bir saz salonunda Ud çalıyordu. Bu nedenle memuriyetten ayrılmak zorunda kaldı. Şerîf İçli için bu yıllar çeşitli maddî sıkıntılarla geçmiştir. Mûsikî ile uğraşmanın geçimini sağlamadığını görünce, bazı dost ve arkadaşlarının aracılığı ile, yeniden aynı bakanlıkta başka bir göreve getirildi. Bir Ud sanatkârı olarak sanatsever ve kültürlü çevrelerde aranıyor, zaman zaman Çankaya Köşkü’ne çağrılıyordu. 1938 yılında Ankara Radyosu yayın hayatına başlamış, tanınmış bir sanatkâr grubu bu kuruluşta toplanmıştı. Şerîf İçli de bu yıllarda “Kaşeli Sanatkâr”olarak radyoevinde çalıştı. O zamanki yasaların çıkardığı engeller dolayısıyla yayınlarda “Eşref Kadri” takma adını kullandı. Yirmi bir yıllık memuriyet hayatından sonra 1946 yılında Hakkı Derman, Mefharet Yıldırım, Mustafa Çağlar’la birlikte istifa ederek Maksim Gazinosu’nda çalışmak üzere İstanbul’a nakletti. Sanat hayatını bundan sonra bestekârlık, plâk çalışmaları, gazino sanatkârı olarak sürdürdü;özel dersler verdi. Hakkı derman, Şükrü Tunar gibi her biri kendi alanında sazının hakimi olmuş sanatkârlarla aynı sanat anlayışı içinde, hâlâ hâfızalardan silinmemiş olan çok güzel icrâ örnekleri verdi. İstanbul Radyosu’nun açılışından sonra programlara katıldı. Son yıllarında “şeker hastalığı ve damar sertliği”nden tedavi altındaydı. 1956 yılının şubat ayının üçüncü günü, bir programa geç kaldığı için, radyoevinin yakınında bulunan evinden acele ile yürüyerek gelmiş ve provaya katılmıştı. Bu sırada fenalaşarak arkadaşlarının kolları arasında hayata gözlerini yumdu. Ertesi günü kalabalık bir cemaatle kaldırılan cenazesi Feriköy mezarlığında toprağa verildi. Mûsikîye çok küçük yaşlarında heves etti. İlk mûsikî çalışmalarına on sekiz yaşında iken Nakiye Hanım’dan ders alarak başladı. Yine aynı yıllarda Ud çalmaya uğraşıyordu. Neyzen İhsan Bey’in kurduğu “Beşiktaş Mûsikî Kulübü”ne 1921 yılında girdi ve Hakkı Derman’la bu sıralarda tanıştı. Bir ömür boyu sürecek olan sanat arkadaşlığının temeli böylece atılmış oldu. İhsan Bey’in gayreti ile mûsikîmizin pratik ve teorik yönlerine ait geniş bilgi elde etti. Mûsikî dünyasında ilerlemesi ve tanınması hızlı olmuştur. Bestekârlığa 1924 yılında başladı. İlk eseri “Gelmeseydin âleme, görmeseydim ben seni” güfteli Uşşak şarkısıdır. İkinci eserini Saba makamından besteledi. Sözleri “Pür zemzeme bir beste-i zîruh-i emelsin”olan bu şarkının sözlerini, “Neydin güzelim sen, güzelim dün gece neydin ?” olarak değiştirmiştir. Fakat onun asıl ününü temin eden, 1927 yılında Süleyman Nazif’in “Derdimi ummana döktüm , asumâna inledim” mısraı ile başlayan şiirine yapmış olduğu Ağır Aksak usûlündeki Hicaz şarkısıdır. Daha sonra verimli bir bestekâr olarak güzel eserler besteledi. Eserlerinin çoğu , zamanının ses sanatkârları tarafından plâklara okundu;halk arasında çok tutundu. Kendine has, duygulu ve tekniği sağlam eserler yaptı. Eserlerinde özellikle prozodi hatası yapmaması ile dikkati çeker. İcrakâr olarak Nevres Bey, Refik Tâlat Bey, Şerîf Muhiddin Targan gibi teknik bir saz olmamakla beraber, eşlik etmedeki ustalığı, temiz icrâsı ile tanınmış bir Udî idi. Çok güzel fasıl çaldığını herkes kabul eder. Aynı zamanda iyi bir hanende olduğundan fasıllara sesi ile katılırdı. Uzun yıllar emek vererek vücuda getirdiği nota koleksiyonunu, ölümünden sonra Ankara Radyosu satın aldı. halen TRT Müzik Dairesi Başkanlığı arşivinde bulunmaktadır. Şerîf İçli, Sıdıka Hanım’la evliydi. Bu eşinin ölümünden sonra 1945 yılında ikinci kez evlendi;dört çocuğu dünyaya geldi. Kızı Sadiye İçli de ses sanatkârlığı yapmıştır. Günümüz bestekârlarından Dr. Selahaddin İçli, Şerîf İçli’nin yakın akrabasıdır. Bilinen eserleri Bayati makamından bir Saz Semaisi, Neva makamından bir yürük semai, yetmiş kadar şarkıdır. Dr.M.Nazmi Özalp – Türk Musikisi Tarihi kitabından alınmıştır. | ||
Acemaşiran-Bir teselli beklerim gönlümdeki bin yareye | ||
Bayati-Aşkinla harab kalbimi bir lahza sevindir | ||
Bayati-Bülbülü seydaya döndüm | ||
Bayati Saz Semaisi | ||
Buselik-Dün gece bezmi meyde ah edip anmış beni | ||
Dilkeshaveran-Gül sevdiceğim güller açılsin dudağında | ||
Ferahfeza-Gezindi bir ses yine uzakta hare gibi | ||
Hicaz-Derdimi ummana döktüm asumana inledim | ||
Hicazkar-Çok güzeller kandırır güneşi kıskandırır | ||
Hüseyni-Ezelden aşinayım ben hem zebanımsın | ||
Hüseyni-Yine yol göründü sevda eline | ||
Hüseyniaşiran Saz Semaisi | ||
Hüzzam-Yine hicranmı bu aşkin sonu söyle | ||
Hüzzam-Sen de leyladan mı öğrendin | ||
Hüzzam-Sensiz geçecek günleri ahımla eritsem | ||
Hüzzam-Türlü derde ben deva buldum elimle çok zaman | ||
Hüzzam-Uçtu tellendi bu saç esti gönüllerde bahar | ||
Hüzzam-Yine bir sızı var içinde akşam oldu diye | ||
Karcığar-Güneş ruhsareli canan nikab ender nikab oldu | ||
Karcığar-Hey kız nerelisin sen | ||
Karcığar-Mest oldu gözlerini gördüğüm akşam | ||
Karcığar-Ondördü ayın gel güzelim | ||
Kürdilihicazkar-Aşkınla meğer aşkıma son dem vuracakmış | ||
Kürdilihicazkar-Emeller aldatıp avutmuş beni | ||
Kürdilihicazkar-İçtim o derin sevgini hicranlı sesinden | ||
Kürdilihicazkar-Sen benim doymadığım sevgilerin en sonusun | ||
Mahur-Alamam doğrusu desti emele | ||
Mahur-Mademki baharlarla coşup yaz gibi açtın | ||
Muhayyer-Dilde rast geldim dildare gönül | ||
Neva-Birlikte bu akşam çıkalım seyre civanım | ||
Nihavend-Gece sahilden açıp sandalı enginlere biz | ||
Nihavend-Sensiz yaşamam bilki bu söz bence yemindir | ||
Rast-Cevr olur imkanı vuslat vermeyen imaların | ||
Rast-Gül de bülbül gibi ağlasın | ||
Saba-Düş ben gibi bir aşka sadakat ne imiş gör | ||
Saba-Neydin güzelim sen güzelim dün gece neydin | ||
Segah-Her nefes ömrümde binbir hasretin ahın tüter | ||
Segah-Nazlı ipek yumağım | ||
Sevkefza-Günlerce onun lutfuna ihsanına düştüm | ||
Suzidil-Hasretin çok eskidir | ||
Uşşak-Bıkmış gibi gönlüm itiyor aşkı içinden | ||
Ussak-Cevri yare sabır buldum ömrüm ahzane kaldı | ||
Ussak-Değirmene un yolladım | ||
Ussak-Gittin bu gidiş bence ölümden de beter | ||
Usak-Gözlerin hayran bakarmış | ||
Ussak-Hala acıyor gözlerinin yaktığı yerler | ||
Ussak-Hasret dolu ahım sana hüsranımı söyler | ||
Ussak-İçimden şu zalim şüpheyi kaldır | ||
Ussak-Sevda ona yaklaşma yanarsın tutuşursun | ||
Kaynak: http://www.eksd.org.tr |
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.