.
İstanbul’da Bir Martı Olsam...
Bugün bir martının beyaz kanatlarında,
Gezdim İstanbul’u bir baştan bir başa.
Görmeli ilkbahar İstanbul’da nasıl olurmuş.
Ya da İstanbul İlkbaharda..Mis gibi mimozalar satıyor çingene çocukları.
Belli ki Adalardan toplanmış sarı sarı.
Sarıdan başka renkleri gözleriniz ararsa,
Laleler bekliyor olacak sizleri Emirgan’da.
Hava sakin, deniz mavi mi mavi.
Sanki kıyılar Körfez’deki durgun su misali.
Oltalar atılmış Aşiyan’da, Yeniköy’de ümitle.
Olur a, şans bugün de yüzünüze gülmezse,
Alırsınız derya kuzularını Sarıyer’de sahilde.
İşte emektar Karaköy vapuru geliyor.
Küpeştesi masmavi suları yara yara.
Belli ki yorgun, hafifçe yatmış bir yana.
İskeleye vuran dalgalara bir baksana.
Nasıl da dönüşüyorlar köpük köpük beyaza.
Anadolu insanı barınır yedi tepede.
Umutlarını ekmeğe dönüştürmek için gelen.
Gelip de bir daha geri dönemeyen.
Buradaki yaşam kavgası çok zordur.
Yüreklerindeki güç ise İstanbul tutkusudur.
Gece olunca yaşam sakinleşir zannetme.
İstanbul makyajını yapıp gece elbisesini giyince.
Başlar artık sabaha dek sürecek eğlence.
Bize hayatın anlamını gösterircesine,
Deniz ile dans eder çılgınca bütün gece.
Sisli sabahlarda veya gece karanlığında.
Bir güvertede veya martı kanadında.
Nereden baksam sen hala çok güzelsin.
Her güzelin sevdalısı da vardır belalısı da.
Biz senin hem sevdalınız hem de belalın.
Bugün bir martı uçtu İstanbul’un üzerinden.
Kanatlarında ben vardım, düş gibi.
Kimbilir belki yarın da siz olursunuz.
Siz de anlatırsınız gördüklerinizi.
Yaşanacak daha çok şey var, bitmedi.
Biliyorum...
Bir şiir İstanbul’u anlatmaya yetmedi.
|
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.