Hayatı
1900'de İstanbul'un Sarıyer semtinde doğdu. Doğum yılı için çeşitli kaynaklarda 1899, 1901 ve 1902 de gösterilmiştir.{fact} Mülga Daire-i Saadet Amiri, Divan-ı Hümayun muavini ve Darülfünun İlahiyat Şubesi muallimlerinden Mehmed Nuri Bey ile Fatma Hanife Hanım'ın oğludur. Anne tarafından Germiyanoğulları beyliğini kuran aileye mensuptur.{fact} Münir Nurettin Selçuk, 1928 senesinde Enise Selçuk ile evlenmiş ve eşinin vefatına kadar (1966) evli kalmıştır. Bu evliliğinden kızı Meral Selçuk dünyaya gelmişt; Şehime Erton'la olan ilişkisinden ise Timur Selçuk ve Selim Selçuk dünyaya gelmiştir.[1] Roksan Selçuk, Mercan Selçuk ve Hazal Selçuk'un ise dedesidir.Sanat Eğitimi
Ailesinin ısrarı ile ziraat öğrenimi[2] için gittiği Macaristan’dan 1917 yılında geri döndü. Dar-ül Feyz-i Musiki Cemiyeti'ne devam etti ve Zekaizade Ahmet Irsoy ve Bestenigar Ziya Bey'den müzik dersleri aldı. Münir Nurettin, bestekârlığa 1920 yılında Tevfik Fikret’in “Bu bir terânedir” şiirine yaptığı bir besteyle başladı. İkinci olarak “Sensiz ey şûh gözlerim avâre kalbim ağlıyor” güfteli şarkısını besteledi ve bu iki eserden sonra yirmi yıl süreyle beste yapmadı.
1923 yılında askerliği sırasında Mızıka-ı Hümâyûn’da, sonradan da Riyaset-i Cumhur Musıkî Heyeti’nde çalışan Münir Nurettin, eski okuyuşla yeni anlayışı birleştirerek alışılagelenden çok farklı bir üslupla, 1928’de Sahibinin Sesi firmasında ilk plaklarını yaparak dikkatleri üzerine çekti ve aynı yıl Paris’e giderek ses tekniği konusunda öğrenim gördü. Aynı zamanda özgün bir ses tekniği eğitimi görmüş ilk Türk müziği ses sanatçısı olan Münir Nurettin, 19. yüzyıl İtalyan opera şarkıcılığının izlerini taşıyan icra üslubu "Bel Canto"dan etkilendi.
Türk müziği tarihinde tek başına konser verme geleneğini getiren sanatçı, ilk solo konserini Paris dönüşü, 1930 yılında, şimdiki Dormen Tiyatrosu’nda vererek büyük ilgi topladı ve hayranlık uyandırdı. Konserlerde frak giyen ve ayakta şarkı söyleyen, aynı zamanda koro eşliğinde solo okuma geleneğini de ilk kez uygulayan sanatçı o oldu. Batıdan gelen opera, tango gibi etkileri, kendi Türk müziği okuyuş üslubuna dahil etti.
Beste çalışmalarına asıl 1940-1941 yıllarından sonra başlayan Münir Nurettin, İstanbul’a döndükten sonra otuz yılı aşkın bir süreyle İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti’nde görev yaptı. Birçok genç kuşak sanatçısının yetişmesine katkıda bulunan Selçuk’un özel olarak ders verdiği kişiler arasında Türk müziği ses sanatçısı olan Alâeddin Yavaşça da vardır.
Yeşilçam'a da giren Selçuk, Muhsin Ertuğrul'un ilk ‘‘şarkıcı-oyuncu’’ denemesi olan Allah'ın Cenneti filminde boy göstermiştir.[3]
Vefatı
Bazı Eserleri
- Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın
- Kalamış
- Aziz İstanbul (Güftekâr: Yahya Kemal Beyatlı)
- Söyle Sevgili
- Gül Yüzünde Göreli Zülf-i Semen-say Gönül
- Safa-yı Metle Parıldasın Camımız
- Hülyama Doğan Son Güneşim
- Son Hevesimde
- Varalım Kuy-ı Dilaraya Gönül Hu Diyerek
- Bir Söz Dedi Canan ki Keramet Var İçinde
- Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız) (Güftekâr: Yahya Kemal Beyatlı)
- Ne Doğan Güne Hükmüm Geçer Ne Halden Anlayan Bulunur
- Endülüs’te Raks
- Sessiz Gemi
- Rindlerin Ölümü
- Sen Şarkı Söylediğin Zaman
- Dumanlı Başları Göklere Ermiş
- Yedi Renk Üstüne Hareli Dağlar
Kaynakça
- ^ Babama ithafen...
- ^ Türk musikisinin büyük ve olgun ses üstadı, yeri doldurulmaz büyük kıymet Münir Nureddin Selçuk (yazan: Zeki Tükel) Radyo Haftası Dergisi Sayı 7, 8 Temmuz 1950
- ^ O unutulmaz sesi doğduğu semtte dinleyin
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.