10 Aralık 2012 Pazartesi

Antonius ile Kleopatra

Antonius ile Kleopatra

Kategori: Tiyatro
Trump Towers Mall

Tarihler: 06 Aralık 2012 Perşembe ~ 22 Aralık 2012 Cumartesi
21:00
Adres: Karkuyusu Sok. Kuştepe Mecidiyeköy Şişli İstanbul


Yazan: William Shakespeare
Çeviren: Bülent Bozkurt
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne Tasarımı: Bengi Günay
Müzik: Tolga Çebi
Işık Tasarımı: İrfan Varlı
Sahne dövüşü ve kondüsyon: Janbi Ceylan
Oynayanlar: Zerrin Tekindor, Haluk Bilginer, Emre Karayel, Mert Fırat, Onur Ünsal, Evrim Alasya, Muharrem Özcan, Gözde Kırgız, Zeynep Alkaya, Tuğçe Karaoğlan, Mehmet Özbek

Shakespeare’in üzerinde Akdeniz rüzgarları
Oyun Atölyesi’nin “Antonius ile Kleopatra”sı iki güçlü kişiliğin, kendilerinden de güçlü olan aşk öyküsünü aktarıyor. Ama 'oyun' büyüsünü hiç yitirmeden.

Oyun Atölyesi, "Othello", "Atinalı Timon", "Hırçın Kız", "7 Şekspir Müzikali", "Macbeth" oyunlarıyla artık gelenekselleşen her yıl bir Shakespeare dizisini, bu yıl “Antonius ile Kleopatra” yapımıyla sürdürüyor.

Bu yılın bir özelliği de “Antonius ile Kleopatra”nın dünya izleyicilerine açılması. 21 Nisan-6 Haziran tarihleri arasında Londra’daki Globe Tiyatrosu’nda Shakespeare’in doğum gününde başlayan altı haftalık Globe to Globe (Küre’den Küre’ye, bir başka deyişle dünya ülkeleri Shakespeare Tiyatrosu’na) festivalinde 37 uluslararası tiyatro topluluğu, Shakespeare’in 37 oyununu 37 farklı dilde sergiledi. Dünya Shakespeare Festivali’nin ve 2012 Kültür Olimpiyatları’nın bir bölümü olan festivalde Oyun Atölyesi, “Antonius ile Kleopatra” oyunuyla yer aldı. Oyun, 1 ve 2 Haziran'da da 17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde Türkiye’deki seyircilerle buluştu.

Özgün metni 5 perde ve 42 sahneden oluşan oyun, Kemal Aydoğan’ın özenli dramaturji çalışmasıyla günümüz normlarına başarıyla oturtulmuş. Oyunun Bengi Günay tarafından gerçekleştirilen sahne tasarımı, Shakespeare’in tiyatrosu Globe’daki sahneleme düzenine çok paralel bir açık mekân oluşturuyor. Sahne gerisindeki beyaz gergi, kalyonun yelkeni de oluyor, taht odasının fonu da. Sahnenin iki yanında kalyonun top taretleri ya da forsa küreklerinin denize uzandığı kapaklar sıralanıyor. Kemal Aydoğan’ın reji yaklaşımı da, Globe izlerini sürüyor. Oyuncular (zorunlu giysi değişimleri dışında) sürekli olarak sahnenin gerisinde oturuyorlar. İrfan Varlı’nın incelikli ışık tasarımıyla bazen ışık alarak, bazen siluet olarak. Oyun sırası gelen sahne önüne gelip rolünü canlandırdıktan sonra tekrar arkaya çekiliyor.

O noktadan sonra ise, Akdeniz iklimi gelip oturuyor sahneye. Bazı tarihçiler Antonius’un kendini Dionysos’la özdeşleştirmesini yererken, bazıları da onun Efes’te ve Atina’da Dyonisos, Mısır’da ise (Dionysos’un Mısır’daki karşılığı olan) Osiris diye selamlanmasını politik bir manevra olarak değerlendirip Hellenistik Çağ’da Doğu’da ve İtalya’da yaygın olan Dionysos kültünün popülerliğini politik avantajı olarak kullandığını savunuyorlar. Antonius politik bir avantaj gözetmiş olsa da olmasa da, Dionysos Anadolu’daki bütün geçmişiyle, bütün birikimiyle ete kemiğe bürünmüş bir Haluk Bilginer suretinde çıkıyor karşımıza. Bir yanıyla Roma triumvirasının bir ayağı, diğer yanıyla ve bütün varlığıyla tutkulu bir âşık.

Aşifte ve ölesiye sadık

"Yıpratamaz zaman onun güzelliğini
Solduramaz rengini, bozamaz ahengini"

Yukarıdaki sözcüklerle tanımlanan Kleopatra, Wilson Knight’ın deyimiyle renkleri boyuna değişen, göz kamaştırıcı bir ipek kumaşa benzeyen, bin bir yüzeyli bir kişiliğe sahiptir. Aynı anda yalancı ve dürüst, bencil ve fedakar, mantıksız ve akıllı, gururlu ve alçakgönüllü, cesur ve korkak, bir mahalle karısı kadar bayağı ve kraliçelerin en şahanesi kadar soylu, şehvet düşkünü ve sevgilerin en gerçeğini duyabilen, aşifte ve de ölesiye sadık bir kadındır. Onun bu özellikleri göz önüne alınca, Antonius’un şan, şeref, görev duygularını bile unutacak duruma gelmesi kolayca anlaşılabiliyor. Zerrin Tekindor, fiziğiyle kusursuz bir Kleopatra olurken, bu saydığım özelliklerin hepsini en inandırıcı, ama bir yandan da yabancılaştırarak hayata geçiren usta bir oyunculuk sergiliyor.

Oyun Atölyesi’nin “Antonius ile Kleopatra”sı işte bu iki güçlü kişiliğin, kendilerinden de güçlü olan aşk öyküsünü aktarıyor. Ama 'oyun' büyüsünü hiç yitirmeden. Daha perde açılmadan başlayan kaçıp kovalamaca oyunu izleyiciyi Ege kıyılarındaki Dionysos törenlerinin ya da Yunan yarımadasında bir yaz gecesi rüyasının atmosferine götürüyor. Tolga Çebi’nin doğu motifli özgün müziğiyle, oryantal danslarıyla, su atma oyunuyla canlandırılan koca bir Aktium Savaşı’yla, fallus’uyla, koca Antonius-Dionysos’un başındaki soytarı başlığıyla bir şenlik şölen havasında Anadolu’nun da, Akdeniz’in de esintileri serpiştirilmiş oyuna. Akdeniz’in iki yakasındaki Roma ve Mısır’dan Tarsus limanına uzanan bir coğrafyada sonuna kadar Shakespeare ve sonuna kadar Akdenizli bir yapım olmuş Oyun Atölyesi’nin “Antonius ile Kleopatra”sı.

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.