28 Mart 2015 Cumartesi

Sergei Vasilievich Rachmaninoff

 



Sergei Vasilievich Rachmaninoff (Rusca: Сергей Васильевич Рахманинов)(1 Nisan 1873, Semionovo, Rusya - 28 Mart 1943, Beverley Hills, California, ABD), Tatar-Türk kökenli Rus besteci, orkestra şefi, piyanist.
20. yüzyılın en büyük piyanist ve bestecilerinden birisidir. Rus romantizminin son büyük bestecisi ünvanını taşır. Ülkesindeki Bolşevik Devrimi'nden sonra ABD'ye yerleşmiş ve ABD vatandaşı olmuştur.

Yaşamı

Çocukluk yılları

Sergei Rahmaninov Rusya'nın kuzeybatısında Novgorod şehri yakınlarındaki Semyonovo’da Tatar kökenli aristokrat bir ailenin beşinci çocuğu olarak 1 Nisan 1873'de doğmuştur. Ordudan emekli bir subay olan babası ve bir generalin kızı olan annesi amatör olarak müzikle uğraşmışlardır. Oğullarını da bu yönde yetiştirmişlerdir.
Rahmaninov ailesinin maddi durumundaki kötüleşme, St. Petersburg’a yerleşmelerini gerektirmiştir. Bu nedenle Sergei Rahmaninov konservatuara bu şehirde devam etmiştir. Ancak St. Petersburg'daki difteri salgınında kızkardeşi Sofiya’nın ölmesinden sonra anne ve babası ayrılan Rahmaninov, bu olaya tepkisini okuldaki tüm derslerinden kalarak göstermiştir. Bunun üzerine Moskova’ya gönderilen ve sert bir öğretmen olan Nikolay Zverev’in evine yerleştirilen Rahmaninov, bu evde diğer öğrenciler ile birlikte yoğun bir tempoda çalışmıştır. Burada Zverev’in müzisyen arkadaşları ile tanışma fırsatı bulmuştur. Yine burada Çaykovski ile tanışması ve öğütler alması ona yeni ufuklar açmıştır.
Aşırı disiplinden hoşlanmadığı için Zverev ile geçinemeyen Rahmaninov, beste yapabilmek için kendisine özel bir oda istediği için evden kovulmuştur. Sonrasında Moskova yakınlarındaki bir akrabalarının yanına taşınarak daha rahat bir ortama kavuşan Rahmaninov, çalışmalarına Franz Liszt’in öğrencilerinden olan kuzeni Siloti ile burada devam etmiştir.

İlk eserleri

Rahmaninov, 19 yaşında iken yazdığı Do diyez minör prelüd ile dikkatleri üstüne çekmiştir. Bu eser, piyano edebiyatının en çok çalınan eserlerinden birisi olarak anılmaktadır. Mezuniyet projesi olarak Puşkin’in Çingeneler Şiiri üzerine bestelediği tek sahnelik operası olan Aleko 'yu yazan Rachmaninov, böylece büyük altın madalyayı kazanarak okuldan mezun olduğu gibi yayıncı Gutheil ile de bir sözleşme yapmıştır.
Mezuniyet sonrasında iki yıl öğretmenlik yaparak geçimini sağlamıştır. Bu arada çeşitli eserler besteleyen sanatçının bu dönemde yazdığı Do-diyez Majör Prelüd daha sonra dünyanın en bilinen piyano parçalarından birisi olmuştur. İlk önemli eseri 1895-1896 yıllarında yazdığı Re Majör 1. Senfoni’dir.

İkinci piyano konçertosunun başarısı

İlk bestelerine yönelik eleştirilerle bağlantılı olarak sıkıntılı ve zorlu bir süreç yaşayan sanatçı bu süre zarfında geçici bir süre için zengin bir işadamının özel operasında yardımcı şef olarak orkestra şefliği yapmıştır. 1900’de Dr. Nikolai Dahl adlı hipnozcudan 3 ay boyunca terapi gördükten sonra yeniden besteciliğe dönmüş ve İkinci Piyano Konçertosunu yazmıştır. Rahmaninov, doktoruna ithaf ettiği bu eseri Moskova Filarmonisi’nin konserinde çalarak besteci-yorumcu kimliğini tanıtmıştır.

1918'den ölümüne dek yaşadığı ABD'de çekilmiş bir pozu

Evliliği ve Bolşoy Tiyatrosu'nda Şeflik

1902’de kuzeni Natalia Satina ile evlenen Rahmaninov, İsviçre’de geçirdikleri balayı sırasında 12 Şarkı’yı bestelemiştir. Rusya’ya döndükten sonra ardı ardına eserler bestelemiş ve eserleri 1904’te şef olarak çalışmaya başladığı Bolşoy Tiyatrosu’nda seslendirilmiştir. 1903'te büyük kızı Irina, 1907'de küçük kızı Tatyana dünyaya gelmiştir.

Dresden dönemi

Rahmaninov, Bolşoy Balesi'nde orkestra şefliği yapmakta iken 1905 Devrimi (Ekim Devrimi) gerçekleşmiştir. Ülkenin siyasi koşullarının özgürce beste yapmasını önlediğini hissedince 1906 yılının Kasım ayında ikinci vatanı kabul ettiği Dresden’e giden sanatçı, Mi Minör İkinci Senfoni (1907), Birinci Piyano Sonatı, Re Minör Üçüncü Piyano Konçertosu (1909), Ölüler Adası adlı senfonik şiirini (1909) ve eserlerini bu dönemde bestelemiştir.

ABD turnesi

Rahmaninov, 1909’da yeni eseri 3. Piyano Konçertosu ve diğer eserlerini seslendirmek üzere Gustav Mahler ve Walter Damroch ile ABD’ye gitmiştir. ABD turnesi için özel olarak bestelediği 3. Piyano Konçertosu’nu New York Senfoni Orkestrası eşliğinde başarıyla icra eden sanatçı, Boston Senfoni Orkestrası’ndan sürekli şef olma önerisi almış, fakat Rusya'da getirildiği yeni görevden ötürü bu öneriyi kabul edemeyerek 1910 yılının Şubat ayında Rusya’ya dönmüştür.

Rus Kraliyet Müzik Topluluğu

Rachmaninov, Rusya'da Moskova ve St. Petersburg konservatuarları da dahil olmak üzere ülkedeki tüm müzik okullarını yöneten Rus Kraliyet Müzik Topluluğu'nun başkanı olarak görevlendirilmiştir. Küçük yöresel okulları geliştirmeye odaklanan sanatçı, Kiev'de önemli bir okul kurmuştur. Bunun yanı sıra Moskova Filarmoni Orkestrasını'da yönetmiş ve beste yapmayı sürdürmüştür.

Aşk ilişkileri


Konstantin Somov tarafından 1925 yılında yapılmış resmi
Rusya’da müzik alanındaki zıtlaşmada hayranlık duyduğu Çaykovski’nin yanında yer alan Rahmaninov, artık beste çalışmalarında insan sesine ağırlık vermeye başlamıştır. Özel yaşamında ise şair Marietta Shaginyan ve şarkıcı Nina Koshetz ile ilişkiler olmuştur. Marietta Shaginyan tarafından kendisine bestelemesi için liberettolar yazılan Rahmaninovun Nina Koshetz ile birlikteliği evliliğini tehdit etmiş fakat bazı eserlerine de ilham vermiştir.

ABD yılları

1917’deki Bolşevik Devrimi’nden 2 ay sonra, Rahmaninov'un müziği "burjuva tarzında müzik" olarak nitelenip aşağılanmış ve bu nedenle sanatçı İskandinavya'daki bir konser turnesine çıkarak Rusya’yı terk etmiştir. Ailesini de yanına getirtmiş ve ülkesine dönmemiştir. Bir süre İsveç ve Norveç’te konser piyanisti olarak yaşadıktan sonra Kasım 1918'de ABD’ye gitmiş, eşiyle birlikte 1 Şubat 1943'te bu ülkenin vatandaşlığına geçmiştir.
ABD'de özgün yapıtlar üretemeyen Rahmaninov, eski yapıtlarını gözden geçirip yeniden yazmış ve kariyerine bir konser piyanisti olarak devam etmiştir. ABD'de kendisine ün getiren konser dizilerine başlamış ve albümler çıkartmıştır. Amerika, Avrupa, Kanada ve Küba’da konserler vermiş ve kısa zamanda maddi servetini arttırmıştır.
Kızları için Paris’te bir yayınevi kuran sanatçı, yazlarını da yine Paris'te geçirmiştir. 1931 yılında Rus göçmenlerle birlikte Paris'te bir müzik okulu açılmasına katkıda bulunan Rahmaninov'un adı daha sonra bu okula verilmiştir (Rahmaninov Konservatuarı). Konser piyanistliği kendisine beste yapacak zaman bırakmadığından neredeyse 10 yıl boyunca hiçbir şey besteleyememiştir. 1918- 1943 arasında sadece 6 yeni eser tamamlayabilen sanatçı bunu, İsviçre'de Lucerne gölü kıyısında yaptırdığı ve ona Rusya'daki evini hatırlatan evinde geçirdiği zamana borçludur.
1926’da Dresden’de geçirdiği bir tatil sırasında 4. Piyano Konçertosu’nu yazmıştır. 1934 yılında bestelediği Paganini’nin Bir Teması Üzerine Rapsodi, en çok çalınan eserlerinden biri olmuştur. 1936'da yazdığı La Minör Üçüncü Senfonisi yurdun, ayrılığın hüznünü taşıyan eserlerinden birisidir. Aynı yıllarda, Bolşeviklerce, rejime yaptığı eleştirilerden ötürü Rahmaninov’un eserlerinin Rusya’da çalınması yasaklanmıştır.

Son yılları

Rahmaninov'un borsada tüm varlığını yitirmesi ve 1939’da II. Dünya Savaşı'nın çıkması Avrupa turnelerinin iptal edilmesine neden olmuştur. Bu süre esnasında sağlığı bozulan Rahmaninov’a kanser teşhisi konulmasına rağmen sanatçı, beste yapmaya ve orkestra yönetmeye devam etmiştir. En son büyük eseri olarak Senfonik Danslar'ı bestelemiştir. 28 Mart 1943‘te Kaliforniya, Beverly Hills'te kanser nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

Eserleri

Rahmaninov, 4 piyano konçertosu ile 3 senfoni yazmıştır. Diğer senfonik eserleri arasında Ölüler Adası adlı senfonik şiiri, Senfonik Danslar adlı yapıtı sayılabilir. Paganini’nin Bir Teması üzerine Rapsodi, piyano ve orkestra için yazılmış bir eserdir.
Solo piyano için 24 prelüd ve 2 sonatın yanı sıra, 6 Müzikal An, Chopin’in Bir Teması Üzerine Varyasyonlar, Corelli’nin Bir Teması Üzerine Varyasyonlar adlı yapıtları bestelemiştir. 2 piyano için ve dört el için eserler de veren sanatçı, Birinci Senfoni’sini dört-el piyanoya uyarlamıştır. 2 önemli akapella eser vermiş, 3 opera yazmıştır. 1907’de başladığı dördüncü operası yarım kalan sanatçının bu eseri Igor Buketoff tarafından tamamlanıp 1894’te sahnelenmiştir.
Oda müziği için iki piyano tirosu ve bir çello sonata yazdı. Tolstoy, Puşkin, Goethe, Hugo gibi yazarların metinleri üzerine şarkılar bestelemiştir.
Adolf Hitlerin bulunan muzik kolleksiyonunda Sergeyin besteleri de vardi


MEDYA

PİANP CONCERTO NO: 2 RHAPSODY ON THEME OF PAGANINI

25 Mart 2015 Çarşamba

Ludwig van Beethoven

 



Ludwig van Beethoven (16 Aralık 1770 - 26 Mart 1827), Alman klasik müzik bestecisi.
Ludwig van Beethoven Bonn’da 8 oğlu olan, fakat bunların hepsinin de kendisi gibi engelli olduğu
bir ailenin çocuğudur. İlk müzik öğretmeni babasıdır. Alkolik bir müzisyen olan babasının Beethoven’a piyano eğitiminde çok sert ve acımasız davrandığı bilinir. Mutsuz bir çocukluk geçiren Beethoven, küçük yaşlarda ailesinin geçimine katkıda bulunmak için kilisede piyano çalarak çalışmaya başlamıştır.
1787 yılında Mozart'la çalışmak umuduyla Viyana'ya gitti. Mozart ile bir süre çalışma fırsatı bulsa da annesinin hastalığı nedeniyle Bonn'a döndü. Annesinin ölümünden sonra 1792'de Viyana'ya geri döndüğünde Mozart'ın ölmüş olduğunu öğrendi.
1792 yılında Viyana’ya giden Beethoven klasik müziğin ünlü bestecisi Joseph Haydn’ın yanında çalışmaya başladı. Joseph Haydn kısa sürede Beethoven’ın üstün yeteneğini fark etti ve her konuda ona destek oldu. Beethoven, başlarda besteci olarak değil piyanist olarak adını duyurdu. Daha sonra yaptığı bestelerle klasik müziğin 19. yüzyılın sonuna kadar yaşayan tüm müzisyenlerini etkiledi.
Beethoven’ın dokuz senfonisi, beş piyano konçertosu, bir keman konçertosu, bir piyano, keman ve çello için üçlü konçerto, otuz iki piyano sonatı ve birçok oda müziği eseri bulunmaktadır. Sadece bir opera, Fidelio, bestelemiştir. İlk senfonisini 1800 yılında yapmıştır. 3. senfonisini, Eroica olarak da bilinir, Napolyon’a Avrupa’ya demokrasi getirdiği için adamıştır. Ancak daha sonra Napolyon kendini İmparator ilan ettiğinde bu adamayı geri almıştır. 9. senfoni ise en çok bilinen ve bugün Avrupa Birliği marşı da olan en çarpıcı senfonisidir.
Beethoven çok titiz çalışan bir müzisyendi. Müziği, ifade gücü ve teknik olarak çok üst seviyedeydi. Beethoven, Haydn ve Mozart’tan devraldığı prensipleri geliştirdi, daha uzun besteler yazdı ve daha tutkulu, dramatik eserler oluşturdu. Özellikle Op. 109 piyano sonatıyla Klasik müziğin Romantik Dönemini başlatmıştır.
Yaşamı boyunca sağlık problemleri çeken Beethoven 1801’de işitme problemleri yaşamaya başlamış ve 1817’de tamamen sağır olmuştur. Bu dönemden sonra sağırlığı müzik yaşamını hiçbir şekilde etkilememiştir. 9. senfoniyi sağırlık döneminde bestelemiştir.
1827 yılında 56 yaşındayken dünyaca tanınan bir besteci olarak siroz hastalığı nedeniyle vefat etmiştir ve cenazesine otuz bine yakın insan katılmıştır.

MEDYA

FÜR ELİSE

Esmeray

 



Esmeray Diriker (d. 25 Şubat 1949, Emirgan, İstanbul - ö. 25 Mart 2002, İstanbul) Türk oyuncu ve şarkıcı.


Yaşamı

1960 yılında Emirgan Ortaokulu'nun son sınıfındayken İstanbul Şehir Tiyatrosu'na eğitimini yarıda bırakarak girdi ve Çocuk Bölümü'nde ilk kez sahneye çıktı. Beş yıl kadar Şehir Tiyatroları'nda çalıştı. Ondan sonra özel tiyatrolara geçti ve ilk olarak Dormen Tiyatrosu'nda Dün Gece Yolda Giderken Çok Komik Bir Şey Oldu oyununda oynadı. Daha sonra sırasıyla Avni Dilligil, Özlem, Özlem Taşdelenler, Sezer Sezin Tiyatroları'nda oyunculuk yaptı. Tiyatrolara 1974 yılında Muammer Karaca ile oynadıkları Mart Bakanı ile veda etti. Sev Kardeşim ve Zilli Nazife adlı fimlerde rol almasıyla birlikte Unutama Beni filminde de misafir oyuncu olarak yer aldı.
Neriman Altındağ Tüfekçi'nin yönettiği koroda müziğe adım attı. 1973'te Kim Bunlar? topluluğunun solistliğini yaparken, toplulukla birlikte çıkardıkları "Kim Bunlar?" adlı plağın A yüzünde seslendirdiği "100 Kerre 1000 Kerre" adlı şarkıyla müzik dünyasına adım atmış olmasına rağmen plağın üstünde adı bile yazmıyordu.
TRT'nin düzenlediği ve bir daha da tekrarı olmayan 1. Toplu İğne Beste Yarışması'nda eşi Şemi Diriker'in (bestelerinde Erol Tanır imzası geçerdi) bestesi olan "Unutama Beni" ile birincilikte adını duyurdu ama uzun bir zaman Unutama Beni'yi ekranda seslendiremedi ve bu plaktan sonra yaptığı 45'liklerle de TRT Denetimi'ne takıldı. Aynı yıl bir profesyonel olarak ilk defa Küçük Bebek Belediyesi Gazinosu'nda sahne aldı. 1975 yılında ilk longplay çalışması yayınlanamayınca TRT'yi halka şikayet etti. 1977'de yaptığı "Gel Tezkere" plağıyla ikinci büyük çıkışını yaptı ve sonraki yıllardaysa asker şarkıları söylemeye devam edip halkın büyük beğenisini kazandı.
1978 yılında Eurovision Türkiye finalinde, kendine özgü eserleriyle tek tek tanıdığımız altı sanatçı Eurovision Şarkı Yarışması için bir araya gelmişlerdi. Esmeray dışında, Ertan ve Funda Anapa, Melike Demirağ, Kerem Yılmazer ve İskender Doğan'dan oluşmaktaydı bu grup. Atilla Özdemiroğlu'nun bestelediği, Şanar Yurdatapan'ın sözlerini yazdığı ve Lale Özdemiroğlu (Mansur)’un koreografisini hazırladığı "İnsanız Biz"i seslendirdiler ve milyonlarca müzikseverin sevgisini kazandılar.
Bugüne kadar 9 adet 45’lik, 4 adet LP ve 1 adet kaset (Kağıt Mendil) çalışması yapan Esmeray, 1981 yılında yapmış olduğu "Sürpriz 81" albümünde Türk Sanat Müziği eserlerini seslendirdi. 1986'da profesyonel sahne çalışmalarına son verdi. Bu tarihten sonra "Alıştık Artık" adlı TV programında uzun süre Ayşegül-Ali Atik'le birlikte rol aldı. Daha sonra Küçük Besleme, Reyting Hamdi gibi çeşitli TV dizilerinde de çalışmalar yaptı. Son olarak 1995 yılında Nedim Saban Tiyatrosu’nda "Oscar" adlı oyun ile tekrar tiyatroya döndü. 2000 yılında "Hep Aynı Yaygara" ve "Dilekçe" oyunlarında rol aldı. 2000 yılında yayınlanan "Eski Dostlar" albümüyle tekrar müzik çalışmalarına hız veren Esmeray, ayrıca TV dizilerinde oyunculuk yapmaya devam ederek, sanat hayatını sürdürmüştür.
25 Mart 2002'de hayata gözlerini yumdu; Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.

TV[

  • Reyting Hamdi (2001)
  • Küçük Besleme (1999-2001)

Diskografi

  • 100 Kere 1000 Kere - Sen (1973)
  • Unutma Beni - Ayrılık Olsa Bile (1974)
  • Elveda Yavrularım - İlk Muhabbet (1975)
  • "Antalya'ya Koş - Antalya'ya Koş (Enstrumantal)" (1975)
  • Soruyor Musun? - Garip Aman (1975)
  • Yayınlanmaz (Albüm, Kasım 1975)
  • 13.5 - Büyümsün (1976)
  • Oylum Oylum...- Bir Gün Gelecek (1976)
  • Gel Tezkere Gel - Yollara Düştüm (1977)
  • Yollar Yollar - Lanet (1977)
  • İnsanız Biz - Vur Şu Sazın Tellerine (Ertan Anapa, Funda Anapa, İskender Doğan, Kerem Yılmazer ve Melike Demirağ ile birlikte)
  • "Yaz Romancı" (Albüm, 1977)
  • Oğlum (1980, Albüm)
  • Sürpriz 81 (1981)
  • Kağıt Mendil (Albüm, 1993)
  • Unutama Beni (2003)
  • "Askerin Türküsü" (2008)

17 Mart 2015 Salı

Ceyhun Atuf Kansu

 



Ceyhun Atuf Kansu (d. 7 Aralık 1919, İstanbul - ö. 17 Mart 1978, Ankara) Türk yazar, şair ve doktordur.

Hayatı

7 Aralık 1919 günü Bostancı' da dünyaya geldi. Babası, uzun yıllar Erzurum milletvekili olarak mecliste görev alan siyasetçi ve eğitimci Nafi Atuf Kansu, annesi eğitimci Müfdale Hanım'dır
Küçük yaşta annesini kaybetti. Babasıyla birlikte 1921'de Ankara'ya gitti. 1938 yılında Ankara Gazi Lisesi'ni bitirdi. İlk şiirini okul dergisinde yayımladı.
1938 - 1944 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıp öğrenimi gördü. Tıp öğrenimi sırasında doğa, çocuk, yurt sevgisini işlediği ilk şiir kitaplarını yayımladı (Bir Çocuk Bahçesi'nde, Bağbozumu Sofrası). Bu okuldan mezun olduktan sonra Ankara Numune Hastanesi’nde çocuk hastalıkları alanıyla ilgilendi. Bir yandan da Altındağ mahallesi'nde açtığı bir poliklinikte gecekondu mahallesi çocuklarına sağlık hizmeti götürmeye çalıştı. Çocuklar Gemisi adlı kitabını yayımladı.
Kendi isteğiyle gittği Turhal'da 11 yıl çalıştı. Bir yandan Turhal Şeker Fabrikası'nın çocuk doktoru olarak çalışırken, diğer yandan şiir kitapları yayımlamayı sürdürdü (Yanık Hava, Haziran Defteri ve Yurdumdan).
1959 yılından itibaren Ankara'da Ankara Şeker Fabrikası ile Şeker Şirketi Genel Müdürlüğü 'nde doktorluğu sürdürdü. Bu dönemde Ankara Radyosu'nda yaptığı Kurtuluş Savaşı, Mustafa Kemal ve dil konuları üzerine konuşmalarıyla tanındı. Bağımsızlık Gülü kitabıyla 1965-1966 Yeditepe Şiir Armağanı'nı, Sakarya Meydan Savaşı kitabıyla 1970-1971 Behçet Kemal Çağlar Ödülü'nü aldı.
Etimesgut Şeker Fabrikası'nda çocuk doktorluğu görevinde iken kalp yetmezliği sonucu yaşamını yitirdi. 17 Mart 1978 günü Ankara'da toprağa verildi
İlk şiiri lise öğrencisiyken arkadaşlarıyla birlikte çıkardığı Filiz adlı okul dergisinde 1938'de yayımlandı. Ardından şiirleri İnkılapçı Gençlik, Ülkü, Yücel, Millet, İstanbul gibi dergilerde yer buldu. Olgunlaşmış bir şiirle kuşağının önde gelen temsilcileri arasında yerini aldı. Bu dönemdeki şiirlerinde toplumsal sorunlara ağırlık verdi. Halk dilinden, halk söyleyişlerinden geniş biçimde yararlanarak, halkın özlemlerini, sevinçlerini, acılarını ve yaşama savaşımını coşkulu bir söyleyişle dile getirdi. Şiirlerinin kaynağını hoşgörü, insanlık sevgisi, ulusal bağımsızlık ve doğa oluşturdu. "Çocuk" dergisinde masalları, Vakit ve Ulus gazeteleri ile Varlık ve Seçilmiş Hikayeler dergilerinde öyküleri de yayınlandı. 1986'dan başlayarak adına bir şiir ödülü kondu.

Eserleri

Şiirleri

  • Bir Çocuk Bahçesinde (1941)
  • Bağbozumu Sofrası (1944)
  • Çocuklar Gemisi (1946)
  • Yanık Hava (1951)
  • Haziran Defteri (1955)
  • Yurdumdan (1960)
  • Bağımsızlık Gülü (1965)
  • Sakarya Meydan Savaşı (1970)
  • Buğday, Kadın, Gül ve Gökyüzü (1970)
  • Tüm Şiirleri (iki cilt ölümünden sonra, 1978)

Fıkraları

  • Devrimcinin Takvimi (1962)
  • Ya Bağımsızlık Ya Ölüm (1964)
  • Köy Öğretmenine Mektuplar (1964)
  • Tonguç'un Kitapları(1965)
  • Atatürkçü Olmak (1966)
  • Atatürk ve Kurtuluş Savaşı (1969)
  • Balım Kız Dalım Oğul (1971)
  • Halk Önderi Atatürk (1972)
  • Sevgi Elması (1972)
  • Cumhuriyet Ağacı (1973)
  • Cumhuriyet Bayrağı Altında (1973)

Hekimlikle İlgili Kitapları

  • Turhal Dolaylarında Çocuk Bakımı(1954)
  • Anneler Soruyorlar (1959)
  • Kasabalar ve Köylerde Çocuk Bakımı (1961)

Çocuk Kitapları

  • İyi İnsan Mehmet Ali
  • Üvey Ana

Ödülleri

Cahit Külebi'nin C.A. Kansu için yazdığı dizeler


« Ceyhun kardeş sen bu ilden gideli Dağlarım yıkıldı, çöllerim bomboş.
Söğütlü dereler, iğdeli beller,
Kuraktan çatlamış göllerim bomboş. »


Nazım Hikmet'in, C.A. Kansu'nun annesinin ölümü üzerine yazdığı şiir

Ceyhun Atuf'un Moda'da bir darüleytamda (yetimyurdu) yöneticilik yapmakta olan annesi Müfdale Hanım, eşi Nafi ve kardeşi Vehbi Bey'leri Milli Mücadele'ye katılmak üzere Ankara'ya yolladıktan kısa bir süre sonra apandisitinin patlaması sonucu hayatını kaybetmiş ve Kuvay-ı Milliyeci dostları tarafından gömülmüştü. Vehbi ve Nafi Bey'lerle İnebolu'da tanışmış olan şair Nazım Hikmet, aşağıdaki şiiri yazmıştır.

«  Vehbi ve Nafi Kardeşlerimin Acılarına: Aldığım Bir Mektup (**) 1337 Mart Ankara
Dün gece mektup aldım bir felakete dair
Siyah satırlarında şöyle yazılı:
Şair!
Bilmiyoruz nereden başlamalı biz söze
Kara bir hançer gibi zavallı gönlümüze
Saplanan son acıyı sen de duyuyor musun?
Yoksa hülyalarınla hâlâ uyuyor musun?
Boşluklara atılan ruhumuza bu bir sır:
Bilmiyoruz gönüller bu kadar yakın mıdır?
Dileriz derdimizi avutmasın seneler
Bize son vazifeni yapmış olursun eğer
Zavallı gönlümüzde bu derin mâtemi sen
Rübabının sesiyle ebedileştirirsen...
Ah bir hale düştük ki duysa kâinat ağlar
Hem bir kardeş kaybettik, hem çok sevgili bir yâr
Biz gurbette ağlarken o da gurbette öldü
Biz gurbete gömüldük, o toprağa gömüldü...
Şimdi o uzaklarda, çok uzaklarda bizden!
Hayaline ağlayan yorgun gözlerimizden
Yüzü rüyalardaki yüzler gibi kayboldu.
Zaten o bir çiçekti bir çiçek gibi soldu
Bir bahçeye gitti ki açılmaz çiçekleri
Kahpe felek kendini bildiği günden beri
Gökler zulümleriyle bu kadar alçalmadı.
Artık güzelliklere imanımız kalmadı.
Hiçbir ümidimiz yok hiçbir gayemiz de
Şair? Fani neşeyi artık arama bizde
Şimdi biz bir hayale ağlarız için için
Tesellisi olmayan gönüllerimiz için
Sade ona kavuşmak tesellidir diyoruz
Ona kavuşmak için ölümü bekliyoruz. »



10 Mart 2015 Salı

Taras Grigoroviç Şevçenko

 



Taras Grigoroviç Şevçenko (Ukraynca: Тарас Григорович Шевченко) (9 Mart 1814 – 10 Mart 1861), Ukraynalı hümanist şair ve ressam. Geride bıraktığı eserleri ile modern Ukrayna dili ve edebiyatının temeli olarak gösterilir. Şevçenko Rusça eserler de vermiş ve başyapıt olarak nitelendirilebilen resimler yapmıştır.


Hayatı

Çocukluğu ve sanatla buluşması

Şevçenko Kiev Bölgesinin Morintsi Köyü’nde bir köle ailesinin çoçuğu olarak dünyaya geldi. 11 yaşında yetim kaldı. Köydeki diğer okuma bilenlerden okumayı öğrendi ve zaman buldukça resim yapmaya başladı. Şevçenko P. Engelhardt'ın kölesi olarak kendisine Vilnius'da (1828-1831) sonra da Petersburg'da hizmet etti.
Engelhardt onun sanatsal yeteneklerini farketti ve onu Petersburg'da ressam V. Şiriaev’in yanına 4 yıl boyunca çırak olarak gönderdi. Orada kendisini Yevhen Grebinka ve Vasil Grihoroviç ve Rus ressam Aleksey Venetsianov gibi birçok kişi ile tanıştıran Ukraynalı sanatçı İvan Soşenko ile tanıştı. Bu insanlar vasıtasıyla, ayrıca kendisine Rus şairi Vasili Zhukovski'nin portresini hediye eden ünlü ressam ve profesör Karl Briullov ile de tanıştı. Karl Briullow 5 Mayıs 1838’de Şeviçenko’nun özgürlüğünü satın aldı ve onu özgürlüğüne kavuşturdu.

İlk başarıları

Aynı yıllarda Şevçenko Karl Biriullov’un sanat Akademisi’ne kabul edilir. Bir sene sonra Sanatçıları Destekleme Derneği’de öğrenci olur. İmparotorluk Sanat akedemisinde yılda bir yapılan sınavda peyzaj dalında gümüş madalya kazanır. 1840 yılında yaptığı "Köpeğe ekmek veren dilenci çocuk." adlı yağlı boya tablosu ile yine gümüş madalya kazanır.

Şevçenko'nun Çingene Falcı adlı yağlı boya tablosu

Henüz bir köle iken yazmaya başladığı şiirler ilk olarak 1840 yılında Kobza adı altında yayınlandı. Şeviçenko’dan sonraki nesilden en çok bilinen Ukraynalı şair İvan Franko Kobzar onun anlaşılır taze, temiz, su gibi akıcı anlatımını ortaya çıkarmıştır. Onun sanatsal anlatımındaki berraklık, derinlik ve zariflik daha önce Ukrayna yazarlarında görülmemişdir.” der.
1841 yılında destansı şiiri Haydamakiy yayınlanır. Aynı yılın Eylül ayında Şevçenko Çingene Falcı adlı eseri ile 3. kez gümüş madalya ile ödüllendirilir. Oyunlar da yazan Şevçenko 1842’de Nikita Hayday adlı oyununu 1843’te de Nazar Stodolya adlı dramasını bitirir.
Saint Petersburg’da yaşarken Ukrayna’ya 1843, 1845 ve 1846 da olmak üzere 3 kere gelir. Orada kendi vatandaşlarının yaşadığı zor şartlar üzerinde derin bir iz bırakır.
Şevçenko orada yeni özgürlüğüne kavuşan kardeşlerini ve akrabalarını ziyaret eder. Hrebinka, Panteleymon Kuliş ve Mikailo Maksumaviç gibi Ukraynalı yazar ve entellektüellerle buluşur ve orada görkemli Repnin ailesi ile özellikle de Varvara Repnina ile arkadaş olur.
1844 yılı Çarın baskısı ve Ukrayna’nın yıkımı yüzünden acı içinde geçer. Şevçenko Anavatanının bu tarihsel ve kültürel yıkımını resimler ve bunları Ukrayna resimleri adını verdiği bir albüm içinde toplamaya karar verir.

Sürgün

1845 yılının 22 Mart’ında Sanat Akedemisi Konseyi, Şevçenko’ya sanatçı ünvanı vermeye karar verir. Tekrar Ukrayna’ya gider ve tarihçi Nikola Kostomarov ve diğer Saint Kirıl ve Methodius Kardeşler üyeleri ile buluşur. Bu topluluk Rusya Çarlığı'nda politik reformları savunmak oluşturulan gizli bir topluluktur.
Bu faliyetlerinden dolayı Şevçenko diğer dernek üyeleri ile beraber 5 Nisan 1847’de tutuklanır. Aslında o Bu derneğin kayıtlı üyesi değildir ancak aramalarda Düş adlı şiiri bulunur. Bu şiir İmparatorluğu eleştirmektedir ve bu yüzden sakıncalı bulunur.
Şevçenko St. Petersburg’a hapishaneye gönderilir. Ordan da Rusya'nın uzak bir köşesi olan Orenburg’a tek başına sürgüne gönderilir.
Sürgünde sürekli baskı altındadır, yazması ve resim yazması yasaktır. 1857’de çıkan af ile sürgünden dönse de St. Petersburg’a girmesine izin yoktur. Nizhniy Novgorod’a gönderilir. Mayıs 1859’da Ukrayna’ya gitmek için izin alır. Pekariv Köyü’ne yakın bir yerden arsa alıp oraya yerleşmeye niyetlenir. Haziran ayında bazı sözleri yüzünden tekrar tutuklanır ancak tekrar salınır ama St. Petersburg’a geri gönderilir.

Ölümü

Şevçenko son yıllarını şiir yazarak, resim yaparak, gravür sanatı ile uğraşarak ve eski çalışmalarını düzenleyerek geçirmiştir. Sürgündeki zor yıllarından sonra hastalanarak St. Petersburg’da 10 Mart 1861’de ölür. İlk olarak bedeni St. Petersburg’da Smolensk Mezarlığı'nda defnedilir. Ama Şevçenko’nun Vasiyetim (Zapovit ) şiirindeki isteği üzere cesedi arkadaşları tarafından trenle Moskova’ya oradan da at vagonunda anavatanına getirilir ve 8 mayıs’da Dinyeper kıyısındaki Kaniv yakınlarında Çerneçka Horo'da (Keşişler Tepesi) tekrar defnedilir. Mezarının üzerine atılan topraklar bir tepeceği andırır. Mezarı şu an Kaniv Müzesi'nin sınırları içindedir.
Aşkta ve hayatta sürekli yaşadığı talihsiz ve acılı hayatında belki en çok istediği şey olan köleliğin kaldırılması, onun ölümünden sadece 7 gün sonra gerçekleşti. Ancak uğruna savaştığı o günleri göremedi. Kendisi ve Eserleri Ukraynalılar tarafından çok sevilmiş ve Ukrayna edebiyatında tarifsiz bir etki yaratmıştır.

Etkiler

Taras Şeviçenko Ukrayna’nın dünya edebiyatında da yer alabilen en önemli şairidir. Eserleri Modern Ukrayna Edebiyatı’na temel olmuştur. Onun şiirleri Ukrayna’nın ulusal bilincinin gelişmesinde büyük katkı yapmıştır. Ve onun etkisi birçok yerde, edebiyatta, ettellektüel yaşamda, geleneksel yaşam hala hissedilmektedir.
Romantizm akımınından etkilenen Şeviçenko yaşamını çevreleyen sorunlar ve bunlara ilişkin fikirlerle, geçmişi anlayıp geleceği görebilen güçlü bir vizyonla kendi tarzını oluşturmuştu.

Anıt ve heykeller


Washington'da bulunan Taras Şevçenko Heykeli

Şevçenko’nun heykellerine Ukrayna’nın her bölgesinde rastlamak mümkündür. Özellikle Kaniy’de ve Kiev’de daha yoğun biçimde hissedilir. Ayrıca Kiev Ulusal Üniveristesi’nin adı 1939 yılında Şevçenko Üniversitesi olarak değişitirilmiştir. Eski Sovyet Cumhuriyetleri'nde de çok sayıda heykelini bulmak mümkündür. Ayrıca Amerika ve Kanada’da heykelleri vardır. Ayrıca Paris’te Saint-Germain-des-Prés bölgesinde adı bir meydana verilmiştir.
Kanada’da Manitoba bölgesinde orijinal ismi Şevşenko olan şehirin isimi daha sonra Vita olarak değiştirilmiştir. Ancak hala kendi adına açılan K-12 kodlu okul durmaktadır. Şevçenkonun büstü giriş kapısının hemen önündedir.
Ukrayna’nın Kharkiv şehrinde’de Şevçenko Parkı ve içinde de şairin heykeli vardır. Kazakistan’ın Aktay şehrine de 1964’de şairin adı verilmişti. Ancak 1992’de Kazakistan’ın bağımsızlığından sonra şehrin ismi değiştirilmiştir.

kaynak :wikipedi

Salah Birsel

 



Salah Birsel şair ve deneme yazarı. (d. 1919 , Bandırma - ö. 10 Mart 1999, İstanbul.) İzmir, İstanbul ve Ankara'da uzun yıllar yaşadıktan sonra İstanbul'a yerleşti. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten sonra, iş müfettişliği, kitaplık ve basimevi müdürlüğü gibi görevlerde bulundu.Aynı zamanda Türk Dil Kurumu yönetim kurulu üyeliği de yaptı. 10 Mart 1999'da ölmüştür.

Sanatı

Şiirde zekanın önemine inanmıştır. 1956'ten sonra Birinci Yeni şiirinden tamamen uzaklaştı. Kendine ait bağımsız bir şiir anlayışı geliştirdi. Konuları alaya alır gibi görünerek şiirin düşündürücü yanını güçlendirmiştir. Nesirlerinde de mizah dikkati çekmektedir.

Eserleri

Şiir kitapları[

  • Dünya İşleri (1947)
  • Hacivat'ın Karısı (1955)
  • Ases (1960)
  • Kikirikname (1961)
  • Haydar Haydar (1972)
  • Köçekçeler (Bütün Şiirleri, 1981)
  • Varduman (Son dönem şiirleri, 1993) (Necatigil Şiir Ödülü)
  • İnce Donanma 1994
  • Yalelli 1994
  • Rumba da Rumba 1995
  • Çarleston 1996
  • Baş ve Ayak 1997
  • Sevdim Seni Ey İnsan 1997
  • Nardenk 1998

Denemeleri

  • 1001 Gece Denemeleri adı altında yayınlanan denemeleri:
  • Kurutulmuş Felsefe Bahçesi
  • Yapıştırma Bıyık
  • Paf ve Puf
  • Şiir ve Cinayet
  • Halley Kimi Kurtarır
  • Amerikalı Tolstoy
  • Bir Zavallı Sarı At
  • Şişedeki Zenci
  • Asansör
  • Kediler
  • Hafiyeler Önde Gider
  • Salâh Bey Tarihi adı altında yayınlanan denemeleri:
  • Kahveler Kitabı
  • Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu
  • Boğaziçi Şıngır Mıngır
  • Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi
  • İstanbul-Paris

Günlükleri

  • Günlük
  • Kuşları Örtünmek
  • Hacivat Günlüğü (Günlük ve Kuşları Örtünmek ikisi bir arada)
  • Yaşlılık Günlüğü
  • Aynalar Günlüğü
  • Bay Sessizlik
  • Nezleli Karga
  • Yalnızlığın Fırınlanmış Kokusu
  • Yanlış Parmak
  • Papağanname

Ödüller

  • "Keçi Çobanı, Kuzu Çobanı" denemesi ile TRT Deneme Sanat Ödülü (1970)
  • "Şiir ve Cinayet" kitabıyla TDK Deneme Ödülü (1976)
  • "Yaşlılık Günlüğü" adlı günlüğüyle Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (1986) - Türkiye'de günlük türünde yazılmış bir esere verilen ilk ödül
  • "Varduman" adlı şiir kitabıyla Necatigil Şiir Ödülü (1994)
  •  
  • KAYNAK: WİKİPEDİ ÖZGÜR ANSİKLOPEDİ 

9 Mart 2015 Pazartesi

Hababam Sınıfı,

 



Hababam Sınıfı, unutulmaz serinin bu ilk kuşağının ilk filmi Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı romanından uyarlanmıştır

Konusu

Özel Çamlıca Lisesi'ne yeni atanan müdür muavini ve tarih öğretmeni olan Mahmut Hoca (nam-ı diğer Kel Mahmut); kopya çeken, okuldan kaçıp maçlara giden, hocalarla sürekli kafa bulan öğrencilerle dolu okulun 6 Edebiyat B  sınıfını (nam-ı diğer Hababam Sınıfı) ilginç ceza yöntemleriyle disiplin altına almaya çalışır. Fakat aynı zamanda öğrencilerin haylazlığı dışında ciddi olaylar da yaşanmaktadır.

OYUNCULAR




Bir Millet Uyanıyor,

 



Bir Millet Uyanıyor, 1966 tarihli, yönetmenliğini Ertem Eğilmez'in yaptığı tarihi Türk filmi. Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu'nun eserinin, 1932'de Muhsin Ertuğrul'un ilk beyaz perde uyarlamasından sonraki ikinci uyarlamadır.

Konusu

Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Savaşı'na katılan 96. Alay büyük yararlılıklar göstermiş, bu arada alayın mevcudundan çoğu şehit olmuştur. Mütarekeden sonra da sağ kalanlar evlerine, köylerine giderler.
Kurtuluş Savaşı'nın hazırlıkları başlayınca alayın komutanı 96. Alay'dan hayatta kalanları toplar, eski 96. Alay az mevcutla katıldığı Kurtuluş Savaşı'nda da büyük yararlar sağlar.

Oyuncular

  • Kartal Tibet - Yüzbaşı Davut
  • Tugay Toksöz - Mülazım Faruk
  • Erol Taş - Koca Ahmet
  • Hayati Hamzaoğlu - Bigalı Ömer Efe
  • Danyal Topatan - Kara Bilal
  • Münir Özkul - Tilki Onbaşı
  • İhsan Yüce - Dilsiz Rıza
  • Önder Somer - Ziya
  • Atıf Kaptan - Yahya Kaptan
  • Sevda Nur - Zeynep

Notlar

  • Film, 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde tarihsel filmler dalında birinci oldu.
  • Çekimlerin büyük bir bölümü Bilecik'te 45 günde gerçekleştirildi.
  • İlk uyarlamada da rol almış olan Atıf Kaptan, 34 yıl sonra çekilen ikinci uyarlamada da oynadı

Ertem Eğilmez

 



Ertem Eğilmez (Trabzon, 18 Şubat 1929 - İstanbul, 21 Eylül 1989), Türk yapımcı ve sinema yönetmeni. Geniş izleyici kitlesinin ilgisini çeken kalabalık kadrolu güldürüleriyle Türk sinemasında bir tarz oluşturmuştur.

Yaşamı

İlk ve orta öğrenimini Konya'da tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra dükkân açıp bakkallık yaptı. Askerlik sonrasında, 1954'te Refik Erduran ile birlikte Çağlayan Yayınevi'ni kurdu. Aynı yıl gene Erduran ve Haldun Sel'le birlikte, birçok karikatüristin yetiştiği Tef adlı mizah dergisini çıkarmaya başladı. Yayın dünyasında çıkardığı cep kitapları ile bir devrim yaptı. Kemal Tahir’e, Mayk Hammer takma adıyla polisiye romanları yazdırdı. Cep kitapları işinde batınca Türkiye'nin ilk langırt makinelerini getirtti
1961 yılında Efe ve 1964 yılında Arzu Film şirketini kurarak sinemacılığa başladı. 1961'de Yaman Gazeteci filmiyle yapımcılığa, 1964'te de Fatoş'un Fendi Tayfur'u Yendi ile yönetmenliğe adım attı. Bir Millet Uyanıyor'la 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi tarihsel film ödülünü kazandı.
Her türü denediyse de, çoğunlukla kolay izlenen ve geniş izleyici kitlesinin ilgisini çeken güldürüler yönetti. 1960'lı yıllardaki popüler aşk filmlerinin ardından, 1970’li yıllarda sevgi, dostluk ve güncel olayları güldürü öğesiyle kaynaştırdığı duygusal güldürülere yöneldi. Genellikle aynı oyuncu kadrosunu kullandığı ve ileride "Arzu Film Güldürüleri" diye adlandırılacak bu filmlerde zaman zaman toplumsal eleştiriye de yer veriyordu. Özellikle 1973'te çektiği Canım Kardeşim, insancıl tavrı, hüzünle güldürüyü kaynaştıran havası ve yer yer ulaştığı şiirsel anlatımıyla dikkati çeker.
Karakter oyuncularına başrol veren, Münir Özkul, Adile Naşit, Kemal Sunal, İlyas Salman, Halit Akçatepe, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Şener Şen ve Ayşen Gruda gibi güldürü oyuncularının sinemada başarı kazanmalarında payı olan Eğilmez, filmleştirilmesi oldukça güç sayılan Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı romanını 1975'te beyaz perdeye aktardı. Hababam Sınıfı'nın başarısı üzerine Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Tatilde ve son olarak da Hababam Sınıfı Güle Güle adlı dört devam filmi çekti.
1980-81 sezonunda Kanlı Nigar adlı müzikli oyunu sahneye koyan Eğilmez, bir süre uzak kaldığı sinemaya 1984'te Namuslu filmiyle geri döndü. 1980 yılında yaptığı Banker Bilo ve 1984 yılında yaptığı Namuslu filmleriyle, Türkiye’nin temel sorunlarını kendi mizahi bakış açısıyla ele aldı. Geniş ilgi gören Namuslu'yu, ticari açıdan başarısız olan Aşık Oldum (1986) ile gişede büyük bir başarı elde eden Arabesk (1988) izledi.

Yönettiği filmler

  • Arabesk (1988)
  • Aşık Oldum (1985)
  • Namuslu (1984)
  • Hababam Sınıfı Güle Güle (1981)
  • Banker Bilo (1980)
  • Erkek Güzeli Sefil Bilo (1979)
  • Gülen Gözler (1977)
  • Hababam Sınıfı Tatilde (1977)
  • Şabanoğlu Şaban (1977)
  • Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976)
  • Süt Kardeşler (1976)
  • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975)
  • Hababam Sınıfı (1975)
  • Salak Milyoner (1974)
  • Köyden İndim Şehire (1974)
  • Mavi Boncuk (1974)
  • Oh Olsun (1973)
  • Yalancı Yarim (1973)
  • Canım Kardeşim (1973)
  • Sev Kardeşim (1972)
  • Tatlı Dillim (1972)
  • Senede Bir Gün (1971)
  • Beyoğlu Güzeli (1971)
  • Son Hıçkırık (1971)
  • Kalbimin Efendisi (1970)
  • Küçük Hanımefendi (1970)
  • Sürtük (1970)
  • Boş Çerçeve (1969)
  • İngiliz Kemal (1968)
  • Sevemez Kimse Seni (1968)
  • Nilgün (1968)
  • Ömre Bedel Kız (1967)
  • Yaşlı Gözler (1967)
  • Ölünceye Kadar (1967)
  • Sürtüğün Kızı (1967)
  • Seni Bekleyeceğim (1966)
  • Seni Sevmiyorum (1966)
  • Ben Bir Sokak Kadınıyım (1966)
  • Bir Millet Uyanıyor (1966)
  • Senede Bir Gün (1965)
  • Sürtük (1965)
  • Helal Adanalı Celal (1965)
  • Kart Horoz (1965)
  • Fatoş'un Fendi Tayfur'u Yendi (1964)

Yazdığı senaryolar

  • Milyarder (1986)
  • Mavi Boncuk (1974)
  • Salako (1974)
  • Boş Çerçeve (1969)
  • Ölmeyen Aşk (1966)

Yapımcılığını yaptığı filmler

  • Arabesk - 1988
  • Milyarder - 1986
  • Şekerpare - 1983
  • Hababam Sınıfı Güle Güle - 1981
  • Banker Bilo - 1980
  • Erkek Güzeli Sefil Bilo - 1979
  • N'Olacak Şimdi - 1979
  • İsyan - 1979
  • Neşeli Günler - 1978
  • Kibar Feyzo - 1978
  • Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor - 1978
  • Sultan - 1978
  • Nehir - 1977
  • Cennetin Çocukları - 1977
  • Gülen Gözler - 1977
  • Çöpçüler Kralı - 1977
  • Şabanoğlu Şaban - 1977
  • Hababam Sınıfı Tatilde - 1977
  • Aile Şerefi - 1976
  • Tosun Paşa - 1976
  • Öyle Olsun - 1976
  • Süt Kardeşler - 1976
  • Hababam Sınıfı Uyanıyor - 1976
  • Bizim Aile / Merhaba - 1975
  • Ah Nerede - 1975
  • Hababam Sınıfı - 1975
  • Delisin - 1975
  • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı - 1975
  • Hasret - 1974
  • Mavi Boncuk - 1974
  • Boşver Arkadaş - 1974
  • Kanlı Deniz - 1974
  • Salak Milyoner - 1974
  • Köyden İndim Şehire - 1974
  • Salako - 1974
  • Tarkan: Güçlü Kahraman - 1973
  • Canım Kardeşim - 1973
  • Yalancı Yarim - 1973
  • Oh Olsun - 1973
  • Babaların Günahı - 1973
  • Tarkan: Altın Madalyon - 1972
  • Sev Kardeşim - 1972
  • Tatlı Dillim - 1972
  • Feryat - 1972
  • Karaoğlan Geliyor - 1972
  • Senede Bir Gün - 1971
  • Hayat Sevince Güzel - 1971
  • Emine - 1971
  • Tarkan: Viking Kanı - 1971
  • Son Hıçkırık - 1971
  • Tarkan: Gümüş Eyer - 1970
  • Seven Ne Yapmaz - 1970
  • Kalbimin Efendisi - 1970
  • Sürtük - 1970
  • Yavrum - 1970
  • Dikkat Kan Aranıyor - 1970
  • Hazreti Ali - 1969
  • Mezarımı Taştan Oyun - 1969
  • Fakir Kızı Leyla - 1969
  • Ayşecik'le Ömer
    • Beyoğlu Güzeli - 1971
    cik - 1969
  • Çakırcalı Mehmet Efe - 1969
  • Tarkan - 1969
  • Maskeli Beşlerin Dönüşü - 1968
  • Sevemez Kimse Seni - 1968
  • İngiliz Kemal - 1968
  • Gönüllü Kahramanlar - 1968
  • Yayla Kartalı - 1968
  • Maskeli Beşler - 1968
  • Sürtüğün Kızı - 1967
  • Büyük Kin - 1967
  • Silahları Ellerinde Öldüler - 1967
  • Yaşlı Gözler - 1967
  • Ömre Bedel Kız - 1967
  • Kara Davut - 1967
  • Elveda - 1967
  • Seni Bekleyeceğim - 1966
  • Bir Millet Uyanıyor - 1966
  • Seni Sevmiyorum - 1966
  • Allahaısmarladık Yavrum / Yarın Ağlayacağım - 1966
  • Ölmeyen Aşk - 1966
  • Ben Bir Sokak Kadınıyım - 1966
  • Denizciler Geliyor - 1966
  • Allaha Ismarladık - 1966
  • Bilen Kazanıyor - 1965
  • Sürtük - 1965
  • Helal Adanalı Celal - 1965
  • Taçsız Kral - 1965
  • Senede Bir Gün - 1965
  • Fatoş'un Fendi Tayfur'u Yendi - 1964
  • Kırk Küçük Anne - 1964
  • Gözleri Ömre Bedel - 1964
  • İki Gemi Yanyana - 1963
  • Gençlik Hülyaları - 1962
  • Battı Balık - 1962
  • Beş Kardeştiler - 1962
  • Yaman Gazeteci - 1961

Ödülleri

Süt Kardeşler,

 




Süt Kardeşler, yönetmenliğini Ertem Eğilmez'in yaptığı, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Gulyabani isimli romanından uyarlanan, 1976 yılı yapımı bir Türk filmidir.


Konusu

Yıllardır kimsenin sahip olamadığı konağın sahibi Melek hanım, sütoğlu Şaban sanıp da Şaban’ın arkadaşı Ramazan’ı eve alır. Fakat sinirli abisi Hüsamettin’e Ramazan’ı damadı Bayram olarak tanıtır. Konağa gerçek Şaban ve gerçek Bayram’ın gelmesiyle işler karışır. Bayram'ın kardeşi Bihter'e aşık olan Şaban onun peşinde dolanır. Bayram'ın babasının eve Gulyabani adında bir canavar sokmasıyla işler iyice karışır. Olayı çözen Şaban, damat Bayram, ve emir eri olan Ramazan madalya alır.

Oyuncu Kadrosu

Hüseyin Rahmi Gürpınar

 



Hüseyin Rahmi Gürpınar (17 Ağustos 1864, İstanbul – 8 Mart 1944, İstanbul), Türk romancı ve gazeteci

Yaşamı

17 Ağustos 1864 tarihinde İstanbul'da doğdu. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine, Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula başladı ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönderildi ve eğitimine burada devam etti. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve idadide okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in himayesiyle Mekteb-i Mülkiye'ye girdi (1878). Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi buradaki öğrenimini yarıda bıraktı (1880). Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi hayatını kalemiyle kazanmaya çalıştı.
1887'de Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi, ardından İkdam ve Sabah gazetelerinde mütercim ve muharrir olarak çalıştı. II. Meşrutiyet döneminde 37 sayı süren Boşboğaz ve Güllâbi adlı bir gazete çıkardı. İbrahim Hilmi Bey ile birlikte çıkardığı Millet gazetesi de uzun ömürlü olmadı. Bundan sonra çalışmalarını İkdam, Söz, Zaman, Vakit, Son Posta, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine neşretti. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 5. ve 6. dönemlerde Kütahya milletvekili olan Hüseyin Rahmi, ömrünün son otuz bir yılını geçirdiği Heybeliada'daki köşkünde 8 Mart 1944 tarihinde öldü ve oradaki Abbas Paşa Mezarlığı'na defnedildi.


Edebiyat hayatı

Hüseyin Rahmi Gürpınar; İstanbul halkının toplumsal, töresel yaşantılarını, aile geçimsizliklerini, batıl inançlarını, yaşadığı çağdaki Türk toplumunun geçirmekte olduğu krizleri hümuristik bir mizah dehasile anlatır. Servet-i Fünuncuların yaşıtı olduğu halde, ayrı bir sanat görüşünü sürdürür. Romanlarındaki kahramanların çoğu 19. yy sonu İstanbul'un canlı, renkli insan, hayat manzaralarıdır. Eserlerinde Anadolu yoktur. Mizahı, güldürücü olduğu kadar, gülünç yönlerimizin yansıtılması, hicvedilmesi için gerekli bir araçtır. Hüseyin Rahmi, seçtiği tipleri seviyelerine uygun, ustaca konuşturur ve olayları gülünçlü, acıklı yönleriyle belirtir. Kuvvetli bir gözlem gücü vardır. Realist, natüralist bir görüşle "toplum için sanat" yapar. Ertem Eğilmez tarafından 1976 yılında çekilen Süt Kardeşler sinema filminin konusu Hüseyin Rahmi'nin Gulyabani (1913) isimli romanından uyarlanmıştır. Bağımsız sanatçılardan biri olarak da anılır.

Edebi Kişiliği ve edebiyat anlayışı

  • Naturalist bir yazardır.
  • Ahmet Mithat Efendi'nin temsil ettiği edebi geleneği sürdürmüştür.
  • Romanları teknik açıdan kusurludur.
  • Dili sadedir. Eserlerindeki kişileri, yöresel şiveleriyle yansıtır.
  • Sokağı edebiyata getiren sanatçıdır.
  • Romanlarında sık sık olayla ilgisiz bilgiler verir ve olaya kendisini katar.
  • Yapıtlarında İstanbul halkının günlük yaşantısından bahseder; eski İstanbul hayatını son derece canlı tasvirlerle ve kıvrak bir üslupla hikâyeleştirir.
  • Eserlerinde 19 ve 20. yüzyılı gerçekçi ve yalın bir dil kullanarak betimlemiştir. Bundan dolayı halk tarafından sevilen bir yazar olmuştur.
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanları ve öyküleri yeni nesiller tarafından da kolayca anlaşılabilmesi için 1960 sonrasında içinde Mustafa Nihat Özön'ün de yer aldığı bir edebî kurulca sadeleştirilmişti. Bu sadeleştirme kimilerince yerinde bulunurken kimileri de özgün dilin dokunulmadan bırakılması gerektiğini savunmuşlardı

Eserleri

Hikaye, oyun ve roman türündeki eserlerinin sayısı 54'tür.
Eserlerinden bazıları:
  • Şık (1889)
  • İffet (1896)
  • Son Arzu (1922)
  • Tesadüf (1900)
  • Metres (1899)
  • Şıpsevdi (1911)
  • Nimetşinas (1911)
  • Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912)
  • Mutallaka(boşanmış kadın) (1898)
  • Gulyabani (roman) (1913)
  • Hakka Sığındık (1919)
  • Efsuncu Baba (1924)
  • Evlere Şenlik, Kaynanam Nasıl Kudurdu (1927)
  • Muhabbet Tılsımı (1928)
  • Namusla Açlık Meselesi (Öykü, 1933)
  • Utanmaz Adam (1934)
  • Eşkiya İninde (1935)
  • İki Hödüğün Seyahati (1933)
  • Katil Buse ( Öykü, 1933)
  • Kadın Erkekleşince (Oyun, 1933)
  • Gönül Ticareti (1939)
  • Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür (1943)
  • Dünyanın Mihveri Kadın Mı? (1949)
  • Melek Sanmıştım Şeytanı (1943)
  • Dirilen İskelet (1946)
  • Deli Filozof (1964)
  • Kaderin Cilvesi (1964)
  • Namuslu Kokotlar (1973)
  • Shikure Babezu (1974)
  • Kaderin Cilvesi (1912)
  • Gönül Ticareti (1911)
  • Ölümüne Sevgi
  • Namussuz Necdet
  • Fiyasko
  • Mürebbiye (1889)
  • Hayattan Sayfalar
  • Kadınlar Vaizi
  • Kesik Baş (1942)
  • İstanbul'da Bir Frank
  • Ben Deli Miyim? (1925)
  • İnsan Önce Maymun Muydu?
  • Meyhanede Hanımlar (1924)
  • Can Pazarı
  • Ölüler Yaşıyor Mu? (1973)
  • Şeytan İşi (1933)
  • Cadı (1912)
  • Cadı Çarpıyor
  • Bir Muadele-i Sevda (1899)
  • Tünelden İlk Çıkış (Öykü, 1934)

Louis Hector Berlioz

 



Louis Hector Berlioz (d. 11 Aralık 1803 La Côte-Saint-André, Isère, Fransa – ö. 8 Mart 1869 Paris). Fransız besteci, yazar ve müzik eleştirmeni.
Symphonie fantastique ve Grande Messe des morts (Requiem) adlı kompozisyonları ile tanınmıştır.
Berlioz Grand Traité d’Instrumentation et d’Orchestration Modernes adlı eseri ve çalışmalarında bazen 1000'i aşkın çalgıcı ile yaptığı muazzam orkestral kullanması ile modern orkestraya büyük katkılarda bulunmuştur.


Seçilmiş müziksel eserleri

Senfonik müzik

  • Waverley op.1 (1826)
  • Francs-Juges op.3 (1826)
  • Symphonie fantastique op.14 (1830)
  • Le Roi Lear (1831)
  • Rob Roy (1832)
  • Harold en Italie op.16 (1834)
  • Réverie et caprice op.8 (1839)
  • Roméo et Juliette (1839)
  • Grande symphonie funèbre et triomphale op.15 (1840)
  • Carnaval romain op.9 (1843)
  • Le Corsaire op.21 (1845)

Operaları

  • Les françs-juges (1826-1833 döneminde üzerinde çalışılmış ve bitmemiş eser)
  • Lélio, ou le retour à la vie, melologo (1832)
  • Benvenüto Çellini (1838 - son verziyon 1856)
  • La Damnation de Faust (1846), dramatik efsane
  • Les Troyens (1858) iki kısma bölünmüştür:
    • A prise de Troye
    • Les Troyens à Carthage
  • Béatrice et Bénédict (1862) - Kaynak:Shakespeare

Vokal ilahi müzik

  • Coro dei Maggi
  • Grande messe des morts' (Requiem)
  • L'enfance du Christ
  • Resurrexit
  • Tantum ergo
  • Te Deum
  • Veni Creator

Şarkılar

  • Scène Héroique sur la révolution Grecque
  • La mort d'Orphée
  • Meditation religieuse
  • Le cinq mai
  • Sara la baigneuse
  • Hymne à la France
  • Chants des chemins de Fer
  • L'impériale (Le dix décembre)
  • Herminie
  • La mort de Cléopatre
  • Le ballet des Ombres
  • Chant guerrier
  • Chanson à boire
  • Le chant des Bretons
  • La menace des Francs
  • Prière du matin
  • Hymne pour la consecration su noveau tavernacle
  • Le temple universel
  • Le dépit de la bergère
  • Le maure jaloux
  • Pleure pauvre Colette
  • Toi qui l'aimas verse des pleurs
  • Amitié, reprends ton empìre
  • Le montagnard exilé
  • Canon libre à la quinte, à deux voix
  • Hélène
  • Chant sacrée
  • La belle voyageuse
  • Le coucher du Soleil
  • L'origine de la Harpe
  • Adieu Bessy
  • Elégie en prose'
  • La captive
  • Je crois en vous
  • Les champs
  • Nuits d'été
  • Premiers transports
  • La belle Isabeau
  • Zaide
  • Le chasseur danois
  • La mort d'Ophélie
  • Petit oiseau
  • Le trébuchet

Diğer eserler

  • Irlanda (Bir veya iki ses icin melodiler)
  • Fleurs des Landes
  • Tristia
  • Trois morceaux pour l'orgue
  • Feulliets d'album
  • Vox Populi
  • La fuite en Égypte
  • L'invitation à la valse' Weber eserinin Berlioz tarafindan enstrumantasyonu)
  • La marseillaise ("Rouget de Lisle" eserinin Berlioz tarafindan enstrumantasyonu)
  • La marche marocaine ("Leopold de Mayer" eserinin Berlioz tarafindan enstrumantasyonu strumentata da Berlioz

Kitapları

  • Études sur Beethoven, Gluck et Weber 1843.
  • Voyage musical en Allemagne et en Italie 1843.
  • Traité de l’instrumentation et d’orchestration modernes 1844.
    • (İngilizce) çev. 
  • Les soirées de l’orchestre 1852.
  • Les grotesques de la musique. 1859.
  • A travers chants 1862.
  • Mémoires. 1870.

6 Mart 2015 Cuma

Nedim Vasıf Otyam

 



Nedim Vasıf Otyam (d. 1919, Ankara - ö. 6 Mart 2008, İstanbul), Türk besteci, müzisyen, yönetmen, yapımcı, orkestra şefi, sinemacı ve eğitimci.
Türkiye'nin ilk özgün film müziği üreten sanatçılarından biridir. Film yönetmenliği de yapan sanatçı, 1952 yılında, Türk sinemasında toprak ağalığı konusunu işleyen ilk film olan Toprak'ın yönetmen ve yapımcılığını üstlendi. 1974-1984 arasında İstanbul Belediye Konservatuarı’nın müdürü olarak görev yaptı. Ressam Fikret Otyam’ın ağabeyi, müzisyen Ali Otyam’ın babasıdır.

Yaşamı

1919’da Ankara’da eczacı bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Ankara Devlet Konservatuarı’nın trompet dalını 1942’de bitirdi ve Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası’nda görev yapmaya başladı. Bir yandan da koro yönetmenliği yapan sanatçı Ankara Radyosu “çocuk korosu”nu ve Ankara Halkevi’nin orkestrasını ve korosunu yönetti.
1950’de İstanbul’a yerleşti. 1952’de “Barbaros Film”’i kurdu ve Türkiye’de yapımı gerçekleştirilen filmlere orkestra müziği desteği verdi. Bu alanda çalışma yapan ilk Türk bestecisi oldu. Aralarında Karanlıkta Uyananlar, İsyancılar, Seyyit Han ve Kaçıklık Diploması'nın da bulunduğu 100'den fazla filmin müziğini besteledi. 1952 yılında, Türk sinemasında toprak ağalığı konusunu işleyen ilk film olan Toprak'ın yönetmen ve yapımcılığını üstlendi.
1974-1984 yılları arasında İstanbul Belediye Konservatuarı’nın müdürlüğünü üstlendi. Bu dönemde konservatuarın Sultanahmet’ten Kadıköy’deki “Hal Binası”na taşınmasını ve bu mekanın bir müzik okuluna uyarlanmasını sağlamıştır. 1976’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümünde "Film Müziği" dersleri vermeye başladı; 1986 yılında emekliye ayrıldı.
Sanay Otyam ile evli olan sanatçının Ali Otyam adında bir oğlu vardır.
6 Mart 2008 tarihinde İstanbul'da vefat etti. İçerenköy Mezarlığı’na defnedildi.

Aldığı ödüller

  • Antalya Altın Portakal Film Festivali
  • 1999: Yaşam Boyu Onur Ödülü
  • 1981: En İyi Müzik, Derya Gülü
  • 1966: En İyi Müzik, İsyancılar
  • 1965: En İyi Müzik, Karanlıkta Uyananlar
  • Ankara Uluslararası Film Festivali
  • 1999: En İyi Müzik, Kaçıklık Diploması
  • 1998: En İyi Müzik, Çökertme
  • 1969: En İyi Müzik, Seyyit Han

Başlıca Eserleri

Şan ve Orkestra İçin

  • “Köyüm, Seni Unutmadım”, solocular, koro ve orkestra için.

Orkestra için

  • “Maral”, bale suiti.
  • “Fatih Destanı”, büyük orkestra için senfonik suit.
  • “O’nun İçin”, (Atatürk’e adanmıştır).
  • “27 Mayıs Senfonisi”, 1960.

Diğer Eserleri

Bestecinin çocuk korosu için parçaları, karma koro için 50 dolayında marş ve 100’ü aşkın halk türküsü ve şarkı düzenlemesi vardır.

Yönettiği Filmler

  • "Kan ve Gurur” (1964)
  • "İnleyen Dağlar” (1961)
  • "Gecekondu Yosması” (1956)
  • "Bar Kızı” (1954)
  • "Yurda Dönüş” (1952)
  • "Toprak” (1952)

3 Mart 2015 Salı

Ümran Baradan,

 



Ümran Baradan, (d. 4 Şubat 1945, İzmir, Türkiye) - (ö.3 Mart 2011, İzmir, Türkiye), Türk seramik sanatçısı, ressam.
Dedesi şair İsmail Hakkı Baradan, babası Klasik Türk Müziği sanatçısı Ulvi Baradan'dır. Girit - Selanik göçmeni bir ailenin çocuğudur. Sinema ve tiyatro sanatçısı, gazeteci Hüseyin Baradan'ın yeğenidir. Gazeteci Uğur Dündar'ın kayınvalidesidir.
İlköğrenimini ve liseyi İzmir'de tamamlamasının ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nden mezun olan sanatçı, lise yıllarında Kütahya'da çinicikilik çalışmaları yaptı. "Devletlerarası yetenekler bursu" ile, Viyana Bildedenn Güzel Sanatlar Fakültesi'nde de eğitim görmüştür
1966 - 1968 yılları araında tıbbî resimler çizmek üzere ABD'nde bulundu. 1994 yılına kadar Uluslararası Sanatçılar Derneği Türkiye temsilciliği görevi yaptı, ertesi yıl, Uluslararası Kadınlar Dayanışma Derneği'nin dünya çapında genel başkanlığı görevini üstlenerek bu alanda bir "ilk isim" oldu.
Seramik sanatı üzerine birçok çalışma yaptı, sergiler açtı. Kendi adını verdiği ve mimarisini kendi çizdiği Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'ni kurdu. Dünya çapında birçok müzeye katkılarda bulunan sanatçı, binası ve sergilenen materyalleriyle (çeşitli dünya ülkelerinden topladığı oyuncaklar) birlikte Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi'ni İzmir Konak Belediyesi'ne armağan etti
Ümran Baradan, birçok uluslararası kurum ve kuruluşun onur üyeliğine seçilmiştir. Mide kanseri tedavisi gördüğü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde 66 yaşında hayatını kaybetmiştir

Carmen




Carmen, Fransız besteci Georges Bizet'nin 4 perdelik Opera eseri. Ana konusu Mérimée'in Carmen adlı kısa romanından alınmıştır. Librettosu ise Meilhac ve Halévy tarafından yazılmıştır. Prömiyeri Paris'te , Opera Komik'te, 1875'te sahnelenmiştir.
Fransa'da 3 Mart 1875'te ilk sahnelendiğinde yerleşik opera ve ahlâk anlayışının ihlali gibi algılandığından olumsuz tepkilerle karşılanan eser, eleştirmenler tarafından yüzeysel, üstünkörü bulunmuş ve afişten kaldırılmıştır. Bizet bu üzücü olaydan üç ay sonra henüz 37 yaşındayken ölmüştür. Bu durum kimilerinin garip tahminlerine yol açmış, onun bu başarısızlık üzerine üzüntüden öldüğü söylentileri çıkmıştır. Hâlbuki Bizet eserin kaderini önceden sezmiş, o çağın ahlak kurallarına uygun olmayacağını anlamıştı. Metin yazarlarından Meilhac'a bu inancını belirtmiş, ilk gecede sonra suçun kendisinde olduğunu söyleyerek, özür dilemiştir.
Bizet daha birkaç yıl yaşasaydı operanın kısa bir zaman sonra tekrarlanışını, kazandığı muhteşem zaferi, dünya sahnelerine fırtına gibi yayılışını görecek başka eser yazmasa da mutlu bir hayat geçirecekti. Carmen, çevresindeki tartışmalar, çatışmalar, tereddüt ve ön yargılar ne olursa olsun günümüzde bildiğimiz tek şey bu eserin opera repertuarında çok az görülen bir ilgi toplamış olmasıdır.
Operanın hikâyesi 1830 civarlarında İspanyanın Sevil şehrinde geçer. Eserin baş kadını çok güzel ve ateşli bir tabiatı olan ve bir tütün fabrikasında işçi olarak çalışan bir çingene genç kız olan Carmen'dir. Aşkını kullanmada çok serbest olan Carmen, aşk alanında hiç tecrübesiz bir asker olan onbaşı Don José'yi kandırır. Bu ilişki yüzünden Don José eski nişanlısını bırakır. Birliğindeki üst rütbedeki subayların emirlerine karşı gelip askerlikten kaçar. Bir kaçakcı ekibinin üyesi olur. Carmen kendinden bıkıp boğa güreşçisi Escamillo ile aşk hayatına başlayınca kıskançlığından Carmen'i öldürür.

Roller

RolSes türüPrömiyerde rol alanlar,
3 Mart 1875
(Orkestra Yönetmeni: Alphonse Deloffre)
Carmen, bir çingene kadınmezo sopranoMarie Celestine Laurence Galli-Marié
Don José, onbaşıtenorPaul Lhérie
Escamillo, boğa güreşcisibas-baritonJacques Bouhy
Micaëla, bir köylü kızsopranoMarguerite Chapuy
Zuniga, teğmenbasEugène Dufriche
Moralès, onbaşıbaritonM. Duvernoy
Frasquita, Carmen'in arkadaşısopranoMlle. Ducasse
Mercédès, Carmen'in arkadaşısopranoMlle. Chevalier
Lillas Pastia, hancıkonuşma rolüM. Nathan
Le Dancaïre, kaçakcıbaritonPierre-Armand Potel
Le Remendado, kaçakcıtenorPaul Fleuret ('Barnolt')
Bir kılavuzkonuşma rolüM. Teste
Askerler, delikanlılar, kadın tütün fabrikası işçileri, Escamillo'nun yardımcıları, çiganlar,
satıcılar ve portakal satıcıları, polis, boğa güreşcileri, ahali, sokak çocukları.

Konu özeti


Rosabel Morrison'un başrolünü oynadığı ve Edw. J. Abram'ın yönettiği Carmen operası için çizilen afiş (c. 1896)

1896da ABD'de bir Carmen yapımı için afiş
Mekân: Sevil, İspanya
Zaman: 1830
Not: Oeser verziyonunda III. Perde ve IV. Perde yerine III. Perde 1. Sahne ve III. Perde 2. Sahne bulunup eser 3 perde olarak sahnelenir.
Carmen, kısa bir prelüdle başlar. Hareketli ve neşeli havası bir boğa güreş ve bir sirk oyunun evvel çalınan parçaları hatırlatır. Ölüm motifi yankılanırken perde açılır.

I. Perde

Sevil'de bir meydan Sağda bir sigara fabrikası, solda bir şehir muhafızları karakolu ve geri planda bir köprü bulunur.
Morales ve askerler karakol önünde nöbet tutmaktadırlar. Micaela girer ve onbası Don Jose'yi aradığını söyler; fakat Morales onun daha işe gelmediğini söyler; eğer isterse orada onlarla bekleyebileceğini belirtir. Fakat Micaela sonra geri döneceğini bildirip hızla oradan ayrılır. Nöbeti devir alacak muhafızlarla birlikte Zuniga ve Jose gelirler. Sokak çcocukları onların yürüyüşünü taklit ederler (Koro:Avec la garde montante - "Nöbetteki muhafızlar ile").
Sigara fabrikasında paydos zili çalınılır. Sigara işleyicisi kızlar fabrikadan çıkarlar ve orada birikmiş olan genç erkekler tarafından karşılanırlar. ("La cloche a sonné" - "Paydos zili çaldı"). En son Carmen çıkar ve oradaki bütün genç erkekler ona kendilerini ne zaman seveceğini sorarlar.(Quand je vous aimerai? - "Ne zaman seni seveceğim."). Ünlü "Habenara aryası"nı söyleyerek, Carmen kendini sevmeyen bir erkeği seveceğini söyler "Arya (Habenara): L'amour est un oiseau rebelle - "Aşk bir asi kuştur"). Gençler Carmen'e kendi aralarından bir sevgili seçmesi için yalvarırlar. (Carmen! sur tes pas, nous nous pressons tous!). Bunun üzerine Carmen eteğginde bulunan bir çiceği orada kendine hiç aldırmamış tavırlı Don Jose'ye atar ve sonra diğer isçi kızlarla birlikte fabrikaya geri girer. Jose kızın bu küstahlığına sinirlenmiştir.
Micaela geri gelir, ona annesinden bir mektup getirmiştir ve ona bir opücük verir (Parle-moi de ma mère! - "Annem hakkında bana birşeyler söyle.") Jose hasretle evini hatırlamıştır ve mektubu okuyunca annesinin evine geri dönüp evlenmesini istediğini öğrenir. Micaela utanmıştır ve ayrılmaya hazırlanırken Don Jose onunla evlenmeye hemen hazır olduğunu bildirir.
Micaela'nın ayrılmasından hemen sonra fabrika içinden kadın çığrıkları gelmeye başlar; işçi kızlar dışarı fırlarlar ve karışıklık içinde şarkı ile bağırışırlar (Au secours! Au secours! - "Yardim! Yardim!") Don Jose ve Zuniga Carmen'in bir başka işçi kızla kavga ettiğini ve kavgada bıçak çekip rakibi kızın yüzünü yaraladığını öğrenirler. Zuniga Carmen'e buna karşı diyeceği olup olmadığını sorunca Carmen pervasızca bir şarkıya başlar ("Tra la la"). Zuniga bir tutuklama belgesi hazırlaması sırasında Carmen'i koruma altına tutmasını ister. Carmen o gece "yalniz onbasi" olan gelecek sevgilisi ile surların gölgesinde geçireceği zamanı anlatan bir Seguidilla tipi bir şarkı söyleyip ellerini bağlayan ipleri çözmesi için Don Jose'yi kandırır (Près des remparts de Séville - "Sevil surlarının yanında" ). Zuniga geri gelir ve Carmen onunla birlikte gitmeye başlar. Fakat birden döner Jose'yi yere iter ve etraflarını sarmış olan sigara işçisi kızlarının Zuniga'yla alay eden kahkahaları içinde, kaçmayı başarır.

II. Perde

Lillas Pastia'nin hanında akşam. Masalar etrafa dağılmış. Subaylar ve çingeneler yemekten sonra dinlenmekteler
İki ay sonra Lillas Pastia'nın hanında Carmen ve arkadasları Frasquita ve Mercedes şarkı söyleyip dans etmektedirler (Les tringles des sistres tintaient). Hancı, subayları handan uzaklaştırmak istemektedir. Zuniga Carmen ve arkadaşlarını birlikte tiyatroya gitmeye davet eder. Fakat Carmen davet reddeder. Kendinin tutuklanmasından kurtulmasını sağladığı için rütbesini kaybeden ve hapse atılan Jose hapisden o gün çıkacaktır ve onu beklemektedir.
Toreador Escamiglio'yu takip eden bir alay hanın önünden geçerken Esacmiglio hana davet edilir (Vivat, vivat le Toréro). Escamiglio ünlü Treador şarkısını söyler (Toreador şarkısı: Votre toast, je peux vous le rendre) ve Carmen'le flört etmeye başlar. Fakat Carmen ona şu zaman için kendinin onunla birlikte olmasını ancak rüyalarda göreceğini bildirir.
Carmen, Frasquita ve Mercedes hariç handan ayrılırlar. O sırada Dancaire ve Remendado adlı kaçakcılar gelir ve kızlara Cebelitarik'tan kaçak getirdikleri malları nasıl ellerinden çıkaracaklarını açıklarlar. (Beşli: "Nous avons en tête une affaire"). Carmen onlarla birlikte girmez ve nedeni olarak da birine aşık olduğunu söyleyip herkesi şaşırtır.
Jose'nin sesi dışarıdan duyulur ("Halte là!"). Dancaire Carmen'e Don Jose'yi kandırıp kaçakcılara yardım etmesini sağlamasını söyler. Carmen'le yalnız kalan Jose ona hapishaneye gönderdiği altını geri verir ve o da hancıdan meyve ve şarap getirmesini ister.
Carmen ona subaylar için dans etme hikâyelerini anlatır ve ona sadece kendisi için kastenetlerle nasıl şarkı söyleyip dans ettiğini gösterir.("Je vais danser en votre honneur...Lalala"). Bu şarkı ve dans sırasında askerleri kışlaya çağıran boru sesi duyulur. Jose kışlaya geri dönmek isteyince Carmen birden kızıp parlar. Ama Jose hapse gitmeden önce onun atmış olduğu ve bütün hapis boyunca kurutup saklamış olduğu çiçeği gösterip ona aşık olduğunu kanıtlar.(Çiçek şarkısı: La fleur que tu m'avais jetée) Carmen biraz yatışmakla beraber Jose'ye eğer kendini gerçekten severse çingene hayatına girmesi gerektigini soyler (Non, tu ne m'aime pas).
Jose çigenelerin bir serbest hayatlarına gıpta etmektedir ama sonunda askerden kaçması gerekeceği için onlara katılmayı reddeder. Zuniga Carmen'i bulmak icin tekrar gelir. Don Jose üstü olan subaya karşı kılıçını çekip düeloya hazırlanır. Fakat tam bu sırada kaçakcılar gelr ve onları yakalayıp silahlarını ellerinden alırlar. Zuniga esir düşer.(Bel officier). Don Jose ise hiç çaresiz onlara katılmak zorunda kalır ve Carmen'le birlikte kaçmaktan başka çaresi kalmamıştır.(Suis-nous à travers la campagne)

III. Perde

Bir vahşi ıssız kayalık alanda geceleyin
Kaçakcılar Carmen ile Jose ile birlikte dağlık bir arazide kaçak mallarını taşımaktadırlar (Écoute, écoute, compagnons). Carmen Jose'den bıkmıştır ve bunu saklamayıp kendi köyüne dönmesi icin onu alaya almakla açıkca ortaya koymaktadır. Carmen, Frasquita ve Mercedes iskambil kâğıtları ile oradakilerin fallarına bakarlar. (Mêlons! Coupons!). Frasquita ve Mercedes icin fal serüven, aşk, servet ve lüks bir yaşam gösterir; hâlbuki Carmen'in falı hem kendi ve hem de Jose için ölüm öngörüsü göstermektedir. (En vain pour éviter les réponses amères). Kaçakcılar genç kadınları çağırıp gümrük memurlarını sanki büyüleyip malların gümrüksüz geçmesini sağlamak için çağırlar. (Quant au douanier, c'est notre affaire) Herkes ayrılır sadece Jose malları korumak için onların başında kalır.
Miceala Jose'yi arayıp bulmak için bir kılavuz tutmuştur ve onu bulmuşlardır. Micaela kılavuzu geri gönderir ve Jose'yi Carmen'in elinden almak için yemin eder. (Je dis que rien ne m'épouvante). Jose'nin tüfeğiyle ateş ettiğini görür ve kayalar arasına saklanır. Jose'nin ateş ettiği Escamillo'dur. Ama yanına geldigi zaman Jose ve Escamillo çok yakın arkadaşlarmış gibi senli benli konuşmaya başlarlar. Escamillo Jose'yi tanımamaktadır ve Carmen'e sırsıklam aşık olduğunu anlatır ve Jose'nin o asker olduğunu bilmeden Carmen'in bir asker ile aşk serüveninin hikâyesini anlatmaya koyulur.
Buna kafası atan Jose, Escamillo'yu bir bıçak kavgasına çağırır. Birinci saldırısında Escamillo çok savunucu tedbirler aldığı için bir sonuç alamaz ve buna çok kızar; ikinci hücumunda ise bu kızgısı nedeniyle kendini koruyamıyacak şekilde Escamillo'nun bıçağı önünde bulur; ama Escamillo bundan faydalanmaz ve işinin adam öldürme olmayıp hayvan öldürücüsü olduğunu söyleyip geri çekilir. Jose'nin üçüncü hücumda Escamillo'nun bıçağı kırılır; fakat tam bu sirada Carmen ve kaçakcılar dönerler ve onu ölümden kurtarırlar. Escamillo oradan ayrılır ama Sevil'de yapacağı boğa güreşine Carmen'i ve kaçakcıları davet eder.(Non, je ne partirai pas!)
Kaçakcı Remnendado kayalıklarda saklanan Miceala'yi bulup getirir. Miceala Jose'ye annesinin kendini görmeyi istediğini bildirir. Carmen bunu alay konusu yapar ve Jose annesini görmek için koyune gitmeyi kabul etmez. Fakat Micaela'nin annesinin ölüm yatağında olduğunu açıklamasından sonra fikrini değiştirir. Carmen'e geri döneceğine dair söz vererek oradan ayrılmaya karar verir. Uzaklaşmakta olan Escamillo'nun bir şarkı söylediği duyulur. Carmen bu sesi takibe koyulmaya hazırdır ama Jose onu engeller.

IV. Perde

Sevil'de boğa güreşi arenası önündeki alan. O gün boğa güreşi olduğu için çok hareketli ve kalabalık
O günkü boğa güreşine Escamillo kaçakcıları da davet etmiştir. Alan ahali, mallarını satmaya çalışan tüccarlar ve çingenelerle doludur. (À deux cuartos!). Zuniga, Frasquita ve Mercedes kalabalık içindedirler; kızlarla Zuniga'ya Carmen'in artık Escamillo ile birlikte olduğunu açıklarlar. Matadorlar ve yardımcılarından oluşan grup (quadrilla) alayla gelmekte iken kalabalık ahali ve çocuklar onları şarkılarla ve alkışlarla karşılarlar.(Les voici! voici la quadrille). Carmen ve Escamillo kalabalık tarafından alkışlanmakta iken birbirlerine olan aşklarını ifade ederler ve Carmen şimdiye kadar hiç kimseyi Escamillo kadar sevmediğini açıklar.
Escamillo arenaya boğa güreşi için girdiği zaman Frasquita Carmen'e Jose'nin kalabalik içinde bulunduğunu ve bunun için çok temkinli olmasını syler.(Carmen! Prends garde!). Fakat Carmen bunlardan hiç korkmaz aldırmaz tavırlar takınır. Carmen arenaya girmekte iken gözü dönmüş olan Jose onun yolunu keser; aşkını tekrarlar; Carmen'den aşkına karşılık ister ve birlikte uzaklara kaçıp yeni bir yaşama başlamalarını teklif eder. Fakat Carmen gayet sakin olarak artık onu sevmediğini söyler ve yaşamını değiştirmeyeceğini de bildirir. Serbest doğmuştur ve serbest ölecektir.
Arenadaki seyircilerin sesleri yükselmektedir. Carmen tekrar arenaya girmeye çalışır. Fakat Jose onunu kapatır. Jose bir defa daha Carmen'e kendine geri dönmesi için yalvarır. Fakat Carmen buna kızar ve parmağındaki Jose'nin kendine verdiği yüzüğü sanki hor görürmüş gibi yere atar. (Cette bague, autrefois). Jose bıicagini cekip onun gogsune saplar.(Eh bien, damnée). Arenadaki seyirciler Escamillo'nun galibiyetine tezahürat yaparken Carmen son nefesini verir. Don Jose onun ölüsü önünde diz çöker. Seyirciler arenadan çıkarken Jose'ye Carmen'in ölüsünün yanında diz çökmüş onun katili olduğunu itiraf ederken bulurlar. (Ah! Carmen! ma Carmen adorée!).

Ünlü müziksel parçalar

Uvertür

I. Perde

  • Avec la garde montante Çocukların korosu
  • L'amour est un oiseau rebelle, Habanera Carmen aryası
  • Parle-moi de ma mère!, İkili: Don Jose ve Micaela
  • Près des remparts de Séville, Seguidilla: Don Jose için Carmen.
  • Intermezzo (II. Perdeki Haltelà, Qui va là? Dragon d'Alcala! şarkısına giriş)

II. Perde

  • Les tringles des sistres tintaient, Çingene kadınlar şarkısı Carmen, Frasquita, Mercedes
  • Votre toast, je peux vous le rendre... Toreador, en garde, Escamillo
  • Nous avons en tête une affaire, Beşli: Mercedès, Frasquita, Carmen, Remendado ve dansör
  • Je vais danser en votre honneur, İkili: Don Jose ve Carmen,
  • La fleur que tu m'avais jetée, Don Jose aryası
  • Bel officier, bel officier, final ensanbl
  • Intermezzo (Andantino quasi allegretto)

III. Perde

  • Mêlons!, Coupons! Üçlü: Frasquita, Mercedes, Carmen ve Carmen aryası
  • En vain pour éviter les réponses amères"
  • Je dis que rien ne m'épouvante Micaela aryası
  • İntermezzo (Allegro vivo)

IV. Perde

  • A deux cuartos, Satıcılar korosu
  • Les voici, le quadrille!, Kalabalık ve çocuklar korosu
  • C'est toi! C'est moi! İkili ve final: Carmen, Don Jose

Çeşitli uyarlamalar

Filmografi

  • 1915 : Carmen - ABD sessiz film. Yönetmen: Cecil B. DeMille ;
  • 1915 : Burlesque on Carmen ABD sessiz film. Yönetmen: Charlie Chaplin
  • 1918 : Carmen, - Alman sessiz film. Yönetmen:Ernst Lubitsch
  • 1927 : The Loves of Carmen - ABD filmi. Yönetmen: Raoul Walsh
  • 1945 : Carmen - ABD filmi. Yönetmen:"Christian-Jaque"
  • 1954 : Carmen Jones - ABD filmi. Yönetmen:Otto Preminger. Oscar Hammerstein II tarafından bir müzikal'in filmi
  • 1983 : Carmen - İspanyol filmi. Yönetmen: Carlos Saura
  • 1983 : Prénom Carmen, - Fransız filmi. Yönetmen: Jean-Luc Godard
  • 1984 : Carmen - Opera filmi. Yönetmen: Francesco Rosi
  • 1984 : La Tragédie de Carmen - Tiyatro oyunu yapımından üç film: Yönetmen: Peter Brook
  • 2001 : Carmen, a hip hopera, - ABD filmi. Yönetmen:Robert Townsend ve Michael Elliot. Başrollerde: Beyoncé, Mos Def, "Jermaine Dupri", Lil Bow Wow...
  • 2003 : Carmen - İspanyol filmi. Yönetmen: Vicente Aranda
  • 2004 : Carmen de Khayelitsha (U-Carmen e-Khayelitsha) - Güney Afrika filmi. Yönetmen:Mark Dornford-May"

Bale eserleri

  • 1949: Carmen balesi - Koreografisi "Roland Petit" tarafından.
  • 1967: Carmen Suite balesi - Koreografisi "Alberto Alonso" tarafından.
  • 2000: The Car Man balesi - Koreografisi "Matthew Bourne" tarafından.
  • 2007: Carmen, Felemenko danslı bale - Koreografi "Sara Baras" tarafından.

Müziksel kompoziyon

  • Fantaisie sur Carmen besteleyen "Pablo de Sarasate"

Medya

  • Toreador'un şarkısı. Tenör "Pasquale Amato" tarafından 1911de:
  • Prelüd.IV. Perde'de boğa güreşi hazırlığı ve toreodarun şarkısından oluşturulmuş. Damrosh Orkestrası 1903.
  • II. ve III. Perde arasinda İntermezzo:
  • III. ve IV. Perde arasinda İntermezzo: