1 Nisan 2015 Çarşamba

Vatan yahut Silistre

 



Vatan yahut Silistre, Namık Kemal’in 1872’de kaleme aldığı dört perdelik tiyatro yapıtıdır.
Namık Kemal’in ilk tiyatro yapıtı olan eser, Türk edebiyatı'nda romantik tiyatronun ilk tipik örneklerindendir.Yazarın en fazla tartışma ve eleştiriye maruz kalmış piyesi budur ancak onun kişiliğinin sembolü olmuş ve adı ile birlikte anılmıştır. Eserin ilk sahnelenmesinden sonra izleyicilerin heyecana gelerek başlattıkları gösteri ve olaylar; yazarın tutuklanarak Magusa'ya sürülmesine sebep olmuştur.
Oyun halkta vatanseverlik ve kahramanlık duygularını harekete geçirmeyi amaçlar. Konu, Kırım Savaşı'nda gönüllü olarak cepheye giden sevgilisinin ardından savaş alanında onunla beraber bulunmak ve onunla aynı kaderi paylaşmak için asker kıyafetine girip Silistre Savunması'na katılan genç bir kızla sevdiği genç adamın aşkı etrafında gelişir. Namık Kemal, eserdeki olayı 1828 Türk-Rus harbinden alıp 1853 Kırım savaşındaki Silistre muhasarasına uyguladığını bildirmiştir.İlk perdede mekân Manastır, diğer perdelerde ise Silistre’dir.
Eserin gerçek adı “Vatan”dır. Eser yayınlandıktan sonra uygulanan yasaklar ve sansür nedeniyle “Silistre” adı ile oynanmış ve yayınlanmıştır. Daha sonra da “Vatan yahut Silistre” adı ile yaygınlaşmış ve bu isimle kabul görmüştür.


Namık Kemal'in Gelibolu'ya devlet memuriyetine gitmeden evvel yazdığı Vatan yahut Silistre, sağlığında sahnelenişini gördüğü tek oyundur. Eser, defalarca sahnelenerek geniş halk kitlelerine ulaşmıştır. İlk temsili 1 Nisan 1873 tarihinde Gedikpaşa Tiyatrosu'nda Güllü Agop kumpanyası tarafından yapılmıştı. İlk temsilden sonra yazar ve arkadaşları oyun bahane edilerek tutuklanıp sürgüne gönderilseler de Vatan Yahut Silistre sahnelenmeye devam etmiştir. Ebüzziya Tevfik, “Süleyman Nazif Bey’e” başlığıyla yazdığı 21 Mayıs 1908 tarihli bir mektubunda eserin İstanbul'da sahneye konduğu ilk iki ay zarfında 47 defa oynandığını; daha sonra İzmir ve Selanik gibi şehirlerde de olmak üzere 3 yıl zarfında 500 defa sahnelendiğini belirtir.
Eserin doğurduğu ilgi dolayısıyla, başka yazarlarda tiyatro eseri kaleme alma hevesini uyandırmıştır[. Piyes, konusundaki basitliğe rağmen çok sevilmiş, Avrupa'da ilgi uyandırmış, ilk temsilinin üzerinden üç yıl bile geçmeden Rusça'ya, daha sonra da başka dillere tercüme edilmiştir

Konu

Olaylar 1853 yılında Osmanlı Devleti ve Rusya arasında başlayan Kırım Savaşı'nda gönüllü olarak orduya katılan İslam Bey ile onun peşinden Silistre’ye giden Zekiye adlı genç kızın aşkı etrafında gelişir. Silistre Kalesi, 15 Mayıs 1854’te Rus ordusu tarafından kuşatılmıştır. İmparatorluğun her yerinden gelen gönüllüler kaleyi savunmaktadır. Zekiye, erkek giysileri giyip Adem ismi ile gönüllülerin arasına karışır. İslam Bey yaralandığında ona bakar. İslam Bey, yaralı olmasına rağmen yanında Zekiye ile birlikte düşman cephanesini ateşlemeye gider. Kuşatma, haftalar boyu süren yoğun saldırılardan sonra Müslüman askerlerin kahramanca direnişi sayesinde kaldırılır. Döndüklerinde kuşatmanın kaldırıldığını gören Zekiye ile İslam Bey bu mutluluk içinde yapılan düğünle evlenir.

İlk sahnelenişi ve yazarının sürgün edilmesi

1872-1873 mevsiminde oynanmak üzere yazılan eser, kitap halinde dizilmiş ve Ebüzziya Tevfik’in çıkardığı Sirac gazetesinin bir eki olarak basılmıştır. Namık Kemal 31 Mart 1873 pazartesi günü İbret gazetesinde çıkan "Tiyatro" başlıklı yazısında, “Vatan yahut Silistre'yi bitirdiğini ve önümüzdeki Salı akşamı sahneye konacağını" haber vermişti.
1 Nisan 1873 tarihinde sahnelenen eser, izleyenleri çok etkilemiş; halk coşkun tezahüratlarda bulunmuştur. Temsilden sonra Namık Kemal’i görmek ve tebrik edebilmek için tiyatrodan harekete geçen bir kafile Galatasaray’da gazetenin idarehanesine dayanıp; Namık Kemal’e şükran ve tebriklerini sundukları bir mesaj bıraktılar. Bir gün sonraki İbret temsilde yaşananları anlatan yazılarla çıktı. Genel istek üzerine oyun, 3 Nisan gecesi tekrar sahnelendi ve aynı durum, ikinci temsilde de yaşandı “Yaşasın vatan!", "Yaşasın millet!"', "Yaşasın Namık Kemal!" "Allah bizlerin muradını versin, biz muradımızı isteriz" şeklinde bağrışlar oldu. Oyunun içinde de yer yer geçen “murad” kelimesi padişah Abdülaziz’in yerine veliaht Murad Efendi]’nin tahta geçirilmesi dileği olarak algılanmıştır.
Piyes sahnelendikten sonra yayımladığı hükumet ve sarayı kızdıracak nitelikte yazılar nedeniyle İbret gazetesi 5 Nisan günü sürekli olarak kapatıldı. İbret’in yanı sıra Sirac da kapatıldı. Namık Kemal ve arkadaşları ertesi gün bu piyes ve yapılan nümayişler bahane edilerek tutuklandı. 9 Nisan’da Sultan Abdülaziz’in onları muzır neşriyat ve harekette bulunmakla suçlayan fermanı sonucu mahkemeye çıkmadan sürgün yerlerine gönderildiler Namık Kemal ile birlikte tutuklanan ve sürgün cezasına çarptırılan diğer kişiler Menâpirzâde Nuri Bey, Ebuzziya Tevfik, Bereketzâde İsmail Hakkı ve Ahmet Midhat Efendi’dir.
Güllü Agop’un Tiyatro-yi Osmânî kumpanyası ise hiçbir ceza almadı; piyes, Namık Kemal sürgün edildikten sonra da sahnelenmeye devam etti; hatta sarayda Abdülaziz’in huzurunda iki kere temsil edildi.Eserin çeşitli baskılarının yapılmasına müdahale edilmedi.

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.