19 Eylül 2014 Cuma

Dursun Akçam

 



Dursun Akçam (1930, Ardahan - 19 Eylül 2003, Ankara), “On üç doğum yapıp altısını yaşatabilmiş” bir köylü ailesinin çocuğu olarak Ardahan’ın Ölçek Köyü'nde 1930 yılında doğdu. Köyde açılan geçici Halk Dershanesi'nde okuma yazma öğrendi. Bitirdiği ve edebiyatla tanıştığı Cilavuz Köy Enstitüsü, yaşamının dönüm noktası oldu.
1945'te girdiği enstitüyü 1950'de bitirdi. Önce Kars'ın Oluklu köyünde, bir yıl sonra kendi köyünde olmak üzere Kars yöresinde 1956'ya, Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümüne girinceye kadar öğretmenlik yaptı. 1958'de Ardahan Ortaokuluna Türkçe öğretmeni olarak atandı, orada bir yıl kaldı, askerliğini yedeksubay öğretmen olarak Kuleli Askeri Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak tamamladı. 1960-63 arasında Kırıkkale Lisesi ve Keskin Ortaokulunda öğretmenlik yaptı.
“Analarımız” adlı röportajı ile Milliyet Gazetesi’nin Ali Naci Karacan ödülüne, Haley isimli öyküsüyle 12. Antalya Festivali Sanat Ödülü’ne, Kanlı Derenin Kurtları adlı eseriyle 1976 TDK Roman Ödülü’ne layık görüldü.
12 Mart döneminde Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesince tutuklandı ve TÖS davasında yargılandı. 8 yıl 10 ay hapse mahkûm edildiyse de Yargıtay sürecinde beraat etti ve bu süre içinde hep açığa alınmış durumda kaldı. Daha sonra Ankara Atatürk Lisesi'ne atandı ve oradan İncesu Ortaokuluna sürgün edildi. 12 Eylül’de yurtdışına çıkmak zorunda kaldı ama yazma azmi sürdü. 11 yıl ülkesine dönemedi. Daha sonra Kuşadası'na yerleşti. Edebiyatçılar Derneği'nce Onur Ödülü'ne değer görüldü (2003). 19 Eylül 2003'te, iki aydır tedavi gördüğü Akciğer Kanserinden öldü. Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) kurucu üyesiydi.
Varlık, Yeni Ufuklar, Demet, Köy ve Eğitim, İmece, Pazar Postası, Son Havadis, Dünya, Milliyet, Cumhuriyet, Akşam, Vatan, Yön, Devrim, Türk Dili, Forum, Milliyet Sanat, Yeni Toplum, Demokrat Dergi ve gazetelerinde yazıları ve öyküleri yayımlanan Dursun Akçam'ın kitaplarının yeni basımları Arkadaş Yayınevi tarafından yapılmaktadır.
Kırsal gerçekliklere ilişkin gözlemlerini edebi, mizahi bir üslupla anlattığı yapıtları:
  • Ölü Ekmeği
  • Sevdam Ürktü
  • Doğunun Çilesi
  • Kan Çiçekleri
  • Taş Çorbası
  • Kafkas Kızı
  • Dağların Sultanı
  • Kafdağı’nın Ardı
  • Kanlıdere’nin Kurtları
  • Maral
KAYNAK :Wikipedi özgür ansiklopedi

12 Eylül 2014 Cuma

Karartma Geceleri

 



Karartma Geceleri, Rıfat Ilgaz'ın aynı adlı romanından Yusuf Kurçenli tarafından uyarlanan filmin başrolünde Tarık Akanoynamaktadır. 1990 yapımı film, 9. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde (1991) en iyi Türk filmi seçildi. Antalya Şenliği'nde 2. film olurken halk jürisi tarafından da 1. seçildi (1992). Ayrıca 1992'de Yunus Nadi en iyi film ödülünü aldı. Venedik Film Festivali'ne de giden Karartma Geceleri, İspanya Saint Sebastian Film Yarışması'nda Jüri en iyi film ödülünü kazandı (1992).

11 Eylül 2014 Perşembe

Ergun Köknar

 




Ergun Köknar (d. 23 Nisan 1934, İstanbul - ö. 11 Eylül 2000, İstanbul) Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, gazeteci, aşçı.
Ergun Köknar, gençlik yıllarında tiyatroya ilgi duyarak amatör topluluklardan Genç Oyuncular içinde yer aldı. Daha sonra Arena Tiyatrosu kurucularından olan sanatçı, Suna Pekuysal ile evlenerek bir çocuk sahibi oldu. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda görev yaptı. 1964'te Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu'nun kurucusu olmuştur. 1973'te Hürriyet'te başladığı gazetecilik mesleğini, Günaydın, Yeni Günaydın, Bizim Gazete, Dünya gazetesi gibi kuruluşlarda çalışarak deneyimli ve renkli bir "kalem" haline geldi. Üç filmin senaryosunu yazıp, bir filmde yapım koordinatörü olan Ergun Köknar ayrıca birçok sinema ve dizi filmde rol aldı.

Özellikle, Şener Şen'in başrolünü oynadığı Milyarder filminde can verdiği Dombili karakteriyle tüm halk tarafından tanındı. 2000 yılında ölen Ergun Köknar Merkezefendi mezarlığına gömüldü.

Filmografisi

  • Karate Can - 1999
  • Ah Bir Zengin Olsam - 1999
  • Avrenos'un Müşterileri - 1995
  • Merhamet - 1993
  • Şen Dullar - 1991
  • Afacan Ateş Parçası - 1990
  • Gülom - 1989
  • Afacan - 1989
  • Evcilik Oyunu - 1988
  • Damga - 1987
  • Bütün Kuşlar Vefasız - 1987
  • Talihsizler - 1987
  • Babamız Eğleniyor - 1987
  • Ayrılamam - 1986
  • Şalvar Bank - 1986
  • Küskünüm - 1986
  • Bebek Davası - 1986
  • Milyarder - 1986
  • Acımak - 1985
  • Geçim Otobüsü - 1984
  • Ortadirek Şaban (1984)
  • Çare Sende Allahım - 1984
  • Beş Kafadar - 1984
  • Dertli - 1973
  • Merhaba Tatlım - 1972
  • Sarı Öküz Parası - 1972
  • Keloğlan'la Can Kız - 1972
  • Altın Prens Devler Ülkesinde - 1971
  • Kezban Paris'te - 1971
  • Zagor Kara Bela - 1971
  • Afacan Küçük Serseri - 1971
  • Aşk Uğruna - 1971
  • Cafer Bey İyi, Fakir Ve Kibar - 1971
  • Elmacı Kadın - 1971
  • Hasret - 1971
  • Kurşunla Selamlarım - 1971
  • Şahinler Diyarı - 1971
  • Yalnız Değiliz - 1971
  • Yumurcağın Tatlı Rüyaları - 1971
  • Kezban Roma'da - 1970
  • Seven Ne Yapmaz - 1970
  • Küçük Hanımın Şoförü - 1970
  • Bülbül Yuvası - 1970
  • Arım, Balım, Peteğim - 1970
  • Sen Bir Meleksin - 1969
  • Seninle Düştüm Dile - 1969
  • Kadın Değil Baş Belası - 1968
  • Bozkırlar Şahini Targan - 1968
  • İncili Çavuş - 1968
  • Anjelik Ve Deli İbrahim - 1968
  • Habis Ruhlar - 1968
  • Hapishane Gelini - 1968
  • Killing Uçan Adam'a Karşı - 1967
  • Tapılacak Kadın - 1967
  • Sözde Kızlar - 1967
  • Karım Beni Aldatırsa - 1967
  • Akşam Güneşi - 1966
  • Çirkin Kral - 1966
  • Gariban - 1966
  • Baybora'nın Oğlu - 1966
  • Çalıkuşu - 1966
  • Kan Gövdeyi Götürdü - 1965
  • Bitmeyen Kavga - 1965
  • Kahreden Kurşun - 1965
  • Şehvet Kurbanı - 1940

Cem Gürdap

 


Cem Gürdap (d. 1955, Kocaeli - ö. 11 Eylül 2007, Kurtköy, Pendik)
1955 doğumlu Türk sinema oyuncusudur. Rıfat Ilgaz'ın kitabından uyarlanan Hababam Sınıfı filmlerinde canlandırdığı Tulum Hayrikarakteri ile tanınmıştır. 11 Eylül 2007 tarihinde Kurtköy, Pendik'teki evinde kalp krizi sonucu öldü. Kurtköy Yeni Şeyhli Mezarlığı'nda toprağa verildi. Serinin bir filminde edebiyat hocası Zühtü Hoca'nın söylediği "Tiz-i reftar olanın payine dağmen dolaşır" mısrasınıTulum Hayri'yi kaldırarak tekrar et dediğinde oda şu cevabı vermiştir, "Teyzesi defterdar olan faytonla damda dolaşır"

Filmografis

  • Hababam Sınıfı: Merhaba - 2003
  • Hababam Sınıfı Tatilde - 1977
  • Hababam Sınıfı Uyanıyor - 1976
  • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı - 1975
  • Hababam Sınıfı - 1975
  • Sınıfta Şenlik Var - 1975

3 Eylül 2014 Çarşamba

Alev Sezer

 



Alev Sezer,   (d.23 Nisan 1945, İstanbul - ö. 3 Eylül 1997 , İstanbul)   tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, seslendirme sanatçısı.
Ankara Devlet Konservatuvarı, Tiyatro Yüksek Bölümü'nden mezun olan sanatçı, aynı yıl Ankara Devlet Tiyatrosu'nda göreve başladı. 1981 yılında İstanbul Devlet Tiyatrosu kadrosuna geçen Sezer, birçok oyunda rol almasının yanında, kurumun oyunlarında yönetmenlik de yaptı. Tiyatro dışında kamera karşısına da geçerek, sinema ve dizi filmlerde rol aldı. Aynı zamanda seslendirme sanatçısı olan Alev Sezer, bir dönem TRT'de haber spikerliği de yapmıştı. Kronik ishal ve kusma şikayetiyle kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Bruce Willis'i seslendirmesiyle ün kazanmıştır.Aynı zamanda Türkiyenin en iyi sesi olarak anılan sanatçı 3 Eylül 1997 tarihinde öldü. Mezarı Zincirlikuyudadır.

Rol aldığı tiyatro oyunları

  • Söz Veriyorum : Aleksei Arbuzov - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1986
  • Amadeus : Peter Shaffer - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1983
  • Hayaletler Sonatı : August Strındberg - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1982
  • Yanlış Yanlış Üstüne : Oliver Goldsmith - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1981
  • Bütün Oğullarım : Arthur Miller - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1980
  • Söz Veriyorum : Aleksei Arbuzov - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1978
  • Yasalar ve İnsanlar : Herman Melville\Robert Chapman-Ankara Devlet Tiyatrosu-1978
  • Körüden Görünüş : Arthur Miller - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1976
  • Sevgili Doktor : Neil Simon\Anton Çehov - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1976
  • John Gabriel Borkman : Henrik Ibsen - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1975
  • Dirlik Düzenlik : Oktay Rifat - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1974
  • Romeo Juliet) : William Shakespeare - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1971
  • Becket Yahut Tanrılarının Şerefi : Jean Anouilh - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1971
  • Ayakta Durmak İstiyorum : Tarık Buğra - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1970
  • Damdaki Kemancı : Sholem Aleichem - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1969
  • Meçhul Asker ve Karısı : Peter Ustinov - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1968
  • Çınar Dede ile Ihlamur Nine : Semih Sergen - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1968
  • Candıda : George Bernard Shaw - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1967
  • Bir Bardak Su Yahut Sebeb ve Neticeler : Eugène Scribe - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1967
  • Menekşe Yaprağından İncinen Kız : Ergun Sav - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1966
  • Yoklar Dağındaki Nar : Zeki Taşkın - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1961
  • Mavi Kuş : Maurice Maeterlinck - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1961
  • Babamızın Evinde Hayat : Clarance Day\Howard Lindsay\Russel Crouse - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1960
  • Mavi Kuş : Maurice Maeterlinck - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1955
  • Oyuncakçı Dede : Mümtaz Zeki Taşkın - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1955

Yönettiği tiyatro oyunları

  • Babaannem Yüz Yaşında : Roberto Cossa - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1996
  • İçerdekiler : Melih Cevdet Anday - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1995
  • Salıncakta İki Kişi : Willam Gibson - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1990
  • Gardiyan : Turan Oflazoğlu - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1989
  • İnsan Maiere : Franz Xaver Roetz - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1987
  • Komedi Sanatı : Eduardo de Filippo - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1984
  • Mkado'nun Çöpleri : Melih Cevdet Anday - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1983

Filmografisi

  • Yasemin - 1997
  • Bir Umut - 1997
  • Gölgeler Uzarken - 1996
  • Kurtuluş - 1996
  • Şehnaz Tango - 1996
  • Şişeler - 1993
  • Son Söz Sevginin - 1993
  • Bir Yalnız Melek - 1990
  • Cahide - 1989
  • Ağlıyorum - 1988
  • Aşkın Gözü Kördür - 1987
  • Bir Muharririn Ölümü - 1987
  • Afife Jale - 1987
  • Kırık Hayatlar - 1985
  • Tohum ve Toprak - 1982
  • El Bebek Gül Bebek - 1978
  • Kalp Kalbe Karşıdır - 1978
  • Kimin Eli Kimin Cebinde - 1977
  • Aşk Dönemeci - 1977
  • Tavşan Kızlar - 1976
  • Unutamam Seni - 1976
  • Üç Yaman Bakire - 1975
  • Gerdek Gecesi - 1975
  • Kaynanalar - 1974
  • Damdaki Kemancı - 1972
  • Tuzsuz Deli Bekir - 1972
  • Tatlı Dillim - 1972

Seslendirme

Yıllarca Bruce Willis'i ve Mel Gibson'ı seslendirdi. Bruce Willis'in o alaycı tavrını sesine çok iyi yansıttı. Alev Sezer yaşadığı sürece Bruce Willis'i ve Mel Gibson'ı başka hiç kimse seslendirmedi ama Alev Sezer'in vefatından sonra her iki oyuncunun sesi de sıklıkla değiştirildi.
En bilinen seslendirmeleri : 1980'lerde TRT Seslendirmeler,
  • Dallas Patrick Duffy / Bobby Ewing
  • Moonlighting (Mavi Ay) Bruce Willis / David Addison Jr.
1990'larda yabancı sinemalarda,
  • Die Hard / Zor ölüm 1 - 2 ve 3 serisinde yine Bruce willis'i seslendirmişti.

Şahane Hayat,






Şahane Hayat, 1946 ABD yapımı fantastik drama filmidir. Özgün adı It's a Wonderful Life olan filmin, bazı kaynaklara göre Türkiye'de Yaşamak Güzeldir adı ile de gösterildiğine dair kayıtlar vardır.
Yapımcılığını ve yönetmenliğini Frank Capra 'nın yaptığı filmin başrollerinde James Stewart , Donna Reed, Lionel Barrymore ve Thomas Mitchell oynamışlardır. Filmin senaryosu Philip Van Doren Stern 'in "The Greatest Gift" (En Büyük Armağan) adlı hikâyesinden uyarlanmıştır. Filmin senaryosunda Capra'nın da imzası vardır. Filmin siyah beyaz görüntülerini Joseph F. Biroc'un çektiği bu romantik dramın müziği Dimitri Tiomkin'e aittir.
Capra'ın 'en sevdiğim filmim' dediği "Şahane Hayat" yönetmenin 1930'lu yıllarda sıklıkla işlediği iyimserlik temasına tekrar başarıyla geri döndüğü filmidir. Film tarihçileri ve eleştirmenlerin klasik bir Charles Dickens hikâyesi olan "A Christmas Carol" (Bir Noel Şarkısı) ile paralellikler kurdukları bu romantik fantezide insan doğasının karanlık yönleri irdelenir. Filmde, iflas etmiş çaresiz bir iş adamının, intiharın eşiğindeyken karşısına çıkan bir melek tarafından, kendisinin hiç yaşamamış olduğu bir dünyanın neye benzeyeceğinin gösterilmesi, bunun sonucunda da iş adamının aslında farkına varmadan Dünyayı olumlu yönde değiştirecek birçok şey yapmış olduğunu anlaması, yani 'şahane bir hayat' yaşamış olduğunun farkına varması anlatılmaktadır.
Şahane Hayat, "En iyi Film", "en iyi yönetmen", "en iyi erkek oyuncu" (James Stewart), "en iyi kurgu" ve en iyi ses" dallarında olmak üzere tam 5 dalda aday gösterildiği Akademi Ödülleri 'nden hiçbirisini kazanamadı, çünkü o yıl çok güçlü bir rakibi vardı. William Wyler 'ın aynı yıl çektiği savaş sonrası dramı Hayatımızın En Güzel Yılları (The Best Years of Our Lives) neredeyse bütün Oscar'ları topladı.
"Şahane Hayat" ayrıca ABD'de "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek Kongre Kütüphanesi'nin "Ulusal Film Arşivi"nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.

Özet

İflasın eşiğine gelen George Bailey (James Stewart) bir Noel gecesinde kendini nehre atarak intihar etmek üzeredir. Doğduğundan bu yana aynı küçük kasabada yaşayan Bailey kendisini buraya ve insanlarına adamış, hoşgörülü, güvenilir ve yardımsever bir insandır. Büyük Ekonomik Buhran'ı hasarsız atlatmış, babasından devraldığı konut ve finans şirketi aracılığı ile kasabalıların neredeyse tamamını konut sahibi yapmıştır. Bu arada para kazanmayı, mimar olma fırsatını, dünyayı gezmeyi, kısaca tüm hayallerini ertelemek zorunda kalmıştır. Kasabaya yaptığı bunca iyilik kötü yürekli banker Henry F. Potter (Lionel Barrymore)'ın çıkarları ile çakışır. Potter, Bailey'in sürekli peşindedir artık. Birgün aradığı fırsat karşısına çıkar ve finans şirketine ait önemli bir miktarda para Bailey'in yaşlı ve alkolik amcası Billy Bailey (Thomas Mitchell)'in dalgınlığı sonucunda Potter'ın eline geçer. Banka müfettişlerinin yaptığı bir denetlemeden sonra şirketin açığı ortaya çıkar. Bu iflas ve tutuklanma anlamına gelmektedir. Çareyi intaharda bulan Bailey kendini nehre atmak üzere iken yeryüzüne gönderilen melek Clarence (Henry Travers) onu ölümden kurtarır. Melek, Bailey'in bir arzusunu yerine getirerek ona "kendisinin hiç doğmamış ve yaşamamış olduğu" bir dünyayı gösterir. Bailey kendisine gösterilen bu dünyanın hiç de zannedildiği gibi ideal olmadığını görür ve insanların çevrelerine sayısız katkıları, iyilikleri olduğunu, ama her zaman bunun farkına varamadıklarını anlar.

Oyuncular

  • James Stewart ---> George Bailey
  • Donna Reed ---> Mary Hatch Bailey
  • Henry Travers ---> Clarence Odbody
  • Lionel Barrymore ---> Mr. Henry F. Potter
  • Thomas Mitchell ---> Amca Billy Bailey
  • Beulah Bondi ---> Ma Bailey
  • Frank Faylen ---> Ernie Bishop, taksi şöförü
  • Ward Bond ---> Bert, polis
  • Gloria Grahame ---> Violet Bick
  • H. B. Warner ---> Mr. Gower
  • Todd Karns ---> Harry Bailey
  • Samuel S. Hinds ---> Peter "Pop" Bailey
  • Lillian Randolph ---> Annie
  • Mary Treen ---> Kuzen Tilly
  • Frank Albertson ---> Sam Wainwright
  • Virginia Patton ---> Ruth Dakin Bailey
  • Charles Williams ---> Kuzen Eustace
  • Sarah Edwards ---> Mrs. Hatch
  • William Edmunds ---> Giuseppe Martini
  • Argentina Brunetti ---> Mrs. Martini
  • Bobby Anderson ---> Küçük George Bailey
  • Ronnie Ralph ---> Küçük Sam Wainwright
  • Jean Gale ---> Küçük Mary Hatch
  • Jeanine Ann Roose ---> Küçük Violet Bick
  • George Nokes ---> Küçük Harry Bailey
  • Danny Mummert ---> Küçük Marty Hatch
  • Sheldon Leonard ---> Nick, barmen
  • Frank Hagney ---> Potter'ın dilsiz yardımcısı
  • Charles Lane ---> Kira toplayıcısı
  • Jimmy Hawkins ---> Tommy Bailey
  • Karolyn Grimes ---> Zuzu Bailey
  • Larry Simms ---> Pete Bailey
  • Carol Coomes (AKA Carol Coombs) ---> Janie Bailey
  • Charles Halton (adı geçmiyor) ---> Carter, banka müfettişi
  • Joseph Kearns (adı geçmiyor, ses) ---> Melek Joseph
  • Evelyn Moriarty (adı geçmiyor) ---> Bardaki kız
  • Carl "Alfalfa" Switzer ---> Freddie
  • Max Wagner ---> Nick'in Barındaki kasiyer
  • Tom Fadden (adı geçmiyor) ---> Köprü görevlisi
  • Stanley Andrews (adı geçmiyor) ---> Mr. Welch
  • Ellen Corby (adı geçmiyor) ---> Bayan Davis

Filmin renkli versiyonları

Orijinal olarak siyah beyaz çekilmiş bu film şimdiye kadar üç kez de renklendirilmiştir. İlk renklendirme işlemi 1986 'da Hal Roach Studios (Şimdiki adı Hallmark Entertainment), ikincisi 1989 'da Republic Pictures tarafından, sonuncusu ise 2007 yılında filmin şimdiki sahibi olan Paramount adına Legend Films tarafından yapılmıştır. İlk iki renklendirme pek başarılı değillerdi. Filmin özgünlüğünü zedelediği için o zaman hayatta olan Capra (ö.1991) ve Stewart (ö.1997) tarafından da sertçe eleştirildi. Ticari nedenlerle TV kanalları yine de renkli kopyalar için talepte bulunuyorlardı. Sonunda her iki renkli kopya da piyasadan çekildi. Üçüncü ve daha gelişmiş olan renkli kopya Sadece DVD setlerine koymak üzere bastırtıldı. Artık televizyonlarda sadece siyah beyaz orijinal kopyalar gösteriliyor.

Filmin Müzikleri

  • "Buffalo Gal (Won't You Come Out Tonight)" Yazan William Cool White
  • "Adeste Fidelis (O Come All Ye Faithful)" Yazan Frederick Oakeley ve John Francis Wade
  • "Charleston" Müzik James P. Johnson , Şarkı sözleri Cecil Mack
  • "My Wild Irish Rose" Yazan Chauncey Olcott
  • "The Wedding March" Beste Felix Mendelssohn-Bartholdy
  • "I Love You Truly" Yazan Carrie Jacobs-Bond
  • "This Is the Army, Mr. Jones" Yazan Irving Berlin
  • "When Johnny Comes Marching Home Again" Yazan Patrick Gilmore
  • "Hark! The Herald Angels Sing" Beste Felix Mendelssohn-Bartholdy , Şarkı sözleri Charles Wesley
  • "Auld Lang Syne" Geleneksel İskoçya balladı , Şarkı sözleri Robert Burns
  • "Twinkle, Twinkle, Little Star" Geleneksel şarkı
  • "Vieni, vieni" Müzik Vincent Scotto,Seslendiren Tino Rossi

Film Hakkında Notlar

  • Bağımsız bir filme göre çok pahalı bir prodüksiyon sayılır, filmin 3.7 Milyon dolarlık bir bütçesi vardı (üstelik 1946 yılının değeri ile). Oysa ilk etapta gişede sadece 3,3 Milyon dolar toplayabildi. Bu başarısızlığın bir sebebi de William Wyler 'ın bol Oscar 'lı The Best Years of Our Lives (1946) filminden sadece bir hafta sonra gösterime girmesidir.
  • Frank Capra'nın hem para yatırdığı, hem icracı prodüktörlüğünü yaptığı, hem senaryosuna katkıda bulunup aynı zamanda yönettiği ilk ve son film olmuştur.
  • Capra'nın sıklıkla bu filminin en sevdiği filmi olduğunu söylediği rivayet edilir.
  • 2007 yılında "Amerikan Film Enstitüsü" bu filmi "Tüm zamanların en iyi filmleri" sıralamasında 20.ci sırada göstermiştir.
  • "Şahane Hayat" her zaman IMDb'nin "en iyi 250 Film" listesine girmekte ve sıralamada sürekli olarak üst sıralarda yer almaktadır.
  • Film en tanınmış "Noel Filmleri" arasındadır. ABD 'de her Noel zamanı birçok TV kuruluşu bu filmi yayınlamayı adet haline getirmişlerdir

Frank Capra





Frank Capra İtalyan asıllı Amerikalı sinema yönetmeni (18 Mayıs 1897 – 3 Eylül 1991).
Genellikle sıradan Amerikan insanını konu alan duygusal ve ahlaki değerleri ön planda tutan filmlere imza atmakla birlikte II. Dünya Savaşı yıllarında çektiği savaş belgeselleri ve propaganda filmleri ile de ödüller almıştır.
Capra'nın filmleri; her insanın kendinde görmekten hoşlanacağı değerleri taşıyan sıradan kahramanları, bu insanların savundukları haklı davaları ve filmlerinin mutlu sonları ile uluslaşma sürecindeki Amerikan halkının ilgi ve beğenisini toplamıştır. Filmleri bu temelde diğer ülkelerde de yoğun ilgi çekmiştir.
Capra "Amerikan Rüyası"'nın hararetli bir temsilcisi olmuştur. Meslektaşı John Ford, Capra'yı "Amerikan Rüyası'na inananların ilham kaynağı, büyük bir adam ve büyük bir Amerikalı" olarak nitelemiştir.


Yaşamı

Gerçek adı ile Francesco Rosario Capra, 18 Mayıs 1897 tarihinde İtalya'da Sicilya - Palermo'nun Bisacquino kasabasında doğdu. 1903 yılında ailesi ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri'ne göçerek Los Angeles - Kaliforniya'ya yerleşti.
Çocukluk yılları fakirlik ve zorluklarla geçen Capra, o zamanki adı Throop Institute olan Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde Kimya Mühendisliği okudu. 1920 yılında hastalığı nedeni ile yarım kalan askerlik hizmeti sonrasında ABD vatandaşlığına kabul edildi.
Sinema hayatına dönemdaşı diğer yönetmenler gibi sessiz filmlerle başladı. Bu dönemde genellikle kısa metrajlı bazı komedi filmlerinde yazar ve yönetmen olarak görev aldı. Başrollerinde Harry Langdon ve "Bizim Takım - Our Gang" çocuklarının oynadığı toplam 220 kısa ve bir uzun metrajlı filmden oluşan, farklı adlar tasıyan sessiz komedi serisi bu dönemdeki kayda değer çalışmalarındandır.
Capra, 1930 yılında Columbia film şirketine girdi. Senaryo yazarları Robert Riskin, Sidney Buchman ve görüntü yönetmeni Joseph Walker ile birlikte çalıştı. Bu dönem filmlerinden; 1934 yapımı "Bir Gecede Oldu - It Happened One Night" en iyi yönetmen ve en iyi film, 1936 yapımı "Şehre Dönüş - Mr. Deeds Goes to Town" en iyi yönetmen ve 1938 yapımı "Para Beraber Gitmez - You Can't Take It with You" en iyi yönetmen ve en iyi film Oscar ödüllerini almıştır.
II. Dünya Savaşı'nda ABD ordusuna katılan Capra 1942-1948 yılları arasında, birçok askeri belgesel ve propaganda filmleri yaptı.
"Savaşa Giriş - Prelude to War" (1942), "Nazi'lere Darbe - The Nazis Strike" (1942), "Britanya Savaşı - The Battle of Britain" (1943), "Bölmek ve Fethetmek - Divide and Conquer" (1943), "Düşmanın Japon'u Tanı - Know Your Enemy Japan" (1945), "Tunus Zaferi - Tunisian Victory" (1945) , "Two Down and One to Go" (1945) adlı savaş belgeselleri ve "Neden Savaşıyoruz - Why We Fight" adlı Oscar ödüllü propaganda film serileri bu dönemdeki eserleridir.
Capra, kalp krizi sonucu 1991 yılında Kaliforniya'da öldü. 91 yaşında ölen Capra, Kaliforniya - Coachella Valley Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir.

Filmleri

  • The Strong Man (1926)
  • For the Love of Mike (1927)
  • Long Pants (1927)
  • The Power of the Press (1928)
  • Say It with Sables (1928)
  • So This Is Love? (1928)
  • Submarine (1928)
  • The Way of the Strong (1928)
  • That Certain Thing (1928)
  • The Matinee Idol (1928)
  • Flight (1929)
  • The Donovan Affair (1929)
  • The Younger Generation (1929)
  • Rain or Shine (1930)
  • Ladies of Leisure (1930)
  • Dirigible (1931)
  • The Miracle Woman (1931)
  • Platinum Blonde (1931)
  • Forbidden (1932)
  • American Madness (1932)
  • The Bitter Tea of General Yen (1932)
  • Lady for a Day (1933)
  • It Happened One Night (1934)
  • Broadway Bill (1934)
  • Mr. Deeds Goes to Town (1936)
  • Lost Horizon (1937)
  • You Can't Take It with You (1938)
  • Mr. Smith Goes to Washington (1939)
  • Meet John Doe (1941)
  • Why We Fight (1942-45)
  • Arsenic and Old Lace (1944)
  • The Battle of China (1944)
  • It's a Wonderful Life (1946)
  • State of the Union (1948)
  • Riding High (1950)
  • Here Comes the Groom (1951)
  • A Hole in the Head (1959)
  • Pocketful of Miracles (1961)

Babalar ve Oğullar





Babalar ve Oğullar, Ivan Turgenyev’in 1862 de kaleme aldığı en meşhur eseridir. Romanın Rusça adı Отцы и дети (Ottsı i Deti) ‘dır. Birebir anlamı “Babalar ve Çocuklar” olan bu roman Türkçeye “Babalar ve Oğullar” olarak tercüme edilmiştir.

Günün Koşulları ve Notlar

Romandaki baba ve oğul karakterleri iki Rus jenerasyonu arasındaki artan bölünmüşlüğü, Yevgeniy Bazarov ise nihilist görüşleri ve eski düzen karşıtlığı ile “ilk Bolşevik” leri temsil eder.
Turgenyev, Babalar ve Oğullar’ı 1830’ların liberalleri ile güçlenen nihilist hareket arasında artış gösteren kültürel hizipçiliğe tepki olarak yazdı. Her iki akım da Rusya’da batı kökenli sosyal değişimin arayışı içersindeydi. Ayrıca, bu iki düşünce tarzı Rusya’nın istikbalinin kilise etkisindeki geleneksel yörüngede devam etmekte olduğuna inanan Rus-Ortodoks görüş ile çelişmekteydi.
Babalar ve Oğullar, Rus Edebiyatı’nın tam anlamıyla yazılmış ilk modern roman örneği olarak kabul edilebilir (Bir diğeri Gogol'un Ölü Canlar isimli eseridir fakat bu eser zaman zaman şiirsel veya Dante'nin İlahi Komedya’ sında ki gibi destansı nesir olarak kabul edilmiştir). Roman, Bazarov’un ve Arkadi’nin duygusalığa başkaldırılarındaki aşamalı çöküntülerinde ve özellikle Bazarov’un Mamade Odintsova’ya ve Fenichka’ya olan aşkında görüleceği gibi çift karakter çalışması ortaya koymaktadır. Tolstoy ve Dostoyevski’nin romanlarında açıkca taklit edildiği gibi bu göze çarpan karakter ikilemi ve derin psikolojik tahliller birçok büyük Rus romancının yetişmesinde etki göstermiştir.
Roman, aynı zamanda batı dünyasında şöhret kazanan ilk Rus edebiyat çalışmasıdır, sonuçta Gustave Flaubert, Guy de Maupassant ve Henry James gibi otorite sayılabilecek romancılardan genel kabul görmesi Rus Edebiyatının, Turgenyev’e çok şey borçlu olduğunun göstergesidir.

Ana Karakterler

  • Yevgeniy Vasilyiç Bazarov – Nihilist bir fen bilimleri öğrencisi, doktor olmak için çalışmaktadır. Ailesinin, gelenekçi Rus-Ortodoks görüşlerine ve Kirsanov’un ağabeyinin liberal düşüncelerine meydan okuyan Bazarov, nihilist düşünceleri ile Arkadi’nin akıl hocalığını yapmaktadır.
  • Arkadi Nikolayeviç Kirsanov - St. Petersburg Üniversitesi’nden yeni mezun ve Bazarov’un arkadaşı olan Arkadi de bir nihilisttir. Her ne kadar görüşleri Bazarov’a olan hayranlığından kaynaklanıyor gibi görünse de aksine kendi çıkarımlarıdır.
  • Nikolay Petroviç Kirsanov – Arkadi’nin babası, mülk sahibi ve liberal demokrat birisidir. İlk başlarda soylu biri olmayan Fenichka’ya olan aşkını itiraf etmekten utanmaktadır, fakat daha sonra pratikte nihilistler tarafından sahneye koyulan örneklerle ve ağabeyinin onayıyla Fenichka ile evlenir.
  • Pavel Petroviç Kirsanov – Nikolay Petroviç Kirsanov’un ağabeyi olan Pavel, aristokratik iddialara sahip bir burjuvadır. Soyluluğu ile gurur duyan Pavel aynı zamanda ağabeyi gibi bir reform yanlısıdır. Nihilizme karşı kerhen toleranslı davranmaya çalışsa da, Bazarov’a olan nefretinin önüne geçememektedir.
  • Vasilyev Ivanoviç Bazarov – Bazarov’un babası, emekli bir askeri hekim ve küçük çaplı bir derebeyi. Eğitimli ve kültürlü biridir, bununla beraber kırsal bölgede bir nevi tecrit hayatı yaşadığı için birçok kişi gibi modern düşüncelerden uzaktır. Nitekim geleneklere olan sadakatini muhafaza etmekte ve Allah’a olan bağlılığını açıkca beyan etmektedir.
  • İrina Vasilyevna Bazarova - Bazarov’un annesi. Geleneklere çok bağlı tipik bir 15. yüzyıl Moskova aristokratıdır. Efsanevi ve gerçek dışı hikâyelerin takipçisi dindar bir Ortadoks Hristiyandır. Çocuğuna karşı derin bir sevgi duymaktadır fakat oğlunun mukaddesatı reddetmesi karşısında dehşete düşmektedir.
  • Anna Sergeyevna Odintsova – Varlıklı bir dul olan Anna, nihilist arkadaşlarını malikanesinde ağırlamaktadır. Bazarov’a aşıktır fakat içine düşebileceği duygusal karmaşadan korktuğu için aşkını itiraf edememektedir. Bazarov’a olan aşkı, Bazarov’un nihilist düşüncelerine meydan okuma ve yerleşik düzenin dışına çıkma anlamına gelmektedir.
  • Katya Sergeyevna Lokteva – Anna’nın kardeşi, Arkadi ile benzer kişiliğe sahiptir. Ablasının yanında konforlu bir hayat sürmektedir fakat özgüven eksikliği vardır, sonuç olarak ablasının gölgesinde kalmıştır. Bu çekingenlik Arkadi ile birbirlerine duydukları aşkın geç anlaşılmasına sebep olmuştur.
  • Feniçka – Nikolay Petroviç Kirsanov’un aşık olduğu hizmetçisidir ve Nikolai’dan gayr-i meşru bir çocuğu vardır. Farklı sosyal tabakalara ait olmaları, Nikolay Petroviç Kirsanov’un bir önceki evliliği ve geleneksel baskılardan ötürü evlenmelerinde bir takım engeller vardır.
  • Victor Sitnikov – Bazarov’un popülist fikirleri savunan popülist grublara katılan kendini beğenmiş, züppe bir arkadaşı.
  • Pierra - Nikolay Petroviç'in malikanesinin uşağıdır.İşlerle pek ilgilenmez Bazarov'u çok sevmiştir.Gitar çalmayı bilmez.

Konular

Günah ve Kefaret

Tipik bir nihilist olan Bazarov ile 1840’ların tipik bir liberali olan Pavel arasında nihilizmin doğası ve Rusya’ya olan faydası üzerine geçen ve “babalar (1840’ların liberalleri)” ile “oğullar (nihilistler)” olarak temsil edilen tartışmalardır. Bazarov’un deyimi ile: “Aristokrasi, liberalizm, terakki ve ilkeler” bir sürü yabancı ve kullanışsız kelimelerdir.
Bazarov, Pavel’e “...içinde bulunduğumuz hayatta aileye veya sosyal tabakaya dair mutlak ve acımasız bir inkarı haketmeyen bir tane merci” göstermesi durmununda nihilizmden vazgeçeceğini söylemiştir. Bazarov, geleneksel Rusya ile özdeşleşmiş herşeyi küçümsemesine ve hafife almasına rağmen, salt bilimin hâlâ bir amacı ve değeri olduğuna inanır.

İnsani Duygular ve Bir Bedel Olarak Sevgi[

İnsani duygular ile yüzleşmek, özellikle de Anna Odintsova'ya aşık olmak Bazarov'un nihilizmini paramparça eder. Bazarov'un nihilizmi, karşılıksız aşktan duyduğu ızdırap ile savaşmaya yetmez ve bu O'na, iddialarına sıkı sıkıya sarılacak güçte olmadığı umutsuzluğunu aşılar.
Odintsova tarafından reddedilen Bazarov ailesinin yanına döner. Bazarov, Arkadi' ye şu şekilde yakınmaktadır: " ...ailem, hayat ile o kadar meşgul ki, kendi anlamsızlıklarını bile önemsemez hale gelmişler, hiç ama hiç umurlarında değil... Ben ise... Sadece sıkıntı ve öfke hissediyorum. "Duyguları ile baş edemediği fikri O'nu derin bir üzüntüye ve hayata karşı ilgisizliğe mahkûm eder.
Ve daha sonra, genç, güzel ve mütevazi tavırları ile dikkat çeken esrarengiz Anna Odintsova ortaya çıkar. İyi bir evlilik geçirmiş olmanın ve bir süredir de genç bir dul olmanın olgunluğuna sahip olan Anna Odintsova aşırı derecede lüks ve görkemli bir konutta yaşamaktadır.Turgenyev, romanın basıldığı yıl kaleme aldığı bir mektubunda Anna'yı "Hayalimizdeki ve merakımızdaki soğuk ve genç bir epiküryan hanımın dişi asaletinde doldurduğu yerin tasviri" şeklinde tasarladığını bildirmiştir. Turgenyev'in oluşturduğu kurgular tıpkı Bazarov örneğinde olduğu gibi yazarın entelektüel tasarımıyla ortaya çıkan, karışık ve haret verici, öte yandan da yazarın hayatından parçalara ait olan figürlerdir.
İlk bakışta, özgür ve bekar bir bayan olan Anna; açık sözlü, farklı ve pek zeki olan Bazarov'dan oldukça etkilenmiş gibi görünüyor. İstemeden de olsa, kendini kadın avcısı olarak niteleyen bu adamı baştan çıkarmak yönünde sağlam adımlar atıyor ve O'nu karşılıklı olan aşkını dile getirmeye mecbur bırakıyor. Söylediklerinde tam bir samimiyete sahip olan Anna, "mutsuz" olduğunu, "peşinden gidecek" hiçbir arzusu olmadığını ve onu hayata "ya hep ya hiç" derecesinde bağlayacak kadar "güçlü bir bağ" kurmayı ne kadar çok istediğini söylüyor: " Bir yaşama karşılık diğer bir yaşam. Benimkini al, seninkini ver, pişmanlıklar olmadan, geriye dönüş olmadan. "
Ve nihayet bir süre sonra, Bazarov inadından vazgeçerek aşkını itiraf ediyor fakat Odintsova tarafından kaba bir biçimde reddediliyor. Daha sonra ise, sırf korktuğundan ötürü hakiki aşkı sunan bir şansı geri çevirmiş olabileceği için kendini suçluyor ve eziyet çekiyor. Nihai kararını veriyor; " Hayır. Allah neyi yaşatacağını bilir; kimse bu tür şeyleri hafife alıp, çocuk oyuncağı sanmamalı."
Ancak Turgenyev bizlere Arkadi ve Nikolay'yın, evliliklerinden ve kiracılara verdikleri bir çiftliği işletmekten duydukları mutluluğun, Bazarov'un kozmik çaresizliğine ve umutsuzluğuna kıyasla bir çözüm olduğunu açıklıyor (Arkadi, aslında Anna'ya aşık olmasına rağmen, Anna Odintsova'nun kızkardeşi Katya ile evleniyor). Bazarov ve yaşlılar arasındaki çatışma Bazarov'un Pavel'i bir düelloda yaralaması ile meydana çıkıyor. En sonunda, Turgenyev de Bazarov'un "hiçlik prensibini" reddediyor (Nihilist düşünce, hayatın hiçlik derecesinde önemsiz olduğunu ve ölümden sonra hiçbirşey olmadığını savunur). Bazarov, ayrıldıktan ve ailesine yanına döndükten sonra tifüs hastalığına yakalanıp ölüyor. Kitabın son paragrafında Bazarov'un mezarını ziyaret eden ailesi tasvir ediliyor.
Ağır adımlara, birbirlerine destek olarak yürüyorlardı; parmaklıklara yaklaştıklarında dizlerinin üzerine düştüler ve uzun bir süre öyle kaldılar. Oğullarının altına gömüldüğü mezartaşına gözlerini ayırmadan bakarak, acı hıçkırıklara boğuldular. Ağızlarından birkaç kelime döküldü, mezartaşının toprağını elleri ile silkelediler, bir çam ağacının dalını kıpırdatarak bir kez daha dua ettiler. Oğullarına ve tüm hatıralara kendilerini bu denli yakın hissetikleri bu mezarlığı terk etmekte zorlanıyorlardı... Gerçekten tüm duaları ve gözyaşları boşa mıydı? Gerçekten de bu aşk, bu kutsal ve sadık aşk o kadar güçlü değil miydi? Hayır, imkânsız !
Sevgileri sayesinde Bazarov'u hatırladılar ve Bazarov böylece ölümün üstesinden geliyordu, ama sadece diğer insanların sevgisi sayesinde bunu başarabilmekteydi. Babalar ve Oğulları okuyan ve Bazarov karakterini oldukça takdir eden Fyodor Dostoyevski, benzer bir temayı Suç ve Ceza romanında Raskolnikov'un dine duyduğu kefaret hissini (İsa
aşkı ile) anlatırken kullanmıştır.

İvan Turgenyev

 



İvan Sergeyeviç Turgenev (9 Kasım 1818, Orel - 3 Eylül 1883, Bougival) Rus şair, yazar, oyun yazarı, çevirmen.

Yaşamı

9 Kasım 1818'de Orel kentinde doğar. Babası soylu bir ailedendi, fakat yoksul düşmüşlerdi. Süvari albayı baba Turgenev, Spasskoye malikanesinin sahibi, yaşlı bir kadın olan, Varvara Petrovna Lutovina ile evlenir. Bu evlilikten İvan doğar. Okumuş, eğitime, kültüre düşkün fakat bir o kadar da sert olan annesi, suç işleyen toprak kölelerini acımasızca cezalandırır, kırbaçlatır. Turgenyev'in fikirleri bu durumlar yüzünden küçük yaşta şekillenmeye başlar. Aile 1827'de Moskova'ya göç ettiğinde Turgenev özel okullarda eğitim görüp, özel öğretmenlerden dersler alır. Henüz bir çocukken; Almanca, İngilizce ve Fransızca'yı anadili gibi konuşmaya başlar. Daha sonra Moskova ve Petersburg üniversitelerinde okur. Felsefe fakültesini iyi derecede bitirir.
Daha sonra Almanya'ya gider. Berlin Üniversitesi'ne girer ve Almanya'da 4 yıl süreyle kalır. Tarih, klasik filoloji dallarında çalışmalar yapar, Yunanca ve Latince öğrenir. Yurduna döner ve Petersburg Üniversitesi profesörlük sınavını kazanır. O dönemde Alman felsefesi ülkede benimsenmediği ve kuşku ile bakıldığı için ders verme olanağına kavuşamaz. 1842 yılı Turgenev için dönüm noktasıdır. O sırada Rus eleştirmen Belinski ile tanışır. Belinski'nin dialogta olduğu insanlar toprak köleliğine karşı duran aydın kesimidir. İlk yazınsal denemeleri dışında ilk ciddi çalışmaları 1842'ye rastlar. Seçtiği yol; Puşkin'in ortaya attığı ve Gogol'ün geliştirdiği gerçekçiliktir. Onu üne kavuşturan ilk yapıtı "Bir avcının notları" adını taşıyan dizidir, 1880 baskısında bu kitap 25 öykü içerir. Öykülerin konuları; toprak ağası ve köylünün yaşayışı, içinde bulunduğu koşullardır.
1852 yılında Gogol'ün ölümü üzerine Turgenev bir yazısını kaleme alır, sansürün yasakladığı bu yazı Moskova dergilerinde çıkınca, tutuklanır ve bir ay hapiste yatar. Bundan sonraki bir yıl boyunca da polis gözetiminde yaşar. 1855 yılından sonra büyük romanlarını yayımlamaya başlar. Bu romanlarda tıpkı annesi gibi; kültürlü çiftlik sahiplerini canlandırır ve tümünde evrimci-liberal bir dünya görüşünü vardır. 1862 yılından sonra yayımladığı her romanında ise eleştirmenlerin saldırılarına maruz kalır. Turgenev iki yıl kadar süren bir hastalıktan sonra, 3 Eylül 1883'te Fransa'da Paris yakınlarındaki Bougival kasabasında ölür. Cenaze töreni aynı yılın 9 Ekim'inde Petersburg'ta yapılır.
Edebiyat dünyasına damgasını vuran ve Nihilizm'in temel taşı varsayılan romanı Babalar ve Oğullar'ın konusu 1859'da geçer. Epilogu ise toprak köleliğinin kaldırılmasından (1861) sonraki dönemi anlatır. Bu dönemde Rus yaşayışının en önemli sorunu olan; serflik ilişkilerinin insana aykırılığını, feodal-aristokrat Rusya'nın yıkılışını, yeni burjuva-demokratik güçlerin yükselişini gerçekçi biçimde yansıtır. Babalar ve Oğullar'da reformist akımla, radikal akımın çatışmasından oluşan nihilizmi vurgular. Bu roman için Dostoyevski gibi bir aydın edebiyatçının bile; romanın kahramanı nihilist Bazarov için "uydurma bir kişi" demesi bile romanlarının farklılığını kanıtlar.

Eserleri

  • Bir Avcının Notları (1852-Öykü)
  • Rudin (1855-Roman)
  • Asilzade Yuvası (1855-Roman)
  • Arefe (1858-Roman)
  • Babalar ve Oğullar (1862-Roman) (nihilizm konusunda yazılmış ilk roman)
  • Tuğbay (1867-Öykü)
  • Ham Toprak (1876-Roman)
  • Duman (1870-Roman)
  • Bozkırda Bir Kral Lear (1870-Öykü)
  • İlk Aşk (Roman)