11 Mart 2014 Salı

Metin Serezli

Metin Serezli (d. 12 Ocak 1934 - ö. 10 Mart 2013  Türk sinema oyuncusu, tiyatrocu ve seslendirme sanatçısı.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü, Edebiyat Fakültesi Sanat tarihi Bölümlerinde okudu. 1954’de İstanbul Üniversitesi Gençlik Tiyatrosu’nda amatör olarak oyunculuğa atıldı. 1971’de Çevre Tiyatrosu adı ile kendi tiyatrosunu kurdu. Usta oyunculuğunun yanı sıra, yönetmenlik de yapmıştır.İlk evliliğini Nisa Serezli ile yapan Metin Serezli'nin ikinci eşi Nevra Serezli'den Murat ve Selim adlarında iki oğlu ve iki torunu bulunmaktaydı.
10 Mart 2013 tarihinde uzun süredir tedavisini gördüğü akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Zincirlikuyu'da defnedilmiştir.

Rol aldığı bazı oyunlar

  • Bu Da Benim Ailem : Sandberg+Firner - Tiyatrokare - 2009
  • Kim O : Ray Cooney\Gene Stone - Tiyatrokare - 2008
  • Tepe Taklak : Olivier Lejeune - Tiyatro İstanbul - 2005
  • Kaçamak : Gerard Lauzier - Tiyatro İstanbul - 2004
  • Pembe Pırlantalar : Michael Pertwee - Tiyatro İstanbul - 2002
  • Çılgın Hafta Sonu : Marc Camoletti - Tiyatro İstanbul - 2001
  • Sylvia : A.R.Gurney - Tiyatro İstanbul - 2000
  • Aşk (oyun)
  • Bu Filmi Görmüştüm : Bricaire et Lasaygues - Dormen Tiyatrosu - 1996
  • Komik Para : Ray Cooney - Dormen Tiyatrosu - 1995
  • Muhteşem İkili : Dormen Tiyatrosu - 1994
  • Beşten Yediye : Dormen Tiyatrosu - 1993
  • Çılgın Sonbahar : Pierrette Bruno - 1991
  • Kaç Baba Kaç : Ray Cooney - Dormen Tiyatrosu - 1988
  • İkinin Biri : Ray Cooney - Dormen Tiyatrosu - 1985
  • Hayvanat Bahçesi : Edward Albee
  • Paramparça : Turgut Özakman - Dormen Tiyatrosu - 1966
  • Puntila Ağa ile Uşağı Matti : Bertolt Brecht - Dormen Tiyatrosu - 1965
  • Almanya'dan Bir Yar Gelir : Dormen Tiyatrosu - 1964
  • Ayı Masalı : Dormen Tiyatrosu - 1962
  • Altın Yumruk : Dormen Tiyatrosu - 1962
  • Sokak Kızı İrma : Alexandre Breffort\Marguerite Monnot - Dormen Tiyatrosu - 1961
  • Müfettiş : Nikolay Gogol - Dormen Tiyatrosu - 1959
  • Zafer Madalyası : Thomas Heggen\Joshua Logan - Dormen Tiyatrosu - 1958
  • Çikolata Asker : Dormen Tiyatrosu - 1957
  • Beş Parmak : Peter Shaffer - Dormen Tiyatrosu
  • Papaz Kaçtı : Phillip King - Dormen Tiyatrosu - 1957

Filmografi

  • Sihirli Annem 2011
  • Ay Işığı 2008
  • Sihirli Annem 2003
  • Son 2001
  • Yüzleşme 1996
  • Palavra Aşklar 1995
  • Darbe 1990
  • Necip Fazıl Kısakürek 1988
  • Kavanozdaki Adam 1987
  • Bugünün Saraylısı 1985
  • Nefret 1984
  • Metres 1983
  • Gecelerin Kadını 1983
  • Sarışın Tehlike 1980
  • Zübük Yaşar 1980
  • Talihli Amele 1980
  • Özgürlüğün Bedeli 1977
  • Ceza 1974
  • Beddua / Günahsız Kadın 1973
  • Sisli Hatıralar Atıf 1972
  • Gümüş Gerdanlık Kemal 1972
  • Kopuk 1972
  • Falcı Kenan 1972
  • Unutulan Kadın 1971
  • Senede Bir Gün 1971
  • Son Hıçkırık 1971
  • Bütün Anneler Melektir 1971
  • Melek mi Şeytan mı? / Asrın Kadını 1971
  • On Küçük Şeytan 1971
  • Aşk Uğruna 1971
  • Hayat Sevince Güzel 1971
  • Sürgünden Geliyorum 1971
  • Ömrümce Unutamadım- Ömrümce Aradım 1971
  • Ayşecik Ve Sihirli Cüceler Rüyalar Ülkesinde 1971
  • Ayşecik Sana Tapıyorum 1970
  • Yavrum Ali 1970
  • Seven Ne Yapmaz 1970
  • Şoför Nebahat 1970
  • Dağlar Kızı Reyhan 1969
  • Yaralı Kalp 1969
  • Ayşecik'le Ömercik 1969
  • Kuduz Recep 1967
  • Damgalı Kadın 1966
  • Bozuk Düzen 1965
  • Güzel Bir Gün İçin 1965
  • Sensiz Yıllar 1960
  • Ayşe'nin Çilesi 1958
  • Son Saadet 1958
KAYNAK WİKİPEDİ ÖZGÜR ANSİKLOPEDİ 

5 Mart 2014 Çarşamba

Gülistan Güzey

Gülistan Güzey   Gerçek adı Gülistan Cemali Güzey   (d. 17 Mayıs 1927, ö. 6 Mart 1987 - İstanbul)   Tiyatro ve sinema sanatçısı.
Sinema ve tiyatro tarihimizin önemli oyuncularındandır. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda görev yapan sanatçı, 1940'larda sinema filmlerinde de rol almıştır. Döneminde başrol oyunculuğu da yapmıştır. Güzey ilk evliliğini 1946 yılında gazeteci Ümit Deniz ile yapmış ve 1951'de biten bu evlilikten 1947 yılında bir oğlu olmuştu. 1953 yılında sinemacı Kamil Cemali ile evlenen Gülistan Güzey, 6 Mart 1987 tarihinde akciğer kanseri nedeniyle vefat etmiş ve yoğun kar yağışı nedeniyle ancak 14 Mart 1987 tarihinde Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilebilmiştir. Güzey dul ve Müfit adında bir çocuk sahibiydi.


Filmografisi

  • Yabancı - 1984
  • Taçsız Kraliçe - 1984
  • Gazap Rüzgarı - 1982
  • Gülünüz Güldürünüz 1977
  • Şıpsevdi - 1977
  • Acı Hayat - 1973
  • Kurt Yemini - 1973
  • Elbet Birgün Buluşacağız - 1973
  • Yirmi Yıl Sonra - 1972
  • Tanrı Misafiri - 1972
  • Asi Gençler - 1972
  • Üç Sevgili - 1972
  • Unutulan Kadın - 1971
  • Bütün Anneler Melektir - 1971
  • Bir Genç Kızın Romanı - 1971
  • Yarın Ağlayacağım - 1971
  • Fakir Aşıkların Romanı - 1971
  • Yağmur - 1971
  • Ali Cengiz Oyunu - 1971
  • Beklenen Şarkı - 1971
  • Pamuk Prenses Ve 7 Cüceler - 1970
  • Söz Müdafanın - 1970
  • Zindandan Gelen Mektup - 1970
  • Saadet Güneşi - 1970
  • Hüzünlü Aşk - 1969
  • Uykusuz Geceler - 1969
  • Kezban - 1968
  • Paydos - 1968
  • Katip / Üsküdar'a Giderken - 1968
  • Hırsız Kız - 1968
  • Kadın Asla Unutmaz - 1968
  • Bir Şoförün Gizli Defteri - 1967
  • Sayın Bayan - 1963
  • Akasyalar Açarken - 1962
  • Bir Yetimenin Hasreti - 1961
  • Doğmadan Ölenler - 1961
  • Şafakta Buluşalım - 1961
  • Hancı - 1961
  • Gece Ve Gündüz - 1960
  • Zehir Ali - 1959
  • Garipler Sokağı - 1959
  • Kendi Düşen Ağlamaz - 1959
  • Ömrüm Böyle Geçti - 1959
  • Allı Yemeni - 1958
  • Sokak Çocuğu - 1958
  • Bir Dilim Ekmek - 1958
  • Kelepçe - 1958
  • Hata / Bırakın Ağlayım - 1957
  • Sönen Yıldız - 1956
  • Yangın - 1956
  • Katibim - 1956
  • Kadın Severse - 1955
  • Artık Çok Geç - 1955
  • Ebediyete Kadar - 1955
  • Irz Düşmanları - 1955
  • Aramızda Yaşıyamazsın - 1954
  • Katil - 1953
  • Çakırcalı Mehmet Efe'nin Definesi - 1952
  • Kanun Namına - 1952
  • Kahpenin Kızı - 1952
  • İngiliz Kemal Lawrence'e Karşı - 1952
  • Tanrı Şahidimdir - 1951
  • Allahaısmarladık - 1951
  • İstanbul Kan Ağlarken - 1951
  • Yavuz Sultan Selim Ve Yeniçeri Hasan - 1951
  • Çakırcalı Mehmet Efe - 1950
  • Ölünceye Kadar Seninim - 1949
  • Hülya - 1947
  • Karanlık Yollar - 1947
  • Sonsuz Acı - 1946
  • Yayla Kartalı - 1945
  • Köroğlu - 1945
  • Hürriyet Apartmanı - 1944
  • Dertli Pınar - 1943
KAYNAK:WİKİPEDİ 

2 Mart 2014 Pazar

Özay Gönlüm

Özay Gönlüm (d. 5 Şubat 1940, Denizli - ö. 1 Mart 2000, Ankara), repertuvarı Ege Bölgesi ve özellikle de Denizli yöresi ile özdeşleşmiş ve mizahi unsurlara yer verdiği çalışmalarının ustalığı ve derinliği zamanla farkedilmeye başlanan Türk Halk Müziği'nin "üstad"ları arasında kabul edilir.

Ailesi Denizli'nin Tavas ilçesine bağlı Kızılcabölük beldesindendir. 1953 yılında başladığı Denizli Erkek Sanat Enstitüsü'nde farklı kişiliği ve müziğe yatkınlığı ile okulda sevilen biri oldu. 16 yaşında Türk türkülerinin en ünlü derleyicisi olan Muzaffer Sarısözen'le tanışması kariyerinde belirleyici oldu. Ankara Radyosu Yurttan Sesler programıyla sanat dünyasına adım attı. Belli bir süre Milli Eğitim Bakanlığı "Film Radyo Televizyon Merkezi"'nde çalıştı. 1966'da "yetişmiş saz sanatçısı" olarak Ankara Radyosu'nda çalışmaya başladı.
Özellikle Denizli yöresinin türkülerini, sesi ve sazı ile mikrofonlara taşıdı. Çalıp söylediği Ege türküleri kadar, taklit yeteneği, şovmenliği, fıkraları ve kullandığı Denizli şivesiyle folklora zenginlik kattı.
1960'larda sahneye de çıkan sanatçı, 1973'ten itibaren düzenli şekilde İzmir Enternasyonal Fuarı'nda sahne aldı. Başta Zeki Müren olmak üzere pek çok ünlüyle aynı sahneyi paylaştı. Bir Yeşilçam filminde başrolde oynadı. TRT'de, tarıma ve çocuklara yönelik programlarda yer aldı. Kültür Bakanlığı Halk Müziği Geliştirme Merkezi (HAGEM) Repertuvar Kurulu üyeliği yaptı. Son televizyon programı TRT-1'deki "Türk Halk Müziği İstekleri" oldu.
Radyo oyunlarında ve tiyatrolarında roller alan Özay Gönlüm, radyo ve TV'lerde yayınlanan 'Nineden Mektuplar' tiplemesiyle çok sevildi. En sevilen türkülerinden biri olan "Çöz de Al Mustafa Ali" türküsünü, "Fişini de Al Mustafa Ali" diye de seslendirerek, halkı fiş (vergiye yönelik makbuz) toplamaya davet etmesiyle sosyal bilincini gösterdi.
Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Çin ve Hindistan'da konserler veren Özay Gönlüm, başta Denizli ve Kütahya yöreleri gelmek üzere pek çok yöreden 3400'den fazla türkü derledi. Özellikle, "Denizli'nin Horozları" (Çil Horoz), Çöz de Al Mustafa Ali, "Sultan seccadesi, Asmam Çardaktan, Cemile'min Gezdiği Dağlar Meşeli, Osmanım'ın Mendili, Adım adım Denizli'nin yolları, Şu Dağlar Tepe Tepe gibi türküleriyle tanınıyordu.
Teatral yeteneği, yöresel icra tekniği, vokal yorumu ve "yaren" adını verdiği üçlü sazı ile Türk Halk Müziğinde bir ekol oluşturdu. Bağlamanın yanı sıra cura ve tambura tekniğine de çok önem vermiş, Ege yöresinde Ramazan Güngör'den Hamit Çine'ye kadar birçok curacı ile çalışmış, katıldığı programlarda her boydan cura çalmıştır. Yaren adlı enstrümanı ile cura, bağlama ve çöğürü bir araya getirdi.
Türküleriyle 34 yıldır gönülleri fetheden Özay Gönlüm, 2 yıl akciğer rahatsızlığıyla yaşadı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Kliniği'ne tedavi amacıyla yattı. Ancak hastalığa yenik düşerek 1 Mart 2000'de hayata gözlerini yumdu. Mezarı Cebeci Asri Mezarlığındadır. Eşi Ayten Hanım'dan iki kızı vardır.



Eserleri

30 civarında 33'lük/45'lik, 30 kadar kaset. 200 türkünün derleyicisi veya kaynak kişisi. Eski 45'likleri ve uzunçalarları birinci el piyasasında bulunmamaktadır. En güncel derleme, Kalan Müzik tarafından 2005 yılında piyasaya sürülmüş olan ve 2 CD, 2 kaset ve kitapçıklardan oluşan "Özay Gönlüm" koleksiyonudur. Ayrıca 2001 yılında Anadolu Müzik tarafından piyasaya sürülmüş "Yaren" isimli kasedini bulmak mümkündür.
En tanınmış türküleri arasında aşağıdakiler sayılabilir:
  • Elif dedim be dedim
  • Evlerinin önü bulgur kazanı (Adım adım Denizlinin yolları)
  • Arabaya taş koydum
  • Asmam çardaktan
  • Denizli'nin horozları
  • Derbent Deresi
  • Ninenin mektubu, Çil Horoz
  • Çöz de al Mıstıvali
  • Cemilemin gezdiği dağlar meşeli
  • Tepsi tepsi fındıklar
  • Sobalarında kuru da meşe yanıyor
  • Karahisar kalesi
  • Hatçam çıkmış gül dalına
  • Dağların başındayım
  • Elindedir bağlama
  • Gıcır gıcır gelir yarın kağnısı
  • Manisayla Bergamanın arası
  • Onikidir şu Burdur'un dermeni
  • Hıkkıdık duttu beni
  • Evren köy
  • İki keklik
  • Gımıldanıver
  • Bağlamamın Dügümü

Bedřich Smetana

Bedřich Smetena, (ya da Friedrich Smetana) (d. 2 Mart 1824, Litonmyschl, Bohemya – ö. 12 Mayıs 1884, Prag). Çek müziğinin kurucusu kabul edilen piyanist, orkestra şefi, besteci. Müzik tarihindeki ilk milliyetçi bestecilerden birisidir.

İlk müzik eğitimini kemancı olan babasından aldı. Prag’daki bir okula yazıldıysa da şehirdeki konserleri takip etmeyi ve arkadaşları için küçük eserler yazmayı tercih ettiğinden okulu ihmal etti ve babası onu Pilsen’deki başka bir okula yazdırmak zorunda kaldı. 1843’de Prag’a yerleşti ve geçimini öğretmenlik ile sağladı. Kont Leopold Thun’un evine yerleşerek bu aristokrat aileye müzik dersleri verdi ve kendisi de Josef Proksch’dan dersler aldı.
1847’deki konser piyanisti olma girişimi başarısız olunca Franz Liszt’in özendirmesiyle Prag’da bir müzik okulu açmaya karar verdi. Tahttan indirilen İmparator Ferdinand’a düzenli olarak çalarak ve özel ders vererek geçimini sağladı ve 1849’da Pilsen günlerinden bu yana tanıdiğı piyanist Katerina Kolárová ile evlenebildi. Bu evlilikten olan 4 kızından üçü, 1854-1856] arasında öldü.
Smetena, 1856’da Göteborg’de piyano öğretmenliği yapma fırsatı bulunca İsveç’e gitti. İsveç’te, piyanist, öğretmen ve şef olarak başarılı bir kariyer yaptı ve Liszt’den etkilenerek senfonik şiirler yazdı. Eşinin sağlık sorunları nedeniyle 1859’da ülkesine dönmek için yola çıktı ancak eşi yolda, Dresden’de hayatını kaybetti. Göteburg’da iki yaz daha geçirdi ve bu arada Bettina Ferdinandová ile ikinci evliliğini yaptı.
Macaristan’ın Avusturya’yı yenmesinin ardından doğmaya başlayan Çek milliyetçiliğinde aktif bir rol oynamak için ülkesine geri dönen Smetena, başlangıçta Prag’da eskisinden daha başarılı olamayarak hayal kırıklığına uğradı. 1866’da ilk operası Brandenburglar Bohemya’da sahneleninceye kadar ülkesinde fazla ilgi görmedi. Bunu, ikinci operası Satılmış Nişanlı izledi, daha sonra Dalibor ve İki Dul operalarını yazdı. 1866-1874 arasında Çek Ulusal Operasını yönetti ve 42 opera daha besteledi. Libuše adlı operası 1881’de Prag Ulusal Tiyatrosu’nun açışında sahnelendi. Bu operadan sonra Vatanım başlıklı senfonik şiirler besteledi. 1876’da Hayatımdan isimli, yaşamını anlattığı yaylı çalgılar dörtlüsünü yazdı.

Seçilmiş eserleri

Operalar

  • Braniboři v Čechách (Bohemya'da Brandenburglu) (1862–1863, prömiyer 1866)
  • Dalibor (1866–1867, prömiyer 1868)
  • Prodaná nevěsta (Satılmış Nişanlı)) (1864–1866, prömiyer 1866)
  • Libuše (1872, prömiyer 1881)
  • Dvě vdovy (İki Dul) (1873–1874, prömiyer 1874)
  • Hubička (Öpücük) (1875–1876, prömiyer 1876)
  • Tajemství (Gizli) (1877–1878, prömiyer 1878)
  • Čertova stěna (Şeytanın Duvarı) (1880, prömiyer 1882)
  • Viola – Bitmemiş (1872–1884)

Senfonik eserler

  • Symphonie triomphale (1854)
  • Švédské písně (İsveç şarkisi) - Richard III, senfonik şiir (1858)
  • Le Camp de Wallenstein, senfonik şiir (1859)
  • Hakon Jarl, (1861)
  • Má Vlast (Vatanım), 6 bölum senfonik şiir (1879) Vltava (Moldau)

Oda müziği

  • Piyano Trios op.15 piyano, keman ve viyolonsel,
  • Kuartetler
    • Yaylı çalgılar kuarteti No. 1 (De ma vie) (1876)
    • Yaylı çalgılar kuarteti No. 2 (1883)
    • Antik Zamanlar müziği (1884) Bitmemiş

Piyano müziği

  • Sonate (1846)
  • Polka Fa-diyez minör
  • Polka La minör
  • Polka Fa majör
  • Polka Si-bemol majör
  • Furiant
  • Slepička
  • Oves
  • Medvěd
  • Cibulička
  • Dupak
  • Hulán
  • Obkročák
  • Sousedská
  • Skocna
  • Souvenirs de Bohême en forme de Polka : op.12 No.2
  • Souvenirs de Bohême en forme de Polka : op.13 No.1
  • Souvenirs de Bohême en forme de Polka : op.13 No.2
  • Polka poétique op.7 n°2
  • Polka de salon op.7 n°1
  • Rêves
  • Am Seegestade, concert study op. 17
  • Freundliche Landschaft (skizzen op.5 No.3)
  • Macbeth und die Hexen
  • Sehnsucht (Charactkterstrücke op. 1 No.4)
  • Hirtenweise (Charakterstrücke op. 1 No.3)
  • Lied (op. 2)
 KAYNAK:WİKİPEDİ ÖZGÜR ANSİKLOPEDİ

Berthe Morisot

Berthe Morisot (14 Ocak 1841 - 2 Mart 1895), İzlenimcilik akımının üyesi olan Fransız ressam. Uzun yıllar boyunca, -muhtemelen kadın olduğu için- küçümsenen Morisot, artık izlenimci ressamların öncülerinden kabul edilmektedir.
1864 yılında, devlet tarafından desteklenen ve akademisyenlerin jüri olarak sergilenecek eserleri seçtiği Paris Salonu'na ilk defa resimleri kabul edildi. 1874'e kadar altı yıl daha Salon'a eserleri kabul edildi 1874 yılında ise içlerinde Paul Cézanne, Edgar Degas, Claude Monet, Camille Pissarro, Pierre-Auguste Renoir ve Alfred Sisley'nin bulunduğu İzlenimcilerle birlikte kendi sergilerini açtı. Resimler, fotoğraf sanatçısı Nadar'ın stüdyosunda sergilendi.
Édouard Manet'nin erkek kardeşi Eugène ile evlenerek iş arkadaşının aynı zamanda akrabası oldu.

Morisot, zengin bir burjuva ailesinin çocuğu olarak Bourges-Fransa'da dünyaya geldi. Hem Berthe hem de kız kardeşi Edma Morisot ressam olmayı seçtiler. Berthe Morisot, ailesine sanat ile ilgileneceğini açıkladığında ailesi onun kariyer hedefine engel olmaya çalışmadı ve kızlarını destekledi.
Ailesinde daha önce resimle ilgilenen, Rokoko akımının en verimli ressamlarından Fragonard gibi başkaları da olmuştu. Fragonard'ın renkleri kullanımı ve etkileyici, kendinden emin fırça darbeleri ileriki dönem ressamları etkileyecekti.Morisot, 20 yaşında iken önemli manzara ressamı, Barbizon Okulu akımı üyesi Camille Corot ile tanıştı ve arkadaş oldu.
Kendisinden büyük olan Camille Corot, Morisot'a ve kız kardeşine resim konusunda yol gösterip, onları ressamlar ve eğitmenlerle tanıştırdı. Yaşlı ressamın etkisiyle, Morisot açık havada çalışma yöntemini benimsedi. Sanat öğrencileri olarak Berthe ve Edma, Edma'nın evlenip çocuk sahibi olmasına kadar çok yakın çalıştılar. Evlilikten sonra Edma, Berthe kadar resme vakit ayıramadı. Birbirlerine yazdıkları mektuplardan anlaşıldığı kadarı ile çok iyi anlaşıyorlar ve birbirlerini çok özlüyorlardı. Ayrıca, Berthe, Edma'nın kendisinden uzakta olmasından ve sanat ile ilgilenememesinden büyük üzüntü duyuyordu. Edma ise kız kardeşinin çalışmalarına devam etmesini destekliyordu.

Ressamın eserlerinin Paris Salonu'nda ilk sergilenişi 1864 yılında, iki manzara resminin kabulu ile oldu. O sırada 23 yaşındaydı. İlk izlenimci sergisinin açılmasından bir sene öncesi olan 1873 yılına kadar, çoğunlukla iyi eleştiriler aldığı eserleri, senelik olarak açılan Paris Salonu sergilerinde gösterilmeye devam etti.
1868 yılında ise Morisot, Édouard Manet ile tanıştı. Manet, genç ressama özel bir ilgi gösterdi. Onun pek çok resmini de yaptı. Bunların arasında, babasının ölümü sebebiyle yas kıyafeti giymiş bir haldeyken çizilen portresi de vardı. Aralarındaki benzerlik birbirlerine ilgi duymalarına sebep oluyordu. Manet, bir keresinde noel hediyesi olarak ressama şövale hediye etti. Bir keresinde, Morisot'un bir Salon'a kabul edilmiş bir tablosunun Salon'a nakli sırasında Manet o resme müdahalede bulundu. Bunun sebebi Morisot'un kendi kendine yaptığı bir eleştiriyi, düzeltme yapması için bir davet kabul etmesiydi. Bu düzeltmeleri kadın ressamı dehşete düşürdü.

Çoğunlukla ikisi arasındaki ilişkide, Manet'nin usta ve diğerinin çırak olduğu kabul edilse de, ilişkilerinin karşılıklı faydaya ve öğrenmeye dayandığına dair kanıtlar vardır.Morisot, kendine ait, fark edilir bir tarz geliştirmişti. Manet'nin de ressama ait bu stili ve düzensel kararları kabul ve takdir ediyordu. Hatta, ressama ait bazı karakteristikleri kendi çalışmalarında kullandı.
Manet'yi açık alanda resim yapmaya ikna eden Morisot oldu. Morisot, bunu Corot ile tanıştığından beri uyguluyordu. Ayrıca, Manet'yi daha sonra izlenimciler olarak tanınacak ressam grubu ile tanıştıran da gene Berthe oldu.
1874 yılında, Morisot, Manet'nin erkek kardeşi Eugene ile evlendi. Çiftin Julie isimli bir kızları oldu. Julie Manet, annesinin resimlerinin de kahramanı oldu. 1987 yılında ise "İzlenimcilerle büyümek: Julie Manet'nin güncesi" isimli bir kitap yayınladı.
Morisot, diğer izlenimciler gibi çoğunlukla günlük hayat tecrübeleri üzerine çizdi. Eserlerinde ondokuzcu yüzyılın sınıfı ve cinsiyeti üzerindeki kültürel sınırlamaları görülebilir. Kent ve sokak manzaraları çizmekten çoğunlukla kaçınan ressam aynı şekilde çıplak da çizmedi. İzlenimci bir diğer kadın ressam olan Mary Cassatt gibi çoğunlukla ev hayatına ve portrelere yöneldi. Ailesinin ve kişisel arkadaşlarının portrelerini yapmayı tercih ediyordu. 1872'de çizdiği Beşik isimli tablosunda çocuk odası modası ile ilgili de bilgi veriyordu. Bu tarz resimlerinde, kadın izleyicilerine hitap eden, moda ve reklam konularına da değindi.
Çalışmaları sadece manzara, portre, bahçeler ve sandal gezileri üzerine değildi. Ayrıca, tıpkı arkadaşları Pierre-Auguste Renoir ve Mary Cassatt gibi aile ve ev hayatının rahatlığı ve samimiyeti üzerine de çizdi.
Berthe Morisot, 2 Mart 1895 yılında Paris'te öldü ve Passy Mezarlığı'na gömüldü.

RESİMLERİ

KAYNAK WİKİPEDİ ÖZGÜR ANSİKLOPEDİ

Süleyman Tarık Buğra


Süleyman Tarık Buğra, (d. 2 Eylül 1918 – ö. 26 Şubat 1994). Roman, hikâye, oyun ve fıkra yazarı, gazeteci.
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının tanınmış yazarlarındandır. Çok yönlü bir yazar olan Buğra, özellikle romanlarıyla tanınır. 1991'de Devlet Sanatçısı ünvanı almıştır.
Biliminsanı Ayşe Buğra'nın babasıdır.

Yaşamı

1918'de Akşehir'de doğdu. Babası, Akşehir'de Ağır Ceza Reisi olarak bulunan Erzurumlu Mehmet Nazım Bey, annesi Akşehir Nazike Hanım idi.Çocukluğunun geçtiği Akşehir de , sanat yaşamına nüfuz etti ve eserlerinin çoğunda mekân olarak bu şehri tercih etti.
İlk ve ortaokulu Akşehir'de okudu. Ortaokulda Rıfkı Melül Meriç'in öğrenicisi oldu. 1933’de ortaokulu bitirdikten sonra yatılı öğrenci olarak İstanbul Lisesi'ne devam etti. İstanbul Lisesi’nde Hakkı Süha Gezgin'in, Pertev Naili Boratav'ın öğrencisi oldu. Yazar olmaya onuncu sınıfta karar verdi. “Tarık Nazım” takma ismiyle hikâye ve şiirler yazmaya başladı. Okulun yatılı kısmı kapanınca Konya Lisesi'ne geçti ve 1936'da mezun oldu.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde iki yıl okuduktan sonra Hukuk Fakültesi'ne geçti.bir Parasızlık nedeniyle zor bir öğrencilik dönemi geçirdi ve üç yıl sonra mezun olamadan bu okuldan da ayrıldı.
1942-1945 yılları arasındaki üç yıllık askerlik görevi sırasında devlet memurlarının bıyıklarını kesme kuralını ihlal ettiği için on bir sürgün yaşadı. İlk piyeslerini ve ilk romanını askerliği sırasında yazdı. İlk eseri, “Akümülatörlü Radyo” adlı piyes idi. Şehir Tiyatroları tarafından eser çevrilince onu roman haline getirmiş; böylece ilk romanı “Yalnızlar” ortaya çıkmıştı.
Askerliği bittikten sonra İstanbul'a döndü ve 1947'de Edebiyat Fakültesi'ne kaydoldu. Burada Ahmet Hamdi Tanpınar ve Mehmet Kaplan'ın öğrencisi oldu. Bir yandan da Şişli Terakki Lisesi'nde muallim muavinliğinde bulundu. 1948'de yazdığı “Oğlumuz” adlı hikâyesi Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada ikincilik ödülüne layık görüldü. Bu ödül ona edebiyat ve basın dünyasının kapılarını araladı. 1949'da ilk kitabı olan ve içinde 13 öykü bulunan “Oğlumuz”'u yayımladı. Çınaraltı dergisini çıkaran Yusuf Ziya Ortaç, kendisine dergiye katılmasını, “Sanat Hareketleri” başlıklı sütunda her hafta bir öykü yazmasını önerdi  Dergiye gönderdiği ilk hikaye, “Havuçlu Pilav Meselesi” başlıklı hikayesi oldu. Basın dünyasından da iş teklifleri alan yazar, bu teklifler sayesinde basın hayatına atılmak için cesaret buldu ve Edebiyat Fakültesi’nden mezuniyet tezini vermeden ayrıldı.
1949-1952 arasında babası ile birlikte Akşehir’de babası Erzurumlu Mehmet Nâzım Bey’le birlikte “Nasreddin Hoca” gazetesini çıkardı. 1950'de Jale Baysal ile evlendi, on sekiz yıl sonra boşanma ile sonlanan bu evlilikten 1951’de kızları Ayşe dünyaya geldi. 1952'de babasını kaybeden Buğra, gazeteyi elden çıkardı ve İstanbul'a döndü. Aynı yıl, ikinci hikaye kitabı “Yarın Diye Bir Şey Yoktur” yayımlandı.
1952-1956 arasında Milliyet Vatan, Yeni İstanbul gibi gazetelerde edebiyat tenkitleri ve denemeler yazdı. Gazeteciliğinin bu ilk yıllarında Abdi İpekçi, Reşat Ekrem Koçu ve Peyami Safa ile çalışma imkanı bulduğu bilinmektedir. Bu arada üçüncü öykü kitabı İki Uyku Arasında (1954)'yı yayımlayan Buğra, 1955'te Siyah Kehribar ile romana geçti. Dönemin faşist İtalya'sında geçen romanın pek çok eleştirmen tarafından hoş görülmedive yazar bir bekleme dönemine girerek uzun süre tekrar roman yayımlamadı.
Gazetecilik yaşamı 1956-1957 yıllarında Vatan ve Yenigün gazetelerinde yayın müdürlüğü yaparak devam etti. 1958'de Milliyet Gazetesi spor sayfası sorumluluğu yapan Buğra, aynı yıl Tercüman ve Yeni İstanbul gazetelerinde de yazarlık görevini sürdürdü. 1959'da önce Tercüman'ın, ardından Yeni İstanbul'un, ardından “Türkiye Spor” isimli günlük spor gazetesinin yayın müdürlüğünü yaptı. 1962 yılında “Yol” adlı haftalık derginin yayın müdürlüğünü yaptı. Bu arada Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen Küçük Ağa romanını hazırladı.
Küçük Ağa 1963 yılında Yeni İstanbul'da tefrika edildi ve 1964'te kitap olarak yayımlandı. Çok olumlu tepkiler alan roman, Mehmet Kaplan tarafından mezuniyet tezi olarak kabul edilmiş ve böylece yazar, Yeni Türk Edebiyatı Kürsüsü'nden diploma almıştır.  Küçük Ağa'nın ardından Buğra dördüncü öykü kitabı Hikâyeler (1964)'i, Küçük Ağa'nın devamı olan “Küçük Ağa Ankara'da” (1967)'yı ve ardından "Komik-i şehir” Naşit'in hayatından yola çıkarak yazdığı İbiş'in Rüyası(1970)'nı yayımladı. İbiş'in Rüyası, 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması'nda başarı ödülüne değer bulundu.
Buğra, 1970-1976 arasında Tercüman gazetesinde köşe yazarlığı ve sanat sayfaları düzenleme işini sürdürdü. 1976'da Tercüman Gazetesi]]'ndeki işinden ayrıldı ve zamanını bütünüyle edebiyata verdi. Firavun İmanı (1976), Dönemeçte' (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Yağmur Beklerken (1981) adlı dönem romanlarını yayımladı. Bu romanlarda Cumnuriyet'in çeşitli evrelerini, demokrasiye geçiş sürecindeki çalkantıları konu edindi. Devlet Tiyatroları'nda Edebi Kurul Başkanlığı'nda Edebi Kurul üyeliği yaptı. 8 Eylül 1977'de hikâye yazarı Hatice Bilen ile ikinci evliliğini yaptı.
Yazarın Ayakta Durmak İstiyorum (1966) ve Üç Oyun (1981) adlarıyla kitaplaştırdığı piyeslerinin hemen hepsi sahnelendi, romanları TV dizisi haline getirildi. Fıkralarından seçmeleri Gençlik Türküsü (1964), gezi notlarını Gagaringrad (1962), dil ve edebiyat üzerine yazılarını Düşman Kazanmak Sanatı (1979), denemelerini Bu Çağın Adı (1979) başlıklarıyla yayımladı. Yazarın ayrıca Sakıp Sabancı'nın hayatını anlattığı “Patron” isimli bir piyesi, yarım bıraktığı “Mimar Sinan” senaryosu ile Mehmed Akif'in hayatını ele aldığı bir romanı da mevcuttur.
Buğra Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıllarını anlattığı Osmancık'la (1985) Milli Kültür Vakfı Edebiyat Armağanı’nı, “Yağmur Beklerken” romanı 1989 Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü'nü aldı. 1991'de Devlet Sanatçısı unvanını aldı.
1993'teki ani rahatsızlığının ardından kanser teşhisi konan Buğra, tedavi gördüğü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 26 Şubat 1994'te hayatını kaybetti. Cenazesi Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.

1999-2000 öğrenim döneminde İstanbul'un Pendik ilçesinde açılan bir liseye “Tarık Buğra” adı verilmiş;2002’de Akşehir merkez Ortaokulu’nun adı "Akşehir Tarık Buğra İlköğretimokulu" olarak değiştirilmiş ve 2004 yılında Akşehir'e bir Tarık Buğra heykeli dikilmiştir. Ayrıca Ankara’da Milli Kütüphane önünde bir heykeli bulunur.

Eserleri

Hikâye

  • Oğlumuz (1949)
  • Yarın Diye Bir Şey Yoktur (1952)
  • İki Uyku Arasında (1954)
  • Hikâyeler (1964, yeni ilavelerle 1969)

Tiyatro

  • Ayakta Durmak İstiyorum
  • Akümülatörlü Radyo
  • Yüzlerce Çiçek Birden Açtı – 1979)

Gezi Yazıları

  • Gagaringrad (Moskova Notları) (1962)

Fıkra ve Deneme

  • Gençlik Türküsü (1964)
  • Düşman Kazanmak Sanatı (1979)
  • Politika Dışı (1992).
  • Bu Çağın Adı (1990)

Roman

  • Siyah Kehribar (1955)
  • Küçük Ağa (1954)
  • Küçük Ağa Ankarada (1966)
  • İbiş'in Rüyası (1970)
  • Firavun İmanı (1976)
  • Gençliğim Eyvah (1979)
  • Dönemeçte (1980)
  • Yalnızlar (1981)
  • Yağmur Beklerken (1981)
  • Osmancık (1973)
  • Dünyanın En Pis Sokağı (1989)

Senaryo ve oyunu

  • Sıfırdan Doruğa-Patron (1994)
 KAYNAK WİKİPEDİ ÖZGÜR ANSİKLOPEDİ